Kur’an’a Göre İnsanın Yaratılışı

Kur’an-ı Kerim’de Biz insanı en güzel biçimde yarattık.”[1] Ayetiyle, insanın yeryüzündeki varlıklar içinde bütün yönleriyle en mükemmel ve seçkin bir canlı olarak yaratıldığı nazara verilmektedir. Çünkü “yeryüzündeki her şeyin insan için yaratıldığını, hazırlandığını, düzenlendiğini, emrine ve istifadesine sunulduğunu”[2] görüyoruz. Bu nedenle, Kur’an-ı Kerim’de insanın yaratılışından geniş bir şekilde söz edilmektedir. Bunu iki başlık altında ele almak mümkündür. Birincisi; İnsanlığın ilk babası Hz. Adem’in, ikincisi ise, Hz. Ademle devam eden insanların yaratılışıdır. Bu yaratılışın ham maddesi ise, toprak ve zayıf su denilen meni[3] olduğu belirtilmektedir. Bu her iki kavram yani toprak ve zayıf su denilen meni, gerek insanın yeryüzü serüveninin başlangıcı olan Âdem kıssasında, gerekse insanın yaratılışıyla ilgili farklı ayetlerde yer verilmektedir.[4]

Bu farklı yaratılışlara bazen farklı ayetlerde, bazen de aynı ayetlerde dikkat çekilir. Nitekim Mü’minun suresinde; "Andolsun biz insanı çamurdan (süzülmüş) bir özden yarattık. Sonra onu (Hz. Âdem`in nesli olan) insanı sarp ve metin bir karargâhta (rahimde) bir nutfe (zigot) yaptık. Sonra o nutfeyi alaka (yapışkan şey) haline getirdik, derken o alakayı mudga (bir çiğnem et) yaptık, o bir çiğnem eti kemiğe çevirdik, o kemiklere de et (kaslar) giydirdik. Sonra onu başka yaratılışla inşa ettik (can verdik, konuşma verdik)..." [5] buyrulmaktadır.

Görüldüğü gibi, insanın ilk yaratılışından itibaren geçirdiği devreler aşama aşama nazara verilmektedir. Bu nedenle kendi yaratılış aşamalarımızı anlamak, ilk yaratılışımızı anlamaya da ışık tutacaktır.

Yukarıdaki Ayet-i Kerimede geçen yaratılışla ilgili hususlara, bir hadis-i şerifte ise şöyle işaret edilmektedir:

"Her birinizin yaratılışı ana rahminde nutfe olarak 40 gün derlenip toparlanır. Sonra yine 40 güne kadar derlenip toparlanıp alaka yani yapışkan bir şey olur. Sonra yine 40 güne kadar derlenip toparlanıp mudga yani bir et parçası haline gelir ve öyle kalır. Ondan sonra melek gönderilir. Ona ruh üfler..."[6]

Bu hadiste, günümüz embriyo ilminde zigot, morula ve blastula aşamaları, derlenip toparlanma devresi (nutfe) olarak ifade edilmektedir. Günümüz biyoloji ilminin tespitleri ile yukarıdaki ayetlerde bahsedilen gelişim devreleri birbiriyle paralellik göstermektedir. Yumurtalık kanalında döllenen yumurta, ana rahmine doğru inmeye başlar. Daha inerken bile bölünme devam etmektedir. Ana rahmine gelen yumurta, plasenta (etten=eş yani rahim) oluşunca mukoza ve kasların içine iyice yapışarak gömülür. Bir başka ifade ile tohum gibi ekilir. Bu safha, ayet ve hadislerde "alaka” (yapışkan şey) ile ifade edilmektedir.

Buradaki embriyo, çıplak gözle görülmeye başladığı zaman, küçük bir et kütlesi yani mudga halindedir. Bulunduğu yerde gelişir ve kademe kademe bir insan şeklini almaya başlar. Ve insanoğluna; “Sizi farklı aşamalardan geçirerek yaratan Allah’ın büyüklüğünü neden kabul etmiyorsunuz!” [7]ayetinin manasını hatırlatıyor.

Bugünkü ilim, insanın yaratılışıyla ilgili Kur’an’ın ve hadislerin ortaya koyduğu hükümlerin ancak bir kısmını tespit edebilmiştir. Mesela; his ve duygular, bu maddi gelişimin hangi safhasında vücutta yerini aldığını? Henüz ilim buna bir cevap bulamamıştır. Peygamber Efendimiz (asm) ise, 120 gün sonra ruhun üflendiğini bildirmekle, insan vücudunu süsleyen duyguların meydana gelmesiyle göreve başladığı zamana işaret etmektedir.

Zigot teşekkülünden itibaren 120 gün kadar cenin sadece büyüme kanununa tabidir. Yani, bu zaman zarfında hücreler bölünür ve farklılaşır. Aynı büyüme kanunu, bitki ve hayvan embriyolarında da söz konusudur. Bir başka ifade ile cenin, 120 gün sonra insan mertebesine yükselir. Kur’an-ı Kerim buna da "... Sonra onu bambaşka bir yaratık (insan) yaptık..."[8] açıklamasıyla dikkatleri çekmektedir.

Kur’an-ı Kerimde Hz. Âdem’in (as) topraktan yaratıldığına dair pek çok ayet bulunmaktadır. "Allah sizi yani Hz. Âdem`i bir topraktan, sonra sizi yani Hz. Âdem`in neslini bir meniden yarattı."[9] Yine Kur’an-ı Kerim’de Hz. Adem’in (as) insanın yaratılışı gibi farklı aşamalardan geçerek topraktan yaratıldığını[10] "O`dur ki her şeyin yaratılışını güzel yaptı ve insanı yaratmaya çamurdan başladı."[11] Ayetiyle ifade edilmektedir.

Başka ayetlerde ise, ilk insanın nasıl bir çamurdan yaratıldığından söz edilir: "Andolsun biz insanı kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık..."[12] "Andolsun ki biz insanı çamurun süzülmüş özünden yarattık."[13] ayetlerinden Hz. Ademin yaratılışı, toprakla başladığını, sonra yapışkan bir çamur haline getirildiğini ve bu çamurun süzülerek, çamur özü haline getirildiği, aşamalar halinde anlatılmaktadır. Bundan sonra Cenab-ı Hak Âdem’e secde edilmesini emir buyurduğunda "İblis yani şeytan: `Ben bir salsaldan yani pişmiş kuru bir çamurdan, değişken bir balçıktan yarattığın insana secde edemem` dedi" [14] Ve Yüce Allah’ın emrine karşı gelerek Şeytan adını aldı.

Nuh suresinde ise, ilk insanı ve onunla devam eden insanın aşamalar halindeki yaratılışını şöyle anlatılmaktadır: "Hâlbuki O, sizi çeşitli aşamalar halinde yarattı."[15] Ayetiyle ilk insan ve onula devam edecek olan insanın yaratılış aşamaları anlatılır.

Mü’minun Suresinde ise, ilk insan olan Hz. Adem’in aşamalar halindeki yaratılışından sonra onunla devam edecek olan insanın, spermden aşamalar halindeki yaratılışını, terkip ve tesviyesinden sonra ruhun bedenle buluşturulmasını, “onu bambaşka bir yaratık olan insan yaptık..."[16] ayetiyle ifade edilmektedir.

Yine Mü`minun ve Hac surelerinde, "Ey insanlar, eğer öldükten sonra dirilmek hususunda herhangi bir şüphe içinde iseniz şu bir gerçektir ki biz sizi yani aslınızı topraktan, sonra onun neslini insan suyundan (spermden) sonra alakadan (yapışkan bir şeyden) daha sonra da yaratılışı bir çiğnem etten yarattık ki, size[17] kudretimizin mükemmelliğini apaçık gösterelim diye; sizi dileyeceğimiz belirli bir vakte kadar rahimlerde tutuyoruz, sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyoruz."[18] ayetleriyle yaratılışın bütün aşamaları anlatılmaktadır.

Bu ayetlerde yaratılışla ilgili sürecin kıyamete kadar da devam edeceği belirtilmektedir. Bu da bize, ayetin başında zikredilen topraktan yaratılmanın gerçek olduğunu ifade etmekte ve bütün bunlarla Cenab-ı Hak, dilediğini dilediği şekilde yarata bileceğini göstermektedir.

Yine insan vücudundaki elementlerin büyük bir kısmının toprakta bulunması, özellikle balçık ve yapışkan çamurda karbon (C-4) ve (N-3) molekülleri, eksi değerler oluşu, bunlar, topraktaki oksijen, fosfor ve hidrojenle kolay bir şekilde birleşerek insan vücudunun teşkilinde önemli görevler yüklenmiştir. Bütün bunlar, sonsuz bir kudretin eliyle ve dilemesiyle farklı aşamalardan geçirilerek insan şeklini almaktadır.

Her şeyi, kendi akıl ölçüleriyle değerlendirmeye çalışan bazı insanlar, bir avuç çamur alarak, insanın bundan nasıl yaratılabileceğini düşünüyor. Bir çamura, bir de kendine bakıyor. Arada hiçbir benzerlik göremediği için ona göre bundan, ya tuğla veya çömlek yapılır diye kendi kendine düşünmektedir. Halbuki kupkuru çekirdeklerden dağ gibi ağaçları ve nice canlı varlıkları yoktan var eden Yüce Allah neden bir topraktan insanı yaratamasın?

Aslında, tek bir hücreden insanın yaratılması, çamurdan yaratılmasından daha kolay değildir. Gözle görülemeyecek kadar küçük bir hücreden, dokuz ayda bilinçli ve akıl sahibi bir insan süzülüyor. Zigotun bebek haline gelinceye kadar geçirdiği aşamaları adım adım takip edenler bunu izah etmekten aciz kalıyorlar. Kalbi, gözleri, dişleri, kulakları yerli yerinde bir milim şaşamadan yerleştiren; hem de Hz. Âdem`den (as) günümüze ve kıyamete kadar yaratılacak olan bütün insanlarda aynı kanun hükmünü icra edecektir. İtiraf etmek gerekirse, insanın yaratılışı ve kendisi her yönüyle inkâr edilemeyecek gerçek bir mucizedir.

Sonuç olarak:

Kur’ân-ı Kerim, insanın bir belirli süreç içerisindeki yaratılışına dikkati çekmektedir. Farklı aşamalar halinde devam eden bu varoluş yolculuğu, genel olarak üç temel aşamada gerçekleşmektedir. Bunlardan ilki, toprak aşamasıdır ki bu, yaratılışın temel malzemesidir. İkincisi insan organizmasının mayasını oluşturacak çamurdan süzülen hülasa yani özdür. Üçüncü aşama ise canlı hücrenin yaratılmasıdır. Sonra ondan doku ve organların yaratılmasıdır. Sonra da bir tesviyeden geçirilerek, ruhun üflenmesiyle “kâinat içinde nazik ve nazenin bir çocuğa benzeyen” insan mucizesinin vücuda gelmesidir.

Son söz olarak: “Madem yapan bilir, öyleyse bilen konuşur." Madem Kur’an’da O, ilk insanı yapışkan bir topraktan ve onunla devam eden insanı karışık bir damla sudan yarattığını bildiriyor. O halde Yaratanın sözü olan Kur’an’ı dinleyelim ona kulak verelim. Çünkü “Hak olup Haktan gelip hak diyen ve hakikati gösteren ve nuranî hikmeti neşreden odur.”

[1] Tîn 95/4.

[2] Bakara 2/29

[3] “Biz sizi bayağı (zayıf) bir sudan yaratmadık mı?” Mürselât, 77/20. İnsanın sudan yaratıldığını açıklayan ayetler (Secde, 32/8; Târık, 86/6) genellikle nutfe olarak yorumlanmıştır.

[4]Kur’ân’da insanın yaratılış aşamaları- te’vîlat ekseninde bir değerlendirme- M. Sait Kavşut Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kelâm Anabilim Dalı doktora Öğrencisi

[5]Mü`minun, 12-14

[6]Mehmet Sofuoğlu, Sahih-i Müslim ve Tercümesi, VIII, 114

[7] Nuh, 71/13-14

[8]Mü`minun, 14

[9]Fatır, 11

[10] Ali İmran 3/59; Kehf 18/37; Saffat, 11/ 37,

[11]Secde, 7

[12]Hicr, 26

[13]Mü`minun, 12

[14]Hicr, 33

[15]Nuh, 14

[16]Mü`minun, 14

[17]Mü`minun, 12

[18]Hacc, 5

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum