
Mahir DUMAN
Ağır Yük
“Koyun gütmeyen hiçbir peygamber yoktur.”
Peygamberimiz (a.s.m)
Yüce Rabbimiz kâinatı yarattı. Dünyayı bitkilerle süsledi. Canlılarla şenlendirdi. Her varlığa bir vazife yükledi.
Gökyüzündeki bulutlar onun emrettiği istikamete yürüdü. Yükünü suya muhtaç vadilere, topraklara boşalttı.
Rüzgâr, onun emrini çabuk yerine getirmek için heyecana geldi. Meltem oldu, tayfun kesildi.
Elektronlar, çekirdeğin etrafında deliler gibi döndü.
Güneş sistemi bir şiirdi. Kafiyesi bile ihmal edilmemiş bir nazım. Manzume-i Şemsiye adını aldı bu topluluk. Yıldızlar bıkmadan usanmadan parladı.
Güneş alev alev harlandı. Hiç nazlanmadan yandı. Ona bağlananlar meczup Mevlevîler gibi döndü de döndü.
Çiçekler en alımlı halleriyle süslendi. Arıları, kelebekleri kendilerine çekmek için akıl almaz cilveler yaptı.
Başı puslu dağların zirvelerindeki karlar bir sevda uğruna eridi. Ovalardaki nebatlara hayat vermek, ırmaklara, derelere güç katmak için aktı.
Üzüm asmaları sağlam yerlere tutundu. Salkımlarının ağırlığını taşıyabilmesi için bunu yapmaya mecburdu. İnsanoğlunun ağzını tatlandırabilmek maksadıyla kesildi, budandı. Yazın kavurucu sıcağına, kışın şiddetli soğuğuna dayandı.
Keçiler dağ dağ, tepe tepe gezdi. Yeşilliklerle beslendi. Bizi giydirmek için her meşakkate katlandı.
Kedi, farenin peşine takıldı. Sığırcıklar, çekirge sürülerinin önünü aldı.
Aslanlar, kaplanlar burunlarını kötü kokulara diktiler. Yerküremizi leşlerden temizlediler.
Denizlerin, deryaların dev yaratıkları, okyanusların dengesini sağladı. Suyu yaşanılır hale getirdi.
Köstebekler, hummalı bir faaliyetle toprağı hallaç pamuğu gibi attı. Böylece toprak nefes aldı.
Karıncalar durup dinlenmeden taneleri taşıdı. Bizlere, anlayabilenlere bir şeyler fısıldadı.
Hz. Musa denize yürüdü. Hz. İbrahim ateşe gülerek girdi. Hz. Muhammed “Yüce Dost”una kavuşuncaya kadar hakkı yüceltti. Rabbinin yüce fermanını ilân etti.
Bir civanmert adam: “Allah’ın, şu derya önüme çıkmasaydı, senin yüce adını daha ötelere götürecektim…” dedi.
Hz. Fatih atını denize sürdü… Ve Osmanlı… Kutsal emaneti asırlar boyu yere düşürmedi.
Bütün mahlûkat, sırtına yüklenen yükü taşımaktan gayet memnun; isyan etmeden bu görevi hakkıyla yapıyor. Sadece kimi insanlar emaneti taşıma konusunda isteksiz görünüyor. Bu da imtihan sırrının bir gereği olmalı. Zira diğer yaratılmışlar için bir hesap kitap söz konusu değildir. Cennet ve cehennem Âdemoğulları içindir.
Bize cennetin yolu gösterilmiştir. Âlemlerin efendisinin izi, bizi saadet yurduna götürecektir. O izi takip etmek boynumuzun borcu.
Şimdi düşünme zamanı… Dağların, taşların omuzlamaktan çekindiği bu ağır yükü taşımayı kabullenen bizler işi ciddiye almalıyız. Bugün her günkünden çok bu ilahi emanete sahip çıkmak zorundayız. Allah’ın, sırtımıza yüklediği kulluğu ciddiyetle yaşamaya, ideallerimizi yüceltmeye mecburuz. Aksi halde saydığımız varlıklardan aşağıda olma ihtimali vardır.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.