×
Anasayfa
Risale-i Nur
Özel
İslam
Bediüzzaman
Nur Talebeleri
Güncel
Dünya
Aile
Ayasofya
Eğitim
Ramazan
Tefekkür
Osmanlıca
Röportaj
Risale-i Nur'u Sadeleştirme Tartışması
Hayat
Otomobil
Bilim - Teknoloji
Kültür Sanat
Edebiyat
Ekonomi
Toplum
Sosyal - Medya
Sağlık
Kitaplık
Spor
Kariyer
Ajanda
İlan - Tanıtım
Kutlu Doğum Etkinlikleri
العربية
Bilgi Bankası
☰
Anasayfa
Nokta Risalesi Haberleri
Bediüzzaman: İşte Kur'ân-ı Kerim'in cennetine gir bak!
Bediüzzaman: Onun ruhu Allah'ın izniyle daima bâkîdir
Bediüzzaman: Şuur, ruhun ziyâsıdır
Bediüzzaman: Her ruh kaç sene yaşamış ise o kadar beden değiştirir
Bediüzzaman: Kâinatta iki kök var ki Cennet-Cehennem olacaklardır
Bediüzzaman: Cehennem aşireti ve maddesiyle bir tarafa çekilir
Bediüzzaman: Hakikat ne kadar zayıf ise de ölmez, büyür, inkişaf eder, gençleşir
Bediüzzaman: Kainat bağırıp ölecek, sonra dirilecek
Bediüzzaman: Haşirdeki ihyâ, uyuşmuş sineğin ihyâsından kudrete daha ağır olamaz
Bediüzzaman: Bütün kâinatın itaati bir zerrenin itaati gibidir
Bediüzzaman: Kâinatın ayna gibi iki ciheti var
Bediüzzaman: Allah'ın kudretinde mertebeler olamaz
Bediüzzaman: En büyük şey, en küçük şeye nispeten kudrete daha ağır gelemez
Bediüzzaman: Cehennem ağzını, Cennet âğuşunu açıp bekliyorlar
Bediüzzaman: Vücud-u insan acib, muntazam inkılâbâtı geçiriyor
Bediüzzaman: Onun (asm) sözleriyle saadet-i ebediyenin kapıları açılmış
Bediüzzaman: Kim uyanık vicdanını dinlese 'Ebed! ebed!' sesini işitecektir
Bediüzzaman: Bütün nimetlerin reisi ve neticesi saadet-i ebediyedir
Bediüzzaman: Bir hizmetkârı tatmin etmeyen şu dünya, sultan-ı ruhu nasıl tatmin edebilir?
Bediüzzaman: Bir şahsın müddet-i ömründe çok kıyamet çeşitleri geçmiştir
Bediüzzaman: Adem-i israf, saadet-i ebediyeye işaret eder
Bediüzzaman: Saadet-i ebediye olmazsa, yalancı bir nizam olur
Bediüzzaman: Kalbe kabiliyet-i kabul verecek dört esas var
Bediüzzaman: Gir, bak! Melâikeyi içinde iyi gör! Onlarla tanış!
Bediüzzaman: Akılları gözlerinde olanlar dahi melâikeyi inkâra mecâl bulamamışlar
Bediüzzaman: Melâikeyi, ruhaniyâtı tasdik etmeyen; vahşi bir adama benzer ki
Bediüzzaman: Hayatsız bir cisim, dağ dahi olsa yetimdir
Bediüzzaman: Meyvelerin içi dışından daha san'atkârane gösterir ki hüküm melekûtundur
Bediüzzaman: Mârifetullahın burhanları nefesler kadar hadsizdir
Bediüzzaman: Cam parçaları 'Güneş benim' diyeceklerdir
Bediüzzaman: Vahdetü'l-vücudu böyle görüyorum
Bediüzzaman: Akıl gözünü kapasa da, vicdanın gözü daima açıktır
Bediüzzaman: Kendi nefsini inkâr etse de O'nu görür, O'nu düşünür
Bediüzzaman: Ruh-u beşer, o iki nokta olmazsa en süflî, en berbat bir mahlûk olur
Bediüzzaman: İnsanın altıncı ve yedinci hissi var
Bediüzzaman: Fıtrat yalan söylemez, işte çekirdek, yumurta ve su
Bediüzzaman: Birşeyde iki cihet var, biri mülk diğeri melekûtiyet
Bediüzzaman: Müessir-i hakikî yalnız Allah'tır, tesir-i hakikî esbabda yoktur
Bediüzzaman: Kur'ân kâinatta tefekküre emir veriyor
Bediüzzaman: Kur'ân'ın sinesine kulağını yapıştırsan işiteceksin ki
Bediüzzaman: İnsan-ı ekber, insan-ı asgar gibi muntazamdır
Bediüzzaman: Şeriat-ı İlâhiye ikidir
Bediüzzaman: Tabiat, bir şeriat-ı kübrâ-yı İlâhiyedir
Bediüzzaman: İnsan fıtraten mükerrem olduğundan hakkı arıyor
Bediüzzaman: Sivrisineğin gözünü halk eden, güneşi dahi o halk etmiştir
Bediüzzaman: Kâinat kitabının bütün hurufu bu ayeti tilavet ediyor
Bediüzzaman: Risalet ve İslâmiyetle mücehhez olan hakikat-i Muhammediye
Bediüzzaman: Kâh minare başında, kâh kuyu dibinde konuşuyorum