Bir gün ölmek için her gün yaşamak

Acaip bir asra denk geldik arkadaş. Küçücük bir mikrobun nasıl dünyayı dize getirdiğine şahit olduk. Bir ramazanı şerifi daha evlerimizde geçiriyoruz baksanıza. Maskesiz serbest gezdiğimiz o günler meğersem ne büyük nimetmiş.

Tertemiz havayı bile zehir ettiler. Her kafadan bir ses çıkıyor aslında. Kimi Çin'deki hayvan pazarını kimi de dış güçler tarafından üretilip dünyaya salındığını savunuyor virüsün. Aslında her ne olursa olsun elimizle yaptığımız günahlar sebebiyle Cenab-ı Hakkın bizlere imtihanıdır bu. Anlayıp akıl edebilene. 

Karantina günlerinde düşünmek için çok vaktimiz oldu. Bazıları bu durumu fırsat bilip hafız bile oldu maşaallah. İnsanoğlunun isteyip de başaramadığı ne var ki? Zaten bir Allah'a kul olmayı başaramadık. Her şey olduk diyetisyen, akademisyen, müzisyen. Herşey herşey. Ama bir şey olmak o herşey olmaktan öyle önemli ki bir bunu bilemedik.

Yazının başında da söyledim ya öyle acip bir asır. Hem kolay hem de çok zor. Eskilerin 6 ayda at sırtında yaptığı cihadı sen 6 adımda yapabilirsin. Etrafin sanki ateş çemberi sen içerisinde bir insan olmaya uğraşıyorsun. Tutuşup yanmamak imkansız lakin Allah için imkansız yok ki. İman en büyük koruyucu kalkan oluyor, işte tam burada devreye giriyor.

Virüsten binlerce kişi öldü. Virüs olmayan milyarlarca insan da ölmeye devam ediyor. Yani ölüm var. Bu kadar insan nereye gidiyor peki? İnsanın en büyük davası bu. Bu olayı çözmek. Nerden geldim? Niye geldim? Nereye gidiyorum? Bu üç soruya cevap bulmadan yaşayabilmek mümkün değil bence. Yaşarsın ama endişelerle, vesveselerle. buna yaşamak denirse tabi. Her sabah aman başka kötü bir haber var mı diye korkarak güne başlamak. İşte bunu yaşayanlar bilir. Toplumca psikolojik olarak çöküntüdeyiz. Allah yardımcımız olsun.

İnanmanın hakikatine ah bir varabilsek. Dünya yaratılalı asırlar geçti. Nice devirler açıldı nice devirler kapandı. Kimler geldi kimler göçtü. Yalnız imanı olan unutulmadı ve tarihe adı yazıldı. Çünkü Allah, adını unutturmayanları insanlara unutturmaz. Bu da bir sırdı. Neyse. 

Bu virüs ilk değil son da olmayacak. Belki de bundan sonra gelen imtihan bundan öncekini aratacak. Bak şimdi de büyük İstanbul depremi gündemde. Mahmud Efendi hazretlerine sormuşlar -efendim büyük deprem bekleniyormuş sizce İstanbul'u terk edelim mi? demişler. Mübarek de -İstanbul'u terk etmeyin günahlarınızı terk edin buyurmuş.

Bakın iki kelime ile ne hikmetli bir özet sundu değil mi mübarek? Hey maşaallah. Boşuna dememişler "sözlerin büyükleri büyüklerin sözleridir" diye. Hatta ne uğraştın Burcu kardeş bir bunu yazsan yeterdi diyebilirsiniz ki çok haklısınız. 40 fırın ekmek yesek bizden böyle hikmetli söz çıkmaz azizim.

Evet büyük tarikat alimlerinin de ittifakla ihbar ettiği deprem yaklaşıyor. Yani zamanımız azaldı canlar. Ne yapıyorsak bir an evvel yapmamız gerek. Tövbeyi geciktirmemek lazımdır. Ecel birdir değişmez der Bediüzzaman üstadım. Hadi virüsten yırttık depremi de atlattık diyelim ama ecelden kaçamayız öyle değil mi. 

Uyarması bizden, inanıp inanmamak size kalmış. Kulak verirseniz bir şey kaybetmez, kazanmış olursunuz. Bir tövbe ile kimbilir neler kazanırsın. Bunca şeyi atlatabilir, imanla kabre girebilir bir de Allah'ın affına mazhar olup cennete kabul edilirsek işte orada vesvesesiz tam bir sevinçle görüşürüz kardeşlikler:) 

Zira burası dünyadır
Tabiri; dar-ı zindandır
Bir güldürür on ağlatır
Hakikat zannedilen bir rüyadır.

Selametle kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum