En büyük, en küçüğe müsavi; zerrat yıldızlara emsâl olur

En büyük, en küçüğe müsavi; zerrat yıldızlara emsâl olur

Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Eski Said eserlerinden Sünuhat Risalesi'ndeki hakikatler

Risale Haber-Haber Merkezi

BİRİNCİ NOKTA: Kudret-i ezeliye, Zât-ı Akdese lâzıme-i zaruriye, nâşie-i zâtiyedir. Acz, zıddı olduğundan, bizzarure, zaruriye-i zâtiyeyle, zıddının melzumu olan zâta ârız olmaz.

Madem zâta ârız olamaz; kudrete bizzarure tahallül edemez.

Madem ki tahallül edemez; kudrette meratip, bizzarure, olamaz. Zira meratibin vücudu, ezdadın tedahuliyledir. Meselâ, hararette meratip, burudetin tahallülüyledir. Hüsündeki derecat, kubhun tedahüliyledir. 1 وَهَلُمَّ جَرًّا

Mümkinatta hakikî lüzum-u zâti-i tabiî olmadığından, kâinatta ezdad birbirine girebilmiş. Meratip tevellüd edip, ihtilâfatla tağayyürat neş’et etmiştir.

Madem ki kudrette meratip olamaz; makdurat dahi bizzarure kudrete nispeti bir olur. En büyük, en küçüğe müsavi; zerrat yıldızlara emsâl olur.

1) Ve sâire… Diğerlerini de buna kıyas et!

LÜGAT
acz : âcizlik, güçsüzlük
ârız olma : ilişme, bulaşma; birşeyin aslından olmayıp o şeye dışarıdan gelip ilişme; sonradan ortaya çıkıp bulaşma, ilişme ortaya çıkma
azamet : büyüklük
bizzarure : kaçınılmaz şekilde, zorunlu olarak
burudet : soğukluk
cevelangâh : gezip dolaşılan yer
derecat : dereceler
dest-i kudret : Allah’ın kudret ve iktidar eli
emsâl : benzer
esbab : sebepler
ezdad : zıtlar
hakikî : asıl, gerçek, doğru
hararet : ısı, sıcaklık
hayır ve şer : iyilik ve kötülük
hüsün : güzellik
ihtilâfât : ihtilâflar, uyuşmazlıklar; birbirinden farklı özellikler
izzet : yücelik, haşmet
kâinat : evren, bütün yaratılmışlar
kebîr : büyük
kubh : çirkinlik
kudret : güç, kudret, iktidar
Kudret-i ezeliye : ezelî kudret; Allah’ın başlangıcı olmayan sonsuz kudreti
lâzıme-i zaruriye : birşeyin bizzat kendisinde zorunlu olarak bulunan ve ondan ayrılması düşünülemeyen şey; meselâ tam olmasa da “Sıcaklık ateşin lâzıme-i zaruriyesidir.” denilebilir.
lüzum-u zâti-i tabiî : birşeyin bizzat kendisinde zorunlu olarak doğal bir şekilde bulunan ve ondan ayrılması düşünülemeyen şey; meselâ tam olmasa da “Ateşin lüzum-u zâti-i tabiîsi sıcaklıktır.” denilebilir.
mahall-i tevarüd : bir olay veya gelişmenin meydana geldiği yer
makdûrat : Allah’ın kudretiyle gerçekleştirdiği işler, kudretin tecellî ettiği şeyler
melekûtiyet : birşeyin görünmeyen iç yüzü, aslı, hakikati; varlıklara hükmeden İlâhî fiil, isim, sıfat ve şuûnâtın tecellî yeri olan yön
melzum : birbirinden ayrılmayan iki şeyden birisi; meselâ, ateş lâzımdır, duman ise melzumdur. Baba lâzımdır, oğul ise melzumdur.
meratip : mertebeler, dereceler, katmanlar
mübaşir : yüz yüze ve yan yana gelen, temas eden
mülk ciheti : varlıkların maddî yönü; şekilleri, bedenleri vs.
mülk : birşeyin görünen dış yüzü
mümkinat : varlığı ile yokluğu eşit olan ve Allah’ın var etmesine bağlı olan varlıklar, kâinattaki bütün varlıklar
müsavi : eşit, denk
nâşie-i zâtiye : bizzat zâtından çıkan ve zâtından başka hiçbir şeyden kaynaklanmamış olan
ne’şet etme : doğma, gelişip ortaya çıkma
nispet : kıyas, oran
sağîr : küçük
tağayyürat : başkalaşmalar, değişmeler
tahallül : içine girme, nüfuz etme, içine girip karışma
tedahul : içine girme, nüfuz etme
tevellüd : doğma, meydana gelme
umur : işler
umur-u hasise : alçak ve değersiz işler
vahdet : birlik, Cenâb-ı Hakkın birliği
vaz edilme : konulma
ve helümme cerrâ : ve bu şekilde devam et gel!
vech : yüz, yön
vesait : araçlar, vasıtalar
vücud : varlık
zahiren : görünüş itibariyle
zaruriye-i zâtiye : zâtın zorunlu niteliği
Zât-ı Akdes : bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortak edinmekten sonsuz derecede yüce olan Zât, Allah
zerrat : zerreler, maddenin en küçük parçaları, atomlar

Devam edecek

ÖNCEKİ BÖLÜMLER:

O ışığı siyaset aleminde tasavvur ederdim

Ayetlerden çıkardığım notlardan hoşuna geleni al gelmeyene ilişme

Kim 'Filân adam fenalık etti, belâsını buldu' dememiş ki

İslamiyet unsuriyetin bu şekildeki uyanışını reddeder

Kudret çıkarıyor, kader giydiriyor, inayet besliyor

Dünyamız da bir hayvandır

Şehidin kendini hayatta bilmesinin sırrı

Bir masumun kanı ile insanlık nazar-ı adalette birdir

Öyle zaman olur ki, bir kelime bir orduyu batırır

Küfürle ithama çabuk cüret edenler düşünsünler!

Bunu yapamayan yaratma dâvâsında bulunamaz

 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.