Yumurta Kapıya Dayandı

Geçen haftaki “Yumurtayı Nerden Kırmalı?” yazımıza Hafsala ve Nisanur adlı okuyucularımızın yorumları bu ikinci yazıyı yazmamıza sebep oldu.

Nisanur, yorumunda ek olarak “Zaten çocuklarımız anneden, babadan, TV-internetten, çevreden öfkeyi alıyorlar” demişti. Öfke kaynakları olarak sıraladıklarının en başındaki anne-baba faktörü, eğitim-öğretim sürecinin de en başat rolünü oynamaktadır

Gerçek şu ki ilk mürebbi ve hatta -baş- öğretmen anneler ve babalardır. Eğitimin ilk mektebi/okulu de ailedir, ailenin hanesidir. Ebeveynler çocuğa zaman ve mekandaki yakınlık ve birliktelikleriyle çocuğun rol model olarak ilk örneklik statüsündeki mürebbileridirler. Temel atılan mekan da ailenin yaşadığı evdir, hanedir.

Diyebilirim ki 40 yıllık meslek hayatımda şahit olduğum eğitim-öğretim sorunlarının kahir ekseriyeti aileden kaynaklanıyordu. Biraz eşeleyince öğrencilerin davranış bozukluklarında kılcal damar gibi de olsa aileden gelen kalıntıların izine rastlıyordum. Buna dayanarak biyolojik genler gibi pedagojik genler de var tesbitini yaptım. Teoriyi tam temellendiremedim ama bu bence böyledir.

40 yıllık meslek hayatımın 27 yılı okul müdürlüğü yapmakla geçti. Bir çok hatıramız var ebeveyn-veli konusunda. Bir keresinde merkeze bağlı bir köy okuluna müdür olarak atanmıştım. Daha ilk haftasının sonunda ilkokul 1. sınıf öğretmeni minik bir erkek öğrencisinin elinden tutup odama getirdi. “Müdürüm bu çocuk bir türlü söz dinlemiyor, herkesle kavgalı ve arkadaşlarına küfürler savuruyor. Ne yaptıysam olmuyor. Lütfen siz bir çare bulun!” dedi. Öğretmen hanımın öfkesi burnundaydı, yılgınlık yaşadığı beden dilinden de belliydi. Ona veliyi telefonla aramasını, mutlaka görüşmek istediğimi söylemesini rica ettim.

Ertesi günü akşama doğru genç yaşlarda bir kadın geldi odama. “Hocam falanca çocuğun annesiyim. Beni çağırmışsınız” dedi. Karşımdaki koltuğa oturttum. “Hoş geldiniz, nasılsınız, çay alır mıydınız” faslından sonra aramızda şöyle bir diyalog geçti.

  • Hanımefendi kocanızla aranız iyi değil galiba.
  • Eee. Evet öyleyiz.
  • Evde karı koca kavgası var değil mi?
  • Evet müdür bey, hemen her gün oluyor.
  • Kocanız size şiddet uyguluyor yani dövüyor değil mi?
  • Aynen öyle oluyor maalesef.
  • Bu kavgalar sırasında karşılıklı küfür, hakaret, beddua ediyorsunuz haliyle.
  • Evet.
  • Ve tabii ki bütün bunlar çocuğun yanında oluyor?
  • Evet ama siz bunları nerden biliyorsunuz? Daha yeni geldiniz bu köye. Bunları kimden öğrendiniz?
  • Çocuğunuzdan öğrendim hanımefendi.
  • Nasıl yani, benim oğlumu sorguya mı çektiniz?
  • Hayır. Sadece davranışlarından, tavır ve hareketlerinden anladım.
  • Nasıl yani?
  • Bakın hanımefendi! Çocuklar ne görürlerse onu yaparlar. Çocuk aklı diye küçümsemeyelim. Onların duygusal zekaları biz büyükleri şaşırtacak kadar mükemmel çalışır. Ve onlar büyüklerinin her yaptığı davranışı video gibi, kamera gibi kaydeder. Sonra da taklit ve uygulama safhasına geçerler. Maalesef çocuğunuz evde olan bitenin aynısını okula gelince arkadaşlarına birebir uyguluyor. Sınıf arkadaşlarına şiddet kullanıyor ve kavga esnasında sizden duyduğu küfür ve hakaretleri sıralıyor. Neden? Çünkü hafızasına anne ve babasından kaynaklı bunlar kaydedilmiştir. Ben konumum itibariyle karı-koca arasındaki problemlere karışmıyorum. Orası bizim dışımızdaki bir mesele. Ama sizden şunu rica ediyorum: Lütfen kavga ettiğiniz zaman çocuğu komşuya yollayın veya onu evde bırakıp siz komşunun evine gidin ve kozlarınızı orada paylaşın. Çocuk, kavgalarınıza şahit olmamalı. Aksi takdirde çocuğunuza yazık olur. Kişiliğinde, ruhunda kalıcı yaralar açarsınız. Düzeltmek de çok zor olur. vb. şeklinde öğütte bulundum.

Kadın dediklerimi yapacağına dair söz vererek teşekkür edip ayrıldı.

Gerçekten çocuk eğitimi konusunda ebeveynler ve öğretmenler çok titiz ve ince ayarlarla süreci takip etmelidirler. Bizleri iki aşamalı bir uygulama beklemektedir her zaman.

1.Çocuğun yanlışlara düşmemesi, hata yapmaması için nelere dikkat edileceği safhası.

2.Çocuğun yanlışlarından ve hatalarından sonra nelere dikkat edileceği safhası.

Takdir edelim edelimki birinci safha çok önemli ve daha az zahmetliyken ikinci safha çok daha zahmetli, zorlu ve masraflıdır. Aynen tıp bilimindeki iki alan gibi. Bunlardan koruyucu hekimlik kısmı kolay, ucuz ve masrafsızken teşhis-tanı ve tedavi safhaları zor, masraflı ve zaman alıcıdır.

Son günlerde yaşanan dejenerasyona bakarsak biz eğitimciler ebeveyn olsun, öğretmen olsun, mürebbi olsun çocuk eğitiminde ciddiyet ve sabır içinde bilinçli bir süreç takip etmek zorundayız. Malzememiz herhangi bir eşya veya nesne değil insandır. Her insan da bir âlem olduğuna göre o âlemi keşfetmeden rastgele dolaşmak anlamsızdır. Onların eğitimindeki zorluklar bizleri yıldırmamalı. Her insan bir saraydır. Sarayların kapıları ve pencereleri çoktur. Mutlaka girilecek bir kapı-pencere bulunur.

Allah yar ve yardımcımız olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
16 Yorum