Bediüzzaman: Ey Müslüman! Bunu yap yoksa mahvolursun!

Bediüzzaman: Ey Müslüman! Bunu yap yoksa mahvolursun!

Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Eski Said eserlerinden Sünuhat Risalesi'ndeki hakikatler

Risale Haber-Haber Merkezi

Bundan yedi sene evvel bir risaleme yazdığım zeyldir

1 اَلْحَمْدُ ِللهِ الَّذِى قَالَ: ﴿وَلاَ يَغْتَبْ بَعْضُكُمْ بَعْضًا﴾ وَالصَّلاَةُ عَلٰى مُحَمَّدٍ الَّذِى قَالَ: ﴿مَنْ قَالَ هَلَكَ النَّاسُ هَلَكَ النَّاسُ فَهُوَ اَهْلَكُهُمْ﴾ اَمَّا بَعْدُ

Şu zamanın medenî engizisyonu müthiş bir vesileyle, bazı ezhanı telkih ile, bir kısım nâmeşru evlâdını vücuda getirip, İslâmiyete karşı kinini ve hiss-i intikamını icra eder. Diyanetsizliğe veya lâubaliliğe veya Hıristiyanlığa temayüle veya İslâmiyetten şüpheyle soğutmaya bir kapı açmak ister.

İşte o desise şudur: “Ey Müslüman, bak nerede bir müslim varsa binnisbe fakir, gafil, bedevîdir. Nerede Hıristiyan varsa, bir derece medenî, mütenebbih ehl-i servettir, demek...” İlâ âhir.

Ben de derim ki:

Ey Müslüman! Biri maddî, biri mânevî, Avrupa rüçhanının iki sebebinin şu netice-i müthişiyle, o neticenin tesir-i muharribanesine karşı, mevcudiyetimizin hâmisi olan İslâmiyetten elini gevşetme, dört elle sarıl. Yoksa mahvolursun!

Biri maddî, biri mânevîdir.

BİRİNCİ SEBEP: Umum Hıristiyanın kilisesi ve mâden-i hayatı olan Avrupa’nın vaziyet-i fıtriyesidir. Zira dardır, güzeldir, demir madenidir, girintili çıkıntılıdır. Deniz ve enharı bağırsaklarıdır, bâriddir.

Evet, Avrupa küre-i zeminin hums-u öşrü iken, nev-i beşerin bir rub’unu letâfet-i fıtriyesiyle kendine çekmiş. Hikmeten sabittir ki, efrad-ı kesirenin içtimâı, ihtiyacatı intaç eder. Görenek gibi çok esbabla tekessür eden hâcât, zeminin kuvve-i nâbitesine sığışmaz. İşte şu noktadan ihtiyaç, san’ata ve merak ilme ve sıkıntı vesait-i sefahete hocalık edip tâlime başlarlar.

Evet, fikr-i san’at, meyl-i mârifet, kesretten çıkar. Avrupa’nın darlığı ve deniz ve enharı olan vesait-i tabiiye-i münakale içinde dolaşması sebebiyle, tearüf ticareti, teavün iştirak-i mesaiyi intaç ettikleri gibi, temas dahi telâhuk-u efkârı, rekabet de müsâbakatı tevlit ederler. Ve bütün sanayiinin mâderi olan demir madeni, kesretle içinde bulunduğundan, o demir, medeniyetlerine öyle bir silâh-ı kuvvet vermiştir ki, dünyanın bütün enkaz-ı medeniyetlerini gasp ve garat edip gayet ağır bastı, mizan-ı zeminin muvazenetini bozdu.

Hem de herşeyi geç almak, geç bırakmak şanından olan burudet-i mutedilâne, sa’ylerine sebat ve metanet verip, medeniyetlerini idame etmiştir. Hem de ilme istinatla devletlerinin teşekkülü, mütekabil kuvvetlerinin tesadümü, gaddarane istibdatlarının iz’âcâtı, engizisyonane taassuplarının aksülâmel yapan tazyikatı, mütevazi unsurlarının rekabetle müsabakatı, Avrupalıların istidatlarını inkişaf ettirip, mezâyâ ve fikr-i milliyeti uyandırdı.

1 : “Birbirinizi gıybet etmeyin (arkadan çekiştirmeyin)!”[Hucurât Sûresi, 49:12] buyuran Allah’a hamd olsun. Salât da “Kim ki insanlar helâk oldu, insanlar helâk oldu derse, o kimse onların en fazla helâk olanıdır.” buyuran Muhammed’e olsun.(Müslim, Birr: 139; Ebû Dâvud, Edeb: 77; Muvatta’, Kelâm: 2; Müsned, 2:272, 342, 465, 517)

Devam edecek

ÖNCEKİ BÖLÜMLER:

O ışığı siyaset aleminde tasavvur ederdim

Ayetlerden çıkardığım notlardan hoşuna geleni al gelmeyene ilişme

Kim 'Filân adam fenalık etti, belâsını buldu' dememiş ki

İslamiyet unsuriyetin bu şekildeki uyanışını reddeder

Kudret çıkarıyor, kader giydiriyor, inayet besliyor

Dünyamız da bir hayvandır

Şehidin kendini hayatta bilmesinin sırrı

Bir masumun kanı ile insanlık nazar-ı adalette birdir

Öyle zaman olur ki, bir kelime bir orduyu batırır

Küfürle ithama çabuk cüret edenler düşünsünler!

Bunu yapamayan yaratma dâvâsında bulunamaz

En büyük, en küçüğe müsavi; zerrat yıldızlara emsâl olur

Kâinatın iki ciheti var aynanın iki vechi gibi

İşte anlatmayı, anlamayı kolaylaştıran sır

Hıristiyanlarda serveti çok olan, İslamiyette az olan dine yakındır

Bazan nâkısın oğlu kâmil, kâmilin oğlu nakıs oluyor! Neden?

Ümmet-i İslâmiyenin dini esaslarda gösterdiği ihmalin sebebi şudur

Halkın nazarını Kur’ân’a çevirmenin üç yolu var

Müslümanlar böyle yapsaydı Kur'an bütün mânâsıyla hâkim olurdu

Şu fikri Jön Türklere teklif ettim önce red, sonra kabul ettiler

Meşihat-ı İslâmiye, öyle bir vaziyete getirilmelidir ki

Korkmakla din rüşvet verilmez

İslam aleminin geleceği için toplanan muhteşem mecliste söylediklerim

Şeriatin reddettiği medeniyet şudur

İşte Şeriatin emrettiği medeniyet

Şark husumeti zâil olmalı, Garp husumeti bâki kalmalı

Namaz, oruç ve zekattaki ihmalimiz kadere şu fetvâyı verdirdi

Bu tarz siyaset fikri hezeyanlaştırır

'Din namına meydana çıkmak lazım' diyenlere dedim ki

İslâmiyet düşmanına vasıta olmamak için muhalefetten feragat ettim

Düşman, hançeri İslâmın ciğerine saplamış ‘Alkışla' diyor

Bazan zâlimâne intikam-ı şahsî, arzuya fikir sûretini giydirir

O ihmal Müslümanları İslâm aleyhinde istihdam etti

İslam kardeşliğinin uyanmasıyla her vakit bu mucizeler görülebilir

Risale-i Nur'dan birkaç vecize

 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.