Prof. Dr. Musa Kazım YILMAZ

Prof. Dr. Musa Kazım YILMAZ

Müslümanların Birbirilerine Gösterecekleri Hoşgörü (3)

İslam toplumunun güçlü olabilmesi için Müslümanlar birbirilerine karşı hoşgörülü olmaları gerekir. Hem Kur’an-ı Kerim hem sünnet-i seniyye bu konuda önemli tavsiyelerde bulunuyor. Bediüzzaman konuyla alakalı olarak dikkat çekici şu ifadeleri kullanır: “Mü’minlerde nifak ve şikak, kin ve adavete sebebiyet veren inat ve hased; hakikatçe ve hikmetçe ve insaniyet-i kübra olan İslâmiyetçe ve hayat-ı şahsiyece ve hayat-ı içtimaiyece ve hayat-ı maneviyece çirkin ve merdudtur; muzır ve zulümdür ve hayat-ı beşeriye için zehirdir.[1]

Demek ki hem kişisel hayatımızı hem sosyal hayatı, hem insanlığın hayatını zehirleyen ve İslam kardeşliğini zayıflatan şeyler, nifak, şikak, adavet, haset ve inattır. Müslümanların öncelikle bu çirkin huylardan uzak durması gerekir. Müslüman kardeşimizden bize ulaşan ve bizi rahatsız eden bir söz veya bir hareket olursa, eğer Allah’ın bizi affetmesini istiyorsak biz de affedici olmalıyız. Allah şöyle buyuruyor. (وَاِنْ تَعْفُوا وَتَصْفَحُوا وَتَغْفِرُوا فَاِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَحٖيمٌ)Ama affeder, hoşgörülü ve bağışlayıcı davranırsanız, şüphesiz Allah da çok bağışlayıcı ve engin merhamet sahibidir.” [2] Konuyu birkaç başlık altına ele alacağız:

Müminlerin Kardeşliği

Allah Kur’an-ı Kerim’de bütün müminlerin kardeş olduğunu ifade ederek,[3] Müslümanların sorunsuz bir şekilde birlikte yaşamalarını emrediyor. Buna göre kardeşin kardeşe karşı hoşgörülü olması ve onu sevmesi, birlikte yaşamanın bir gereği olduğu gibi, aynı zamanda Allah’ın emridir. İslam kardeşliği Kur’an’ın oluşturduğu uygarlığın temelini oluşturur.

Hz. Peygamber (s) Medine’ye hicret ettikten sonra yaptığı ilk işlerden birisi Ensar ile Muhacirleri kardeş ilan etmek olmuştur. Her bir Medineli Müslüman’a bir Mekkeli muhacir kardeş yapılmış, o Medineli Müslüman da her şeyini Muhacir kardeşiyle paylaşmıştır. Müslümanlar arasındaki bu samimiyet Allah’ı ve Onun Resulünü çok memnun etmişti. Gökteki melekler bile adeta Müslümanlar arasındaki bu samimiyeti alkışlamışlardı. Buna karşılık İslam düşmanları, bu samimiyetten çok korkmuşlar ve bunu yıkmak için büyük çaba sarf etmişlerdi. Şeytan da boş durmamış ve Müslümanlar arasındaki bu kardeşliği bozmak için münafıklar grubunu oluşturmuştu.

Din ve Neseb Kardeşliği

Hicretin ikinci senesinde Müslümanlarla Mekkeli müşrikler arasında meydana gelen Bedir savaşı bir yönü ile dünyanın en ilginç savaşlarının başında gelir. Çünkü bu savaşta kardeşler ve yakın akrabalar karşı karşıya gelip savaşmışlardı. İslamiyet’in kazandırdığı din kardeşliği her şeyin fevkindeydi. İmanın tadına varan gönüller, inanmamış annesini, babasını ya da kardeşlerini öldürmekten çekinmiyordu. Denilebilir ki, din kardeşliğinin nesep kardeşliğinden önce geldiğinin en büyük delili Bedir savaşıdır. Öyle ya, Bedir savaşına katılan kahramanlar nesep kardeşliğinin kabir kapısına kadar devam ettiğini ama din kardeşliğinin kabirden sonra da devam edeceğini bildikleri için yakın akrabalarını öldürmekten çekinmediler.

Müminin Din Kardeşiyle Küslüğü

İki mümin kardeş birbirlerine kolay kolay düşman olamazlar. Hatta iki müminin birbirine küs durması geçicidir. Kur’an, mümin kardeşler arasındaki husumetin geçici olması gerektiğine işaret ederek şöyle der: (وَلَا تَسْتَوِي الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُ ۚ ادْفَعْ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ فَإِذَا الَّذِي بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَأَنَّهُ وَلِيٌّ حَمِيمٌ)“İyilikle kötülük bir değildir. Kötülüğü en güzel olan şeyle uzaklaştır. Bir de bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sıcacık bir dost oluvermiştir[4] Bu ayet, başkasının kahrını çekmenin ve kötülüklere karşı iyilikle mukabelede bulunmanın büyük bir fazilet ve dostluk örneği olduğunu ifade ediyor. Bu seviyeye ulaşabilmek için de kötülüklere ve manasız davranışlara takılmamak gerekir. Allah şöyle buyurur: (وَاِذَا مَرُّوا بِاللَّغْوِ مَرُّوا كِرَاماً) “O iyi kullar, boş ve manasız davranışlarla karşılaştıklarında onurluca çekip giderler.”[5]

Bu yüzden Hz. Peygamber (s), (لَا يَحِلُّ لِمُسْلِمٍ أَنْ يَهْجُرَ أَخَاهُ فَوْقَ ثَلَاثٍ ، فَمَنْ هَجَرَ فَوْقَ ثَلَاثٍ فَمَاتَ دَخَلَ النَّارَ) Bir müminin üç günden fazla kardeşini terk etmesi (onunla küs durması) helal değildir. Kim üç günden fazla mümin kardeşiyle konuşmayı terk eder de bu halde ölürse ateşe girecektir[6] buyurmuştur. Müminin mümine küs durması haramdır. Yani küs kardeşler, üç günden sonra her gün yeni bir günah kazanmış sayılırlar. Küslük devam ettiği sürece günah kazanmak da devam eder. Mümin alçak gönüllüdür. Kendisini alaya alan mümin kardeşine karşı bile hoşgörülü davranır. Allah şöyle buyuruyor: (وَعِبَادُ الرَّحْمَٰنِ الَّذِينَ يَمْشُونَ عَلَى الْأَرْضِ هَوْنًا وَإِذَا خَاطَبَهُمُ الْجَاهِلُونَ قَالُوا سَلَامًا) Rahmanın kulları yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir. Cahiller onlara laf attıkları zaman, “selam” der geçerler.[7] Yine (خُذِ الْعَفْوَ وَأْمُرْ بِالْعُرْفِ وَأَعْرِضْ عَنِ الْجَاهِلِينَ) Sen af yolunu tut, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir[8] ayeti de hoşgörüyü emreden bir ayettir. Çünkü affetmek, hep iyilikleri emretmek ve cahillere aldırış etmemek hoşgörülü olmanın bir gereğidir.

Diğergamlık

İslam dini, hoşgörü içinde birlikte yaşamayı temin etmek için müminni, kardeşine karşı diğergam olmasını emreder. Rasulüllah (s) meşhur bir hadiste, (لَا يُؤْمِنُ أَحَدُكُمْ حَتَّى يُحِبَّ لِأَخِيهِ مَا يُحِبُّ لِنَفْسِهِ) Sizden birisi, kendi nefsi için istediğini mümin kardeşi için de istemedikçe gerçek mümin olamaz[9] buyurarak İslam’ın diğergamlık (başkasını düşünme) dini olduğunu, başkasını düşünmeyenlerin gerçek mümin olamayacaklarını açıkça ifade ediyor. Diğer taraftan Hz. Peygamber (s), (خير الناس أنفعهم للناس) “insanların en hayırlısı onlara en çok faydalı olandır[10] buyurarak diğergamlığı müminin en temel vasfı olarak ilan etmiştir.

İyiliği Ve Adaleti Dağıtmak

İnsanlara faydalı olmak ancak adaleti ve iyiliği dağıtmakla mümkündür. Çünkü Allah adaleti, iyiliği ve akrabalara yardım etmeyi emrediyor. Çirkin işleri, fuhşu, fenalık ve azgınlığı da yasaklıyor.[11] Allah bu ayette dünyada esenlik ve nizamı sağlayan üç temel kuralın yerine getirilmesini emrederken, sosyal bünyeyi bozan ve anarşiye sebep olan üç çirkin davranışı da (fuhuş, fenalık ve zulüm) yasaklıyor. Dinine bağlı olan bir kimse adil davranır; haksızlık yapmaz, fuhuş ve zinadan da uzak durur. Böylece topluma faydalı bir kişi olarak öncelikle Müslüman kardeşini sever, onun kötülüklerine karşı bile iyilikle mukabelede bulunur.

(Devam edecek)

[1] 22. Mektup, 1. Mebhas.

[2] Tağabün, 64/14.

[3] Hucurat, 49/10.

[4] Fussilet, 41/34.

[5] Furkân, 25/72.

[6] Buhari, Edeb, 57.

[7] Furkan, 25/63.

[8] Araf, 7/199.

[9] Müslim, İman, 71.

[10] Munavi, Feydü’l-Kadir Şerhu Cami’i’s-Sağir, III,481,Beyrut, tarihsiz.

[11] Nahl, 16/90.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum