Bediüzzaman: Halkın nazarını Kur’ân’a çevirmenin üç yolu var

Bediüzzaman: Halkın nazarını Kur’ân’a çevirmenin üç yolu var

Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Eski Said eserlerinden Sünuhat Risalesi'ndeki hakikatler

Risale Haber-Haber Merkezi

Hâcât-ı diniyede cumhurun enzarını doğrudan doğruya, câzibe-i i’câz ile revnakdar ve kudsiyetle hâledar ve daima iman vasıtasıyla vicdanı ihtizaza getiren hitab-ı Ezelînin timsali bulunan Kur’ân’a çevirmek üç tarikledir:

1. Ya müellifînin bihakkın lâyık oldukları derin bir hürmeti, emniyeti tenkitle kırıp o hicabı izale etmektir. Bu ise tehlikedir, insafsızlıktır, zulümdür.

2. Yahut, tedricî bir terbiye-i mahsusa ile kütüb-ü şeriatı şeffaf birer tefsir sûretine çevirip, içinde Kur’ân’ı göstermektir: Selef-i Müçtehidînin kitapları gibi, Muvatta, Fıkh-ı Ekber gibi. Meselâ, bir adam İbni Hacer’e nazar ettiği vakit, Kur’ân’ı anlamak ve Kur’ân’ın ne dediğini öğrenmek maksadıyla nazar etmeli. Yoksa İbni Hacer’in ne dediğini anlamak maksadıyla değil. Bu ikinci tarik de zamana muhtaçtır.

3. Yahut cumhurun nazarını, ehl-i tarikatın yaptığı gibi, o hicabın fevkine çıkararak, üstünde Kur’ân’ı gösterip, Kur’ân’ın hâlis malını yalnız ondan istemek ve bilvasıta olan ahkâmı vasıtadan aramaktır. Bir âlim-i şeriatın va’zına nisbeten, bir tarikat şeyhinin va’zındaki olan halâvet ve câzibiyet bu sırdan neş’et eder.

LÜGAT:
asamm : sağır
bihakkın : hakkıyla, gerçek anlamıyla
câzibe-i i’câz : mu’cizeliğin cazibesi, çekiciliği
cihet : yön
cumhur : halk
cumudet : katılık, sertlik
emniyet : güven
enzar : bakışlar, dikkatler
hâcât-ı diniye : dinî ihtiyaçlar
hâledar : halelenmiş; etrafı parlak ışık gibi çevrilip sarılmış
hicap olma : perde olma
hicap : perde, örtü
hitab-ı Ezelî : Ezele ait hitap; başlangıcı olmayan sonsuzluk âleminin hitabı; Allah’ın sözü
ihtarat : ihtarlar, ikazlar, uyarılar
ihtizaza getirme : titretme, harekete geçirme
intikal etme : geçme, ulaşma
izale etme : giderme, ortadan kaldırma
kudsiyet : kutsallık; Cenâb-ı Hakka müteallik ve doğrudan Ona ait olma
kütüb-ü şeriat : şeriat kitapları
lâkaytlık : gevşeklik, duyarsızlık, kayıtsızlık
lâzım-ı zâtî : birşeyin bizzat kendisinde zorunlu olarak bulunan ve ondan ayrılması düşünülemeyen şey; meselâ, sıcaklık ateşin lâzım-ı zâtîsidir.
mâhiyet : temel nitelik, özellik
meleke-i hassasiyet : hassasiyet melekesi; duyarlılık alışkanlığı, duyarlılık konusunda yatkınlık
mukallit : taklitçi; delil aramaksızın amel eden, başkasına delilsiz uyan
mûkız-ı vicdan : vicdanın uyarıcısı, vicdanı uyandıran ikaz eden
müellifîn : kitap yazanlar; yazarlar
mürur-u zaman : zamanın geçmesi
müşevvik-i imtisal : dinin emirlerine sıkı sıkıya bağlanmaya ve yerine getirmeye teşvik eden unsur
nâdiren : ender olarak
nazar etme : bakma, dikkat etme, inceleme
nazar : bakış, dikkat
peyda etme : ortaya çıkarma
revnakdar : göz alıcı güzellikte
Selef-i Müçtehidîn : âyet ve hadisler başta olmak üzere dinî delillerden hüküm çıkarma bilgi ve kâbiliyetine sahip olan İslâmın ilk dönemlerinde yaşamış İslâm âlimleri
sûret : biçim, şekil
şeriat : Allah tarafından bildirilen hükümlerin hepsi; İslâmiyet
tabiî : doğal
tahattur etme : hatırlama, hatıra getirme
tarik : yol, usul
tasavvur etme : hayalen düşünme, zihinde şekillendirme ve tasarlama
tasnifat : konu ve meseleleri düzenleyici mâhiyette olan kitaplar
tedricî : derece derece, aşamalı olarak
tefsir : yorum; Kur'ân-ı Kerimin mânâ ve maksatlarını açıklayan eser
temerküz etme : odaklaşma, toplanma
tenkit : eleştiri
terbiye-i mahsusa : özel eğitim ve terbiye verme
timsal : görüntü, yansıma
zaruriyat-ı diniye : iman edilmesi zarurî olan dinî esaslar ile dince yapılması mecburî olan ameller, işler

Devam edecek

ÖNCEKİ BÖLÜMLER:

O ışığı siyaset aleminde tasavvur ederdim

Ayetlerden çıkardığım notlardan hoşuna geleni al gelmeyene ilişme

Kim 'Filân adam fenalık etti, belâsını buldu' dememiş ki

İslamiyet unsuriyetin bu şekildeki uyanışını reddeder

Kudret çıkarıyor, kader giydiriyor, inayet besliyor

Dünyamız da bir hayvandır

Şehidin kendini hayatta bilmesinin sırrı

Bir masumun kanı ile insanlık nazar-ı adalette birdir

Öyle zaman olur ki, bir kelime bir orduyu batırır

Küfürle ithama çabuk cüret edenler düşünsünler!

Bunu yapamayan yaratma dâvâsında bulunamaz

En büyük, en küçüğe müsavi; zerrat yıldızlara emsâl olur

Kâinatın iki ciheti var aynanın iki vechi gibi

İşte anlatmayı, anlamayı kolaylaştıran sır

Hıristiyanlarda serveti çok olan, İslamiyette az olan dine yakındır

Bazan nâkısın oğlu kâmil, kâmilin oğlu nakıs oluyor! Neden?

Ümmet-i İslâmiyenin dini esaslarda gösterdiği ihmalin sebebi şudur

 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.