Kabir olayının iki yönü var

Kabir olayının iki yönü var

Yrd. Doç. Dr. Cüneyt Gökçe RisaleHaber’e konuştu…


Nurettin Huyut’un haberi

RisaleHaber - Yrd. Doç. Dr. Cüneyt Gökçe RisaleHaber’e konuştu…

Bediüzzaman Said Nursi'nin mezarının ortaya çıkarılması tartışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Öcelikle şunu belirtmeliyim ki, kendi vasiyetlerine baktığımız zaman kendi arzusundan “mezarının gizli kalması” gerektiğini anlıyoruz. O nedenle onun üzerine vasiyeti gereği fazla gitmeye gerek yok diye düşünüyorum.
Ama olaya iki cepheden bakmak istiyorum. Biri Nur Talebelerinin cephesinden… Diğeri ise Ehl-i dünya cephesinden bakmak istiyorum.
Nur Talebeleri cephesinden baktığımızda Nur Talebeleri “bu konu bizim problemimiz değil, olsa da olur olmasa da olur. Hatta mezarını bilmemiz şart değil, biz nerede ne zaman Fatiha okusak O’na zaten gider. Hem kendi vasiyeti var; “gizli kalmalı” diyor. Biz bu vasiyeti yerine getirmeliyiz” diyorlar.

Ehl-i dünyanın cephesinden olaya baktığımız zaman ise durum farklılık arz ediyor. Yani, medeni dünyanın ölçüleri ile baktığımızda şunu görüyoruz. Geçmişte bir takım insanlara zulmedilmişse, hak etmedikleri şekilde muamele edilmişse o insanların mağduriyetlerinin giderilmesi isteniyor.
Bu gözle baktığımız zaman (aslında Üstadın hiç kimsenin iade-i itibarına ihtiyacı yok, Üstad hiçbir zaman gönüllerden inmedi ki, kalplerdeki sevgisi eksilmedi ki, karizması çizilmedi ki, tekrar itibarı verilsin) yani ehl-i dünya gözü ile deniyor ya; “haklarının iadesi, mağduriyetinin giderilmesi lazım, kendilerinden özür dilenmesi lazımdır.”

O açıdan baktığımda ben de diyorum ki, keşke bu şekilde bir şey yapılsa, O’na zulmetmiş olanlar görse ve İşte Bediüzzaman, işte manevi şahsiyeti, Devlet ondan özür diliyor ve “keşke seni rahatsız etmeseydik, seni mağdur etmeseydik, senden özür diliyoruz” diyor.

Böyle bir durum gerçekleşse doğrusu ben mutlu olurum, çok sevinirim bu duruma…

Bazı çevrelerin Anıt Mezar isteği var ona ne diyorsunuz?

Hayır, öyle bir şeyi ben şahsen istemiyorum. Çünkü Üstadın anıt mezara ihtiyacı yok. Aksine Üstadın mezarının gayet mütevazı şartlarda olması gerekiyor. Hatta mütevaziliğin en asgari şartlarında olması gerekiyor. Çünkü Üstad hayatı boyunca bid’alara, hurafelere karşı mücadele etmiş bir insandır. Üstad Hazretleri ömrü boyunca İslamiyet’in özünü yaşamış ve yaşatmıştır. Bu durum O’nun mezar meselesinde de devam etmelidir.
Bu güne kadar gizli kalmasının da bana göre en önemli hikmeti budur diye düşünüyorum. Cenab-ı Allah O’nun mezarını gizleyerek bizlere bu tarz hurafeleri işlememize meydan vermedi. Yani biz başkalarının yaptığı gibi Haşa! O’nu putlaştırmak gibi bir durumla karşı karşıya kalmadık. Hatta Çam Dağındaki o iki ağacın kesilerek şehit edilmesinde ben o zaman bunları düşünmüştüm. Demiştim ki, “acaba biz yavaş yavaş hurafeye mi kaydık ki, kaderi İlahi buna fetva verdi.” Adeta manevi canipten “İslamiyet’i doğru yaşayan bir siz kalmıştınız siz de hurafelere girerseniz bu dini hakkın hali ne olacak” der gibi o ağaçların kesilmesine fetva verdi. Beşer zulmetti ama sanırım kader adalet etti.

O nedenle onun mezarının gayet mütevazi yapılması gerektiğini düşünüyorum. Öyle şatafatlı gösterişli ve şaşaalı bir mezar Üstad’ı da mutlu edeceğini de sanmıyorum. Çünkü O bid’aya kaşıdır, hurafeye karşıdır, bu gibi şeylerin putlaştırılmasına karşıdır.

O nedenle bu konuda Tevhid İnancı açısından hassas olunması ve en küçük bir leke getirilmemesi gerekir.

İLGİLİ HABERLER:

Prof. Dr. Ahmet Akgündüz: Mezar kıyamete kadar meçhul kalır

Cemil Tokpınar: Vasiyet hükmünü icra etti

Ahmed Aytimur: Üstad'ın kabri bulunmasın

Prof. Musa Kazım Yılmaz: Devlet anıt mezar yapmalı

Sadık Yalsızuçanlar: Mezar talimatı iade-i itibardır

Hasan Okur: Mezar bulunsa yine kaybolur

Safa Mürsel: Mezar bilinmez kalmayacak

İhsan Kasım Es-Salihi:Mezar araştırması takdire şayan

Said Özdemir: Said Nursi'nin mezarı araştırılmasın

A.Badıllı: Üstadın mezarını bulamazlar

Erdoğan'ın Said Nursi talimatı