Salahattin ALTUNDAĞ

Salahattin ALTUNDAĞ

Hudutsuz Bir Derya İle Yüzleşmek: 'Mesele Çok Geniş'

İŞARETLERİN İZİNDE - EMİRDAĞ’DAN KELİME KELİME BİR YOLCULUK (07): HUDUTSUZ BİR DERYA İLE YÜZLEŞMEK: “MESELE ÇOK GENİŞ”

“Fakat hem mesele çok geniş, vaktim de dar, halim de perişân olmasından anlamasında zahmet çekeceksiniz, zekâvetinize güveniyorum.”
Emirdağ Lâhikası-I Sayfa: 56 - 58[1]

Bir önceki bölümde, Muazzez Üstadımızın şefkatli bir rehber olarak elindeki pedagojik pusulayı, yani “muhtasar işaretler” metodunu ve “merakı ta'dil etme” niyetini tefekkür etmiştik. O, bu metotla talebesinin zekâvetine nasıl güvendiğini fısıldamıştı.

Şimdi, o pedagojik zirveden, o samimiyet ânına, o büyük itimat cümlesine adım atıyoruz. Üstadımız, dersine bir güç gösterisiyle değil, hakikatin karşısındaki kendi insanî durumunu ve vazifenin ağırlığını şefkatle ortaya koyarak başlıyor. Bu cümle, bir âlimin kürsüden yaptığı bir konuşma değil, bir muallimin bir talebenin kulağına eğilip fısıldadığı bir sırdır. Bu, bir Üstad'ın, kendi acziyetini ve şartlarının ağırlığını itirâf ederken, talebesinin potansiyeline nasıl sarsılmaz bir îmânla tutunduğunun ilânıdır.

Serimizin vaadine sâdık kalarak, bu cümlenin her bir kelimesini ayrı bir durak olarak ele alacağız. İlk durağımız, tüm bu mâzeretlerin ve aynı zamanda dersin temelini oluşturan o ilk tespit: “Mesele çok geniş.”

A. “MESELE” DEDİĞİ NEDİR? SORUNUN TEŞHİSİ

Üstadımız “mesele” derken, herhangi bir teorik veya felsefî bir konudan bahsetmiyor. Şunu en başta netleştirmeliyiz: Buradaki “mesele”, sıradan bir “konu” veya “bahis” (topic/subject) olarak anlaşılmamalıdır. Üstad'ın kastettiği, zihni işgal eden, üzerine titrenilen, kalbi yoran ve mutlaka halledilmesi gereken hayatî bir “problem”dir (issue). Bu kelime, bir önceki cümlede târif ettiği o “geniş ve karışık fırtınalı hakikat”in tâ kendisidir. Peki, neydi o hakikat?

  • Dünün “radyo mâlâyâniyâtı”, bugünün dijital girdapları.
  • İnsanın “âfâka bakmak damarı”, yani fıtrî merakının dış dünyaya, siyâsete ve küresel olaylara (âfâkî hâdisâta) kapılması.
  • Ve bu kapılmanın neticesinde, en kıymetli sermaye olan “Ramazân-ı Şerîf'teki kıymetdâr vakitleri” zâyi etmesi.

Demek ki mesele”, bir dikkat, bir öncelik, bir vaktin sahibi olma meselesidir. İnsanın sınırlı enerjisini ve paha biçilmez zamanını, kontrolü dışındaki o hudutsuz deryaya mı (âfâk) yoksa bizzat sorumlu olduğu kendi dar dâiresine mi (enfüs) harcayacağı sorunudur. Bu, bir “mesele”dir, çünkü çözülmesi gereken, çözülmediğinde ise ruhu boğan, kalbi karıştıran ve vazifeyi unutturan bir problemdir.

B. “ÇOK GENİŞ”: HUDUTSUZLUĞUN FELÇ EDİCİ AĞIRLIĞI

Bu “mesele”nin en belirgin vasfı “çok geniş” olmasıdır. Bu genişlik, en az dört katmanlı bir okyanustur:

  • Coğrafî Genişlik: Mesele, “şarktan Bahr-i Muhit'e” (Doğu'dan Atlas Okyanusu'na) kadar tüm dünyayı kapsar. Sizin küçük odanızda, köyünüzde değil; tüm yeryüzünde aynı anda milyonlarca olay cereyan eder.
  • Tematik Genişlik: Sadece siyâset değil; ekonomi, savaşlar, ideolojiler, sosyal çalkantılar, kültürel değişimler... Her biri, kendi içinde dipsiz bir kuyu olan binlerce alt başlık.
  • Zamanî Genişlik: Hiçbir hâdise o anda başlamaz. Her birinin derin tarihî kökleri ve geleceğe uzanan karmaşık, öngörülemez sonuçları vardır.
  • Bilgi Genişliği (Enformasyon): Ve en önemlisi, bu olaylara dâir üretilen bilginin, haberin, yorumun, propagandanın (dünün radyosu, bugünün interneti) kendisi “çok geniş”tir.

Bu hudutsuzluk, insanın idrak kabiliyetini aşar. Sınırlı bir aklın, bu “çok geniş” meseleyi tam manasıyla kavraması, analiz etmesi, içinden “hakikati” ayıklaması ve doğru bir pozisyon alması neredeyse imkânsızdır. Bu genişlik, bir ilim değil, bir “gaflet” üretir. İnsanı “sarhoş eder”. Çünkü bu derya, içinde yüzülecek bir su değil, boğulunacak bir fırtınadır.

07-4.jpg

C. BUGÜNE BAKAN YÖN: “GENİŞ MESELE”DEN “SONSUZ AKIŞ”A

Üstadımızın “mesele çok geniş” tespiti, 80 yıl sonra bugün, bir teşhis değil, âdeta bir çığlıktır. Dünün “geniş” meselesi, bugünün “sonsuz akış” (infinite scroll) teknolojisiyle ete kemiğe bürünmüştür.

  • Dün Radyo, Bugün Algoritma: Dünün radyosu “geniş”ti, ancak pasif bir yayın yapardı. Bugünkü algoritmalar ise sadece “çok geniş” değil, aynı zamanda “aktif”, “kişiselleştirilmiş” ve “davetkâr”dır. Onlar, bizim “âfâka bakmak damarımızıbizden iyi tanır ve o damarı sömürmek için tasarlanmıştır.
  • İstilâcı Genişlik:Mesele” artık sadece dışarıda değil, cebimizde, avucumuzun içinde, yatağımızdadır. Bize sürekli “haberdâr olmalısın”, “gündemi kaçırmamalısın” diye fısıldayarak (bildirimler), bizi o geniş ve fırtınalı denize çeker.
  • Genişliğin Bedeli: Bu “çok geniş” meseleyle meşgul olmanın bedeli, “çok dar” olan asıl vazifemizi (ibâdet, tefekkür, âile, nefis terbiyesi) terk etmektir. Tıpkı bir bahçıvanın, tüm okyanusları kurtarmaya çalışırken kendi küçük bahçesindeki tek bir çiçeği sulamayı unutması gibi.

D. BİLİMSEL ÇERÇEVE: “BİLİŞSEL YÜK” VE “ANALİZ FELCİ”

Üstadımızın “mesele çok geniş” tespiti, modern psikoloji ve sosyolojideki temel kavramlarla birebir örtüşmektedir.

  • Bilgi/Bilişsel Yük (Information/Cognitive Overload): İnsan beyninin sınırlı bir çalışma belleği kapasitesi vardır. Bir kişiye, belirli bir sürede işleyebileceğinden daha fazla bilgi (“mesele çok geniş”) sunulduğunda, “bilişsel yük” oluşur. Bu durum, anlama kapasitesini düşürür, karar verme kalitesini bozar ve stresi artırır.[2] Üstad'ın “sarhoşluk” ve “kalbin boğulması” dediği hâl, tam da bu bilişsel yükün ruhsal tezâhürüdür.
  • Seçim/Analiz Felci (Choice/Analysis Paralysis):Genişlik”, seçeneklerin ve bilginin çokluğu demektir. Psikolog Barry Schwartz (2004), seçeneklerin çokluğunun (“genişlik”) insanları özgürleştirmediğini, aksine onları felç ettiğini (“analiz felci”) ve mutsuzluğa sürüklediğini göstermiştir.[3]Geniş mesele” karşısında hangi habere inanacağını, hangi yorumu seçeceğini, hangi pozisyonu alacağını bilememek, ruhsal bir felç durumudur.
  • Dikkat Kaygısı ve Patolojileri (The Dark Side of Information): Sürekli olarak “geniş mesele”nin fırtınasına mâruz kalmak, sadece dikkati dağıtmakla kalmaz, aynı zamanda kaygı, stres ve “haberi kaçırma korkusu” (FoMO) gibi patolojilere yol açar.[4] Bu, o “perişân hâl”in modern bir açıklamasıdır.

SONUÇ: GENİŞLİĞİ KABUL ETMEK, HUDUDU SEÇMEKTİR

Üstadımızın “mesele çok geniş” demesi, bir acziyet itirâfından çok, bir hikmet dersidir. Bu, bir cehâlet çağrısı değil, bir hudut bilme çağrısıdır. Okyanusu bir bardağa sığdıramayacağını kabul etmektir. Ve bu hududu bilen insan, enerjisini okyanusu içmeye değil, kendi bardağındaki suyu temiz ve berrak tutmaya harcar.

Bu ilk tespit, bize şunu öğretir: Kurtuluş, “geniş” olanı anlamaya çalışmakta değil, “dar” ama “vazifen olanı” yapmaktadır.

Bir sonraki yazı: "Mesele çok geniş" tespitinin ardından gelen "vaktim de dar" itirâfı, basit bir mâzeret midir, yoksa âhir zamanın daralan vaktine ve Risale-i Nûr'un "son tebliğ" hüviyetine dâir derin bir işaret mi? Gelecek bölümde; sonsuz gürültüye karşı sonlu nefesin mücâdelesini, "zaman konfetisi"ne dönen dikkatimizi, modern çağın "zaman kıtlığı"nı ve bu dar vakitte "en mühim" olanı seçmenin stratejik sırrını konuşacağız.

Yeniden buluşmak duâsıyla, Allah’a emânet olunuz.

NOTLAR VE KAYNAKÇA

[1] Nûrsî, B. S. (1989). Risale-i Nûr Külliyâtı (Emirdağ Lâhikası-I). İstanbul: Envar Neşriyât.

[2] Eppler, M. J., & Mengis, J. (2004). The Concept of Information Overload: A Review of Literature from Organization Science, Accounting Research, Marketing, MIS, and Related Disciplines. The Information Society, 20(5), 325–344.

[3] Schwartz, B. (2004). The paradox of choice: Why more is less. Ecco.

[4] Bawden, D., & Robinson, L. (2009). The dark side of information: overload, anxiety and other paradoxes and pathologies. Journal of Information Science, 35(2), 180–191.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum