Çocukluğumuza Yolculuk

Hafta sonları eve aldığımız gazetenin aynı sayfasına bakıp, farklı yerleri okurduk. Sabahın soğuk ayazında fırına kim gidecek diye aramızda kura çekerdik. Sımsıcak odun ekmeğinin ucunu kırıp, keyifle yerdik. Simit susamlarını baş parmağınızla toplar, ağzımıza atan mutlulukla dolu insanlardık. Kış gelmeden önce pazar günleri sokakta tahta kırardık. Havanın güneşli olduğu vakitlerde komşumuzun kamyonetinin arka kasasına tıkışıp, ailecek ya da diğer bir tabirle mahallece pikniğe giderdik.

Elimizdeki kâğıt İETT otobüs bileti ile hem gidişi hem de dönüşü hesaplardık ama çoğu zaman eve yürüyerek geri gelirdik. Misketlerimizin içinden yansıyan renkli ışıltılarına kapılır, dünyanın içini de böyle rengarenk hayal ederdik. Eve giriş saatimiz akşam vaktinin okunan ezanıydı. Okunan ezan ile herkes eve koşardı ve sokaklar sessizleşirdi. Acıktığımızda veya susadığımızda ise kapı ziline basma gibi bir adetimiz yoktu. Ya avazımız çıktığı kadar "anneeeee" diye bağırır ya da giriş katta oturan komşumuzdan isterdik. Komşularımız kırmazdı bizi hiçbir zaman. Camdan uzatırlardı soğuk suyu ve üzerine salça sürülmüş kırmızı ekmeği.

Okuldan geldiğimizde annemiz evde yokken gittiğimiz tek yerdi komşumuzun evi. Aile olarak kışın boruları kıpkırmızı olan sıcak sobanın etrafında toplanırdık. Hafta sonunun son gününde o sobanın üstünde kaynayan sıcak su ile büyük bir leğenin içinde haftada bir defa yıkanırdık. Dedelerimizin ve ninelerimizin sobanın etrafında anlattıkları gerçek yaşam öyküleri bizi hayata hazırlayan büyük bir motivasyon kaynağımızdı.

Damdan dama atlayan Amerikalı Süper kahramanlarımız yoktu ama kötülerle mücadele eden Kadir inanır ile tarihi bize anlatan Cüneyt Arkın’ımız vardı. Gülmek için çok sebebimiz olmasa da Kemal Sunal ve Şener Şen ile evlerimiz şenlenirdi. Sokak aralarında bulduğumuz dört tane taş ile sokak futbol sahamız olurdu. Kim kaleci olacak diye başlardık tatlı tatlı atışmaya. Kale direkleri olmayan kalelerde atılan golü kalecinin boyuna göre belirledik.

Okul yolu arkadaşlıklarımızın ve dostluklarımızın en tatlı yoluydu. Koşarak gittiğimiz bu yolda çok şey biriktirdik. Hafta sonu oynanan derbi maçlarını bir hafta boyunca konuşurduk. Kazanan kendi tuttuğumuz takım olunca da forma ile giderdik okula.

Biz büyüdükçe gerilerde birer anı olarak bütün bu yaşananlar. Dijitalizmin henüz hayatımıza girmediği o eski zamanların mutlu çocuklarıydık.

Kalın sağlıcakla.
Vesselam…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.