Sûrelerin sevabında mübalağa yok mudur?

"Cuma günleri yazdığınız yazılarınızda Kur'ân'ın bazı sure ve âyetlerinin faziletlerinden ve çok büyük sevaplarından söz ediyorsunuz. Bazı hadislerde verilen bilgiler mübalağa/abartı gibi görünüyor. Bu konuda neler dersiniz?"

Bu sûrelerin faziletleri ve sevabı hiçbir şekilde mübalağalı ve abartılı değildir. Fakat bir vesilesini bularak Kur'ân'a hücum eden bazı düşünce mensupları, bu meselede de Kur'ân'a dil uzatmaktan geri durmamışlardır.

Bediüzzaman, bu konuda şu noktalara dikkat çekerek (özetle) şöyle bir açıklama getirir:

Bazı insafsız dinsizlerin mübalağa olarak değerlendirdikleri ve ileri sürdükleri hususlardan birisi de amellerin sevabına dair ve bazı surelerin faziletleri hakkında gelen rivayetlerdir.

***

Meselâ, Fâtiha'nın Kur'ân kadar sevabı vardır; İhlâs Sûresi Kur'ân'ın üçte biridir; İzâ Zülzileti'l-Ardu Sûresi dörtte biridir, Kul Yâ Eyyühe'l-Kâfirûn Sûresi dörtte biridir; Yâsin Sûresi on defa Kur'ân kadar olduğuna rivayet vardır.

Onlar der ki: "Bu mümkün değildir. Çünkü zaten Kur'ân'ın içinde Yâsin ve öteki fazileti yüksek olan sûreler vardır. Onun için manasız olur."

Elcevap: Kur'ân-ı Hakîmin her bir harfinin bir sevabı var, bir hasenedir. Allah'ın fazlından, o harflerin sevabı sümbüllenir. Bazen on tane verir, bazen yetmiş, bazen yedi yüz (Ayetü'l-Kürsî harfleri gibi), bazen bin beş yüz (İhlâs Sûresi'nin harfleri gibi), bazen on bin (Berat Gecesi'nde okunan âyetler ve makbul vakitlere tesadüf edenler gibi) ve bazen otuz bin (meselâ, haşhaş tohumunun çoğalması tarzında Kadir Gecesi'nde okunan âyetler gibi). Ve "O gece bin aya mukabil" işaretiyle, bir harfinin o gecede otuz bin sevabı olur, anlaşılır.

***

İşte Kur'ân-ı Hakîm, sevabının katlanmasıyla beraber, elbette karışlaştırılamaz ve karşılaştırmaya gelmez. Belki asıl sevabıyla, bazı surelerle karşılaştırılabilir.

Meselâ, içine bin tane mısır ekilmiş bir tarla farz edelim. Bazı taneleri yedi sümbül vermiş olduğunu farz edecek olsak, her bir sümbülde yüzer tane olmuşsa, o vakit tek bir tane, bütün tarlanın üçte ikisine karşılık olur.

Meselâ bir mısır koçanı on sümbül vermiş olsun, her birinde iki yüz mısır tanesi olunca, o zaman bir tek mısır tanesi asıl tarladaki mısır tanelerinin iki misli kadar olur. Ve böylece kıyas et.

Kur'ân'ı da nurlu, kutsal semavi bir tarla olarak düşününüz. İşte, her bir harfi, asıl sevabıyla birer tane hükmündedir. Onların sümbülleri nazara alınmayacak.

Yâsin Sûresi, İhlâs, Fâtiha, Kul Yâ Eyyühe'l-Kâfirûn, İzâ Zülzileti'l-Ardu gibi, diğer faziletlerine dair rivayet edilen sûre ve âyetlerle karşılaştırılabilir.

***

Meselâ, Kur'ân-ı Hakîmin üç yüz bin altı yüz yirmi (300.620) harfi olduğundan, İhlâs Sûresi besmeleyle beraber altmış dokuzdur. Üç defa altmış dokuz, iki yüz yedi harftir.

Demek, İhlâs Sûresi'nin her bir harfinin sevabı bin beş yüze yakındır. İşte, Yâsin Sûresi'nin harfleri hesap edilse, Kur'ân-ı Hakîmin harflerinin tamamına nispet edilse ve on katı dikkate alınsa, şöyle bir netice çıkar:

Yâsin-i Şerif'in her bir harfinin, yaklaşık beş yüze yakın sevabı vardır, yani o kadar hasene sayılabilir.

İşte, buna kıyas edilerek başkalarını da tatbik etsen, ne kadar lâtif, güzel, doğru ve mübalağasız bir hakikat olduğunu anlarsın. (Sözler, "Yirmi Dördüncü Söz, Dokuzuncu Asıl")

Bugün

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.