Batman Hâtıraları

İlk gençlik yıllarımda, bir şeyhi ziyârete
Gittiğim yerdi Batman. Şâyandır bu hayrete:
Bilmeden istikbâli, “Keşke burda yaşasam.”
Diye içimden geçti. Kabul olmaz mı duâm!..
Yıllar sonra bir baktım, Batman’a atanmışım;
Fakat ne yazık ki, o hâlimden usanmışım.
Tam tersine bir yolu tutup gitmekteyim ben;
İnkâr zulümâtına düşmüş çırpınıyorken,
“Nurcu” diye hışımla baktıklarımdan, evet,
Can kurtaran simidi gibi geldi bir dâvet.
Bekâr pansiyonunda karşı odada kalan,
Nâzik, kibar, efendi Hayreddin ile Ken’an;
Onları ziyârete gelen mübârek zâtlar:
Birbirinden ayrılmaz Hacı Mirza’yla Uçar,
Daha birçok arkadaş pansiyonda toplanır.
Dost hasreti içime bir ok gibi saplanır.
Bunlar gibi samîmî, kardeşâne yaşamak;
İsterim elbet, fakat, acep nasıl olacak?
Bir vesîle çıktı ve odalarına gittim;
Buyur ettiler beni. Garip şeyler işittim;
Kalın ciltli bir kitap okuyordu birisi.
Devam etti kesmeden. Artık geldi gerisi:
Beşinci Şua imiş, sonra öğrendim bunu.
İlgimi çekti hemen; dedim, istesem şunu.
Kalkarken “O kitabı ödünç vermez misiniz?”
“Okur, veririm hemen. Beni bilmez misiniz!”
Kitap meraklısıyım; herkes bilir nerdeyse.
Bir paket yapıp beni uğurladılar; neyse,
Sordum: “O mevzû nerde?” “Sonlardadır.” Dediler.
Bakın siz şu taktiğe: Mektûbât’ı verdiler.
Bilmezdim bunu elbet; hikmeti varmış meğer.
Mânevî dertlerime derman oldu bu eser.
İlk sayfadan başladım, sürdü geç vakte kadar,
Her mektup yüreğimde kopardı fırtınalar.
Bir hafta sonra bitti. Beni de bitirdi ya!
Her derdime bir çâre, bir çözüm getirdi ya!
Teslim oldum, çok şükür, hakîkate böylece;
Duâ ile anarım, hepsini gündüz, gece.
Sırayla Külliyât’ı verdiler birer birer.
Normal vakitte olsa ne kadar zaman sürer.
Derse götürmediler hepsini bitirmeden;
O zaman âdet öyle, yol yoktu kestirmeden…
Hilmi ve İrfan Beyler, Pekmezoğlu ve Karaş..
Bir çok yaşlı ağabey ve daha genç arkadaş…
Rahmetli Ali Uçar, köyde asker-öğretmen,
Fırtına gibi eser şehre inince hemen.
Diyarbakır’dan Fikret Özdemir’le misafir
Dişçi Kadri, Abdunnûr ve Sarıkamış gelir.
Ağabeyler: Abdullah Yeğin, Sungur, Hulûsî,
Saîd, Bayram, Bâdıllı sık uğrarlar husûsî…
Rahmete kavuşanlar, hâlâ yaşayanlar var.
Yaşadık on üç sene acı – tatlı anılar.
Geldi geçti an gibi, şükür olsun Allâh’a;
Son verelim burada. Selâm ibâdullâha!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
5 Yorum