Atatürkçülük’ün sonu mu?

Yakup Kadri Karaosmanoğlu akıllı bir Atatürkçü’dür. Romanlarının birçok yerinde Mustafa Kemal vardır. Yaban romanında arka plandadır. Kahraman sakat koluyla bir köydedir. Milli Mücadeleyi arkadan seyreder. Ankara romanında üç bölümlük romanın her bölümünde ayrı bir misyonda görünür Atatürk. Yazar realite üzerine kurulan bir Kemalizm modeli çizemeyince üçüncü bölümde herşeyin saat gibi işlediği bir Ankara’yı anlatır. Orada Atatürk de genel havanın ütopyasına uygun çizilmiştir. Herşeyin mükemmel bir şekilde cereyan ettiği Ankara, yazarın tatmin olmak isteyen hayalinin mahsülüdür. Panorama romanında eleştirel bir Atatürkçülük vardır. Roman kahramanı bir sınıfta arkasında asılı duran Atarük portresine geri döner ve ona “kalk bak ki emanetini ne hale getirdik?” der.

Her düşünce oturduktan sonra menfaatçilerin karargahı olur. Yeni kurulan Ankara’da köylülerin elindeki arsaları yok fiyatına alıp büyük vurgunlar yapanlar vardır. İktidara hoş görünüp parsayı toplayanlar vardır. Yeni kurulan bürokraside köşeleri kapanlar vardır. İç açıcı bir durum yoktur. Bu yüzden Yakup Kadri Karaosmanoğlu CHP’den istifa eder. Gerekçesi de “Atatark’ün çizgisinden uzaklaşmıştır.” Aradan on yıllar geçmiştir. Bu partiden istifa eden ve el çekenlerin en büyük gerekçelerinden biridir bu el çekmek. Şimdi Yakup Kadri’nin CHP’den ayrılması gerekçisi ile bugün de Muharrem İnce’nin ve arkadaşlarının gerekçesi de budur. Son yüzyılın roman kahramanlarından biridir Atatürk. Her yazarın eserinde farklı bir kişilikte görünür.

Bu da şunu gösteryor. Bizde her düşünce başlangıçta idealistlerin elindedir, daha sonra yavaş yavaş menfaatçilerin eline geçer. Bir fikirden çok bir sandal, yerine göre bir gemi olur. Girenler, çıkanlar devamlı değişir. Acaba Yakup Kadri’nin ayrıldığı CHP ile bugünküler arasındaki mesafe nasıl izah edilebilir? Anlaşılan bu hikayenin sonu gelmez. Bu yüzden Necip Fazıl bu değişimi şu mısraları ile anlatır.

Çocukken derdi ki dadım
Çoğu gitti azı kaldı
Büyüdüm ihtiyarladım
Çoğu gitti azı kaldı

Hocacılık da aynı değil mi? Bir zamanlar başka gezen adamlar, şimdi ayaklar altında. Anlaşılan biz doğru yürümesini bir türlü beceremedik. Sanatta sonu gelmeyen sanat eserlerine nonart denir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum