Bediüzzaman: Bunu yapamayan yaratma dâvâsında bulunamaz

Bediüzzaman: Bunu yapamayan yaratma dâvâsında bulunamaz

Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Eski Said eserlerinden Sünuhat Risalesi'ndeki hakikatler

Risale Haber-Haber Merkezi

İKİNCİ CÜMLE: 1 اَىْ: مَنْ اَحْياَهَا فَكَاَنَّمَا اَحْيَا النَّاسَ جَمِيعًا

İhyâ, mânâ-yı zâhirî-yi mecazi itibarıyla, hasenatın gayr-ı mahdut tezauf düsturunu gösterir. Mânâ-yı aslî itibarıyla halk ve icadda şirk ve iştiraki, esasıyla hedmeden bir burhana remizdir. Zira bu cümleyle beraber,

2 مَا خَلْقُكُمْ وَلاَ بَعْثُكُمْ اِلاَّ كَنَفْسٍ وَاحِدَةٍ tarafeyndeki teşbih, iktidar mânâsını ifham ettiğini dahi nazara alınsa, mantıkan aks-i nakîz kaidesiyle istilzam ediyor ki, 3 مَنْ لاَ يَقْتَدِرُ عَلٰى اِحْيَۤاءِ النَّاسِ جَمِيعًا لاَ يَقْتَدِرُ عَلٰى اِحْيَاءِ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ demek, işareten delâlet ediyor.

Madem ki insanın, mümkinatın kudreti, bilbedahe semâvâtın, küre-i arzın halkına, icadına muktedir değildir. Bir taşın, hiçbirşeyin halkına da muktedir olamaz.

Demek, arzı ve bütün nücum ve şümusu tesbih taneleri gibi kaldıracak, çevirecek kuvvetli bir ele mâlik olmayan kimse, kâinatta dâvâ-yı halk ve iddia-yı icad edemez.

Sun’î tasarrufat-ı beşeriye ise, fıtratta câri olan nevâmîs-i İlâhînin sereyanlarını keşif ile, tevfik-i hareket edip, lehinde istimal etmektir.

İşte bu derece burhanda vuzuh, parlaklık, Kur’ân’ın rumuz-u i’câzındandır. Gelecek âyet bunu ispat edecektir.

4 مَا خَلْقُكُمْ وَلاَ بَعْثُكُمْ اِلاَّ كَنَفْسٍ وَاحِدَةٍ 

Zira kudret zâtiyedir. Acz tahallül edemez. Melekûtiyete taallûk eder. Mevâni tedahül edemez. Nispeti kanûnîdir. Cüz ve küll, cüz’î ve küllî hükmüne geçer.

1) Yani: Kim de birisini diriltirse, bütün insanları diriltmiş gibi olur. 
2) “Sizin yaratılmanız da, diriltilmeniz de, tek bir kişinin yaratılıp diriltilmesi gibidir.” Lokman Sûresi, 31:28. 
3) Kim bütün insanları diriltmeye muktedir olamazsa; bir tek nefsi de diriltmeye muktedir olamaz. 
4) “Sizin yaratılmanız da, diriltilmeniz de, tek bir kişinin yaratılıp diriltilmesi gibidir.” Lokman Sûresi, 31:28.

LÜGAT:
acz : âcizlik, güçsüzlük
aks-i nakîz : antitez, karşısav; biri diğerinin zıttı olan iki terimden, ikincisini oluşturan düşünce veya önerme
arz : yer, dünya
bilbedahe : açıkça
burhan : delil, kanıt
câri : geçerli, yürürlükte olan
cüz : bölüm, parça; tümü oluşturan bölümlerden her biri
cüz’î : ferd, birey, tikel
dâvâ-yı halk : yaratma iddiası
delâlet etme : delil olma, işaret etme
fıtrat : yaratılış, tabiat
halk : yaratma
hükmüne geçmek : yerine geçmek, değerinde olmak
icad : var etme, yapıp meydana getirme
iddia-yı icad : icad etme iddiası
ifham etme : anlatma, bildirme
istilzam etme : gerektirme, lüzumlu kılma
istimâl etme : kullanma
işareten : işaret ederek, işaret yoluyla
kaide : kural, prensip
kâinat : evren, bütün yaratılmışlar
kanûnî : kanun tarzında
keşif : açığa çıkarma, buluş yapma
kudret : güç ve iktidar
küll : tüm; bölümlere ayrılmamış olan
küllî : belli bir sınıf veya türün bütün bireylerini içine alan, tümel
küre-i arz : yerküre, dünya
lehinde : kendi yararına
mâlik : sahip
mantıkan : mantığa göre, mantıkça
melekûtiyet : herşeyin iç yüzü, aslı, esası; sebeplerin müdahalesinin olmadığı Cenâb-ı Hakka bakan yönü
mevâni : engeller, mâniler
muktedir : güç ve iktidar sahibi
mümkinat : olması imkân ve ihtimal dahilinde olan, varlığı Allah’ın var etmesine bağlı olan şeyler, kâinattaki bütün varlıklar
nazara alma : dikkate alma, bakma
nevâmîs-i İlâhî : Cenâb-ı Hakkın koymuş olduğu kanunlar
nispet : bağlantı, münasebet
nücum : yıldızlar
rumuz-u i’câz : mu'cizelik işaretleri
semâvât : gökler
sereyan : yayılma, her yere sirayet edip etkili olma
sun’î : yapay
şümus : güneşler
taallûk etmek : ilgilendirmek, ait olmak
tahallül etme : içine girme, nüfuz etme
tasarrufat-ı beşeriye : insanların gerçekleştirdikleri tavır, davranış, faaliyet ve uygulamalar
tedahül etme : içine girme, nüfuz etme
tevfik-i hareket etme : uygun davranışta bulunma
vuzuh : açıklık
zâtiye : birşeyin bizzat kendi zâtında zorunlu olarak bulunan; zâtın zorunlu özelliği; meselâ tam olmasa da “Sıcaklık ateşin zâtî özelliğidir.” diyebiliriz. Çünkü tam zâtîlik Cenâb-ı Hakkın sıfatlarında vardır.

Devam edecek

ÖNCEKİ BÖLÜMLER:

O ışığı siyaset aleminde tasavvur ederdim

Ayetlerden çıkardığım notlardan hoşuna geleni al gelmeyene ilişme

Kim 'Filân adam fenalık etti, belâsını buldu' dememiş ki

İslamiyet unsuriyetin bu şekildeki uyanışını reddeder

Kudret çıkarıyor, kader giydiriyor, inayet besliyor

Dünyamız da bir hayvandır

Şehidin kendini hayatta bilmesinin sırrı

Bir masumun kanı ile insanlık nazar-ı adalette birdir

Öyle zaman olur ki, bir kelime bir orduyu batırır

Küfürle ithama çabuk cüret edenler düşünsünler!

 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.