Bediüzzaman: O ihmal Müslümanları İslâm aleyhinde istihdam etti

Bediüzzaman: O ihmal Müslümanları İslâm aleyhinde istihdam etti

Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Eski Said eserlerinden Sünuhat Risalesi'ndeki hakikatler

Risale Haber-Haber Merkezi

Rüyanın zeyli

Rüya hacda sükût etti. Çünkü, haccın ve ondaki hikmetin ihmali, musibeti değil, gazap ve kahrı celb etti. Cezası da keffâretü’z-zünub değil, kessâretü’z-zünub oldu. Haccın bahusus taarüfle tevhid-i efkârı, teavünle teşrik-i mesaiyi tazammun eden içindeki siyaset-i âliye-i İslâmiye ve maslahat-ı vâsia-i içtimaiyenin ihmalidir ki, düşmana milyonlarla İslâmı, İslâm aleyhinde istihdama zemin ihzar etti.

İşte Hint, düşman zannederek, hâlbuki pederini öldürmüş, başında oturmuş bağırıyor.

İşte Tatar, Kafkas, öldürülmesine yardım ettiği şahıs, bîçare valideleri olduğunu, “ba’de harabi’l-Basra” anlıyor. Ayak ucunda ağlıyorlar.

İşte Arap, yanlışlıkla kahraman kardeşini öldürüp, hayretinden ağlamayı da bilmiyor.

İşte Afrika, biraderini tanımayarak öldürdü, şimdi vâveylâ ediyor.

İşte âlem-i İslâm, bayraktar oğlunu gafletle bilmeyerek öldürmesine yardım etti, valide gibi saçlarını çekip âh ü fîzar ediyor.

Milyonlarla ehl-i İslâm, hayr-ı mahz olan sefer-i hacca şedd-i rahl etmek yerine, şerr-i mahz olan düşman bayrağı altında dünyada uzun seyahatlar ettirildi. Fa’tebirû.

LÜGAT:
Afrika : Afrikalılar
âh ü fîzar etme : ah edip ağlama
âlem-i İslâm : İslâm dünyası
ba’de harabi’l-Basra : “Basra yıkıldıktan sonra” mânâsında olan ve bir iş için çok geç kalındığını ifade eden bir deyim
bahusus : özellikle
bayraktar : bayrağı taşıyan
bîçare : çaresiz
birader : erkek kardeş
celb etme : çekme
ehl-i İslâm : Müslümanlar, İslâm toplumu
Fa’tebirû : “Bunlardan ibret alın” mânâsına gelen bir ifade
gaflet : dalgınlık, dikkatsizlik
gazap ve kahr : öfke ve galebe
hayretinden ağlama : şaşkınlığın tesiriyle ağlama
hayr-ı mahz : her yönüyle hayır olan
hikmet : sır, gaye, fayda
Hint : Hindistanlılar
ihzar etme : hazırlama
istihdam : çalıştırma, hizmet ettirme
Kafkas : Kafkasyalılar
keffâretü’z-zünub : günahların kefareti; günahların bağışlanması için ödenen bedel veya yapılan amel
kessâretü’z-zünub : günahları çoğaltan
maslahat-ı vâsia-i içtimaiye : geniş toplumsal yarar, geniş sosyal fayda
milyonlarla İslâm : milyonlarca Müslüman
musibet : belâ, dert, felâket
peder : baba
sefer-i hac : hac yolculuğu
seyahat : yolculuk
siyaset-i âliye-i İslâmiye : büyük İslâmî siyaset
sükût etme : susma
şedd-i rahl etmek : yola koyulmak, yola çıkmak
şerr-i mahz : bütün yönleriyle kötü ve şer
taarüf : karşılıklı tanışma, birbirini tanıma
tazammun etme : içine alma, kapsama
teavün : yardımlaşma
teşrik-i mesai : birlikte çalışma, işbirliği
tevhid-i efkâr : düşüncelerin bir noktada toplanması, düşünce birliği
valide : anne
vâveylâ etme : çığlık atarak, feryat ederek ağlama
zemin : yer
zeyl : zeyil, ilâve, ek

Devam edecek

ÖNCEKİ BÖLÜMLER:

O ışığı siyaset aleminde tasavvur ederdim

Ayetlerden çıkardığım notlardan hoşuna geleni al gelmeyene ilişme

Kim 'Filân adam fenalık etti, belâsını buldu' dememiş ki

İslamiyet unsuriyetin bu şekildeki uyanışını reddeder

Kudret çıkarıyor, kader giydiriyor, inayet besliyor

Dünyamız da bir hayvandır

Şehidin kendini hayatta bilmesinin sırrı

Bir masumun kanı ile insanlık nazar-ı adalette birdir

Öyle zaman olur ki, bir kelime bir orduyu batırır

Küfürle ithama çabuk cüret edenler düşünsünler!

Bunu yapamayan yaratma dâvâsında bulunamaz

En büyük, en küçüğe müsavi; zerrat yıldızlara emsâl olur

Kâinatın iki ciheti var aynanın iki vechi gibi

İşte anlatmayı, anlamayı kolaylaştıran sır

Hıristiyanlarda serveti çok olan, İslamiyette az olan dine yakındır

Bazan nâkısın oğlu kâmil, kâmilin oğlu nakıs oluyor! Neden?

Ümmet-i İslâmiyenin dini esaslarda gösterdiği ihmalin sebebi şudur

Halkın nazarını Kur’ân’a çevirmenin üç yolu var

Müslümanlar böyle yapsaydı Kur'an bütün mânâsıyla hâkim olurdu

Şu fikri Jön Türklere teklif ettim önce red, sonra kabul ettiler

Meşihat-ı İslâmiye, öyle bir vaziyete getirilmelidir ki

Korkmakla din rüşvet verilmez

İslam aleminin geleceği için toplanan muhteşem mecliste söylediklerim

Şeriatin reddettiği medeniyet şudur

İşte Şeriatin emrettiği medeniyet

Şark husumeti zâil olmalı, Garp husumeti bâki kalmalı

Namaz, oruç ve zekattaki ihmalimiz kadere şu fetvâyı verdirdi

Bu tarz siyaset fikri hezeyanlaştırır

'Din namına meydana çıkmak lazım' diyenlere dedim ki

İslâmiyet düşmanına vasıta olmamak için muhalefetten feragat ettim

Düşman, hançeri İslâmın ciğerine saplamış ‘Alkışla' diyor

Bazan zâlimâne intikam-ı şahsî, arzuya fikir sûretini giydirir

 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum