Fevzi KARADEMİR

Fevzi KARADEMİR

Dil öğretimine dair bir temenni

Batı’ya yönelişle başlayan felsefi zemin kaybı “Dil Devrimi” ile doruğa çıkmış, bugün hayata anlam veremeyen, sema ile sima’yi tefrik edemeyen bir gençlik husule gelmiştir.

Geçen yüzyılın başında bu neticeyi öngören millet sevdalıları, dinsiz ve dilsiz bir milletin payidar olamayacağını vurgulayarak ön almaya çalışmış ancak hâkim irade karşısında bu mücadeleler kemal manada bir netice vermemiştir.

Gelinen noktada gençliğin, milliyetin ana rükünleri olan din ve dil konusunda ciddi bir zafiyet içinde olduğu aşikardır. Dili oluşturan sözler maddi ve manevi değerlerin kaplarıdır. Yitirilen sözlerle birlikte değerler de hayattan çekilip gitmiş, gençlik, hayatını anlamlı kılacak sayısız değerden yoksun kalmıştır.

Son zamanlarda kimi kurumlarımızın gençlere dil şuuru kazandırma gayreti takdire şayandır. Ancak manevi değerlerine yabancılaşan, o değerleri sevmeyen gençlerin, onlara vasıtalık eden dili sevmesi kolay değildir. Gerçek bir dil şuurunun, sağlıklı bir manevi şuurdan geçtiğini söylemek mümkündür. Matlup netice için şu hususlara dikkat edilmesinin önem arz ettiği düşünülmektedir:

1. Kelimeler metinlerde hayat bulurlar. Dolayısıyla metin (bağlam) esaslı kelime öğretimi yapılmalıdır.

2. Seçilen metinler;

a. Türkçenin bedii zevklerini tattıracak geniş bir kelime kadrosuna sahip olmalı,

b. Kişiye kendini ve evreni okuma şuuru vermeli,

c. Ruhlar aleminden ahirete uzanan ebedi yolculukta kemale ermenin yollarını öğretmelidir.

d. Metinler, gençlerin kalp ve dimağlarına hücum eden birtakım soru ve şüphelere cevap vermeli, onlara dünya ve ahiret sevgisi kazandırmalı, manevi yaralarına şifa olmalıdır.

3. Kelimelerin ruhu ihlastır. İhlassız söylenmiş sözlerin tesiri de muvakkattir. Dolayısıyla metin yazarları gençlere her yönü ile örnek alabilecekleri bir nefis tezkiyesi ve hal diline sahip bulunmalıdır.

Millet olarak sayılan hususiyetleri farklı derecelerde haiz bulunan çok sayıda eser ve eser külliyatına sahibiz. Sayın Yusuf Kaplan’ın bu eserlerden listeler hazırlayarak gençliğe sunması, onlara rol model olması sevindiricidir.

Matlup manada bir dil şuuru kazandıracak en müessir eser külliyatlarından biri de, hiç şüphesiz, Kur’an-ı Kerim’in manevi tefsirlerinden biri olan Risale-i Nur Külliyatı’dır. Bunu anlamak için 1. Söz’den alınan şu sözlere bakmak kafidir: Nasihat, hakikat, lisan-ı hal, vird-i zeban, bereket, mütevazi, mağrur, seyyah, define, yakîn, hazine-i rahmet, matbaha-i kudret, rahmet feyzi, latif, nazif, âb-ı hayat, kemal-i sühulet, nazik, tabiiyun, asâ-yı Musa, zikir, şükür, fikir, hârika-i san'at, mu'cize-i kudret, hediye-i rahmet, derketmek, Rezzak, Ehad-i Samed, Mün'im-i Hakikî, Mâlik-i Ebedî, Hâkim-i Ezelî…

Bu sözlerde adeta kadim medeniyetimizin temel kodlarının şifrelendiği görülmektedir. Sadece Birinci Söz’ü hazmederek okuyan bir kişinin, hatırı sayılır bir kelime kadrosu ve dil zevkinin yanında tahkiki bir iman şuuru da kazanacağı söylenebilir. Bir bütün olarak incelendiğinde Külliyat’ın bu vb. sayısız kazanımları cami olduğu görülecektir. Zira, eserlerini “İnsan bu âleme ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül etmek için gelmiştir” (Sözler, 316) şuuruyla kaleme alan Bediüzzaman, öncelikle, “Ey kendini insan bilen insan! Kendini oku” (Sözler, 687) diyerek kişiye hakiki ilim yolculuğunun ilk basamağının kendini okumak olduğunu bildirmekte, okuyucusunun elinden tutup ona kendinden başlayarak evren kitabının sayfalarını satır satır okutmaktadır.

Belki de bütün bunlardan önemlisi “Nefsini ıslah etmeyen, başkasını ıslah edemez. Öyle ise, nefsimden başlarım" (Sözler, 269) diyen müellifin, gönül ve akıllara şifa olacak sözlerinden başka züht, takva ve tefekkürü ile örnek bir hayat hikayesi de miras bırakmasıdır.

Milli şuurun bayraktarlarından olan Nihat Sami Banarlı, yıllar önce Türkçenin Sırları adlı eserinde “Şu fâni dünya saadetleri içinde hiçbir şey, aziz Türk çocuklarına Türk dilini öğretmek kadar güzel hizmet değildir” (s. 6) demişti.

Bu güzel hizmeti tahakkuk ettirecek irade bugün mevcuttur. Bu iradenin, gerçek dil şuurunun sloganik bir dil milliyetçiliği ile olamayacağını, bunun ancak ciddi bir manevi imarla mümkün olabileceğini bildiğini düşünmekteyiz.

Milli iradenin bu güzel hizmette muvaffak olması dileğiyle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum