Bediüzzaman: Kâinatın ayna gibi iki ciheti var

Bediüzzaman: Kâinatın ayna gibi iki ciheti var

Mahall-i taalluk-u kudret, hem vasıtasız, hem lekesiz, hem isyansızdır

(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin NOKTA RİSALESİ adlı eserinden bölümler.)

İKİNCİ NOKTA: Sabıkan geçtiği gibi, kâinatın ayna gibi iki ciheti var. Biri mülk, biri melekûtiyet.

Mülk ciheti ezdâdın cevelangâhıdır. Hüsn-kubh, hayır-şer, sığar-kiber, sa'b-sehl gibi umurun mahall-i tevarüdüdür. Onun için vesait ve esbab vaz edilmiş. Ta dest-i kudret zahiren umur-u hasise ile mübaşir görünmesin. Azamet ve izzet öyle ister. Fakat hakikî tesir vermemiş. Vahdet öyle ister. HAŞİYE 

Melekûtiyet ciheti ise, herşeyde şeffâfedir. Teşahhusât karışmaz. O cihet vasıtasız Hâlikına müteveccihtir. Terettüb, teselsülü yoktur. İlliyet, maluliyet giremez. İ'vicacâtı yoktur. Avâik müdahale edemez. Zerre şemse kardeş olur.

Evet Kudret, hem basit, hem nâmütenahî, hem zâtî... Mahall-i taalluk-u kudret, hem vasıtasız, hem lekesiz, hem isyansızdır. Büyük küçüğe tekebbürü yok, cemaat ferde rüchânı yok. Küll cüz'e nisbeten kudrete karşı fazla nazlanması olamaz.

HAŞİYE: Eğer vasıta hakikî olsa idi ve hakikî tesir verilse idi; hem bir şuur-u küllî verilmek lâzım idi. Hem bizzarure eser-i itkan, kemâl-i san'at muhtelif olacaktı. Hâlbuki en âdiden en âlîye, en küçükten en büyüğe itkan derece-i kemâlde, mâhiyetin kameti nisbetindedir.