'Tarihselci Nurcu'

Tarihsellik/tarihselcilik/zamansallık Modern İslam Düşüncesi'nin iki sacayağından biri. Diğeri mealcilik/Kurancılık/metinsellik. Gariptir, ikisi de düşman birbirine. Çünkü tarihselcilik, ana tezlerini ispatlamak için Kuran metni dışında kalan tarihsel malzemeye şiddetle muhtaç iken; Kurancılık, Kuran metni (metinselcilik) dışında herhangi bir kaynak kabul etmemekte olabildiğince ısrarcı.

Tarihselcilik, genellikle eksik ve yanlış anlaşılmakla birlikte Kurancılığa nazaran çok daha ciddi bir düşünce. Çünkü Kurancılığın geçmişi yok. Yersiz ve köksüzdür Kurancılık. Tarihselcilik, doğruyu söylemek gerekirse ülkemizde yeteri kadar tartışılabilmiş değil henüz. Gerçi ‘Bu Ülke’de hangi düşünce tam manasıyla tartışılabilmiş ki? Meşhur bir tarihselci ilim adamının tabiriyle çağdaş her Müslüman bir parça ‘mahcup tarihselci’dir. Örtük tarihselci demek daha doğru belki de.

Müfrit/heretik tarihselcilikten sarf-ı nazar ederek mâkul/vasat tarihselciliğin ana tezini kabaca şöyle özetlemek mümkün: Kuran-ı Kerim’in bazı hükümleri nazil olduğu devrin/dönemin rengini almıştır. Bazı ayet-i kerimeler o devirde cari olan örf ve adetlere binaen nazil olmuştur. Kölelik, cariyelik, çokeşlilik, zıhar, lian, haram aylar, çocuk yaştaki kızlarla evlilik gibi…

Bunlar, tekeşliliğin olduğu ve köleliğin olmadığı çağdaş bir toplumda garip karşılanabilir veya uygulanmayabilir. Bunun nedeni -haşa- o ayet-i kerimeleri inkar veya tezyif değil, itikat bazında hepsini kabul etmekle birlikte günümüz toplumsallığının bu gibi bazı ruhsatların uygulanabilirliği (kabul edilebilirliği değil) açısından zor olduğunu söylemekten ibarettir. Bu noktada “Kuran çağa uydurulmaz, çağ Kuran’a uydurulur” söylemi romantik olmanın ötesine geçmez.

“Kuran-ı Kerim’in her ayeti kendi tarihselliğinden (nüzul sebebi) bağımsız ve yalıtık olarak evrenseldir, yani kıyamete kadar gelecek bütün zamanlar/mekanlar için aynı ölçüde geçerlidir ve uygulanabilir” dersek eğer, sadece kendimizi kandırmış ve dahi İslam’ı çok büyük sıkıntılara sokmuş oluruz. Çünkü kölelik, cariyelik, küçük çocuklarla evlilik, necva sadakası gibi hususların tarihsel/yerel olduğu çok açıktır. (Zaruriyat-ı diniye olan itikat ve ibadet ahkamının -bunun tam aksine- tarihsel değil, evrensel olduğunu söylemeye hacet bile yok.)      

Yıllardır bu köşede müfrit/heretik tarihselcilere karşı amansız bir mücadele vermiş olan bu satırların yazarını sadece bir yazısından dolayı “tarihselci nurcu” olarak tesmiye/itham eden kardeşlerime soruyorum özellikle: Günümüz modern dünyasında bırakın eğitimli, hiç eğitim almamış hangi kadın kuma gitmeyi ister? Hangi kadın kendisinden 30-40 yaş büyük bir erkekle gönül rızasıyla evlenmeyi arzu veya kabul eder? Keza kaç ebeveyn bırakın çocuk yaştaki, 18-20 yaşındaki kızının 50 yaşındaki bir erkekle evlenmesine rıza gösterir? Lakayt ve seküler yaşayanları demiyorum sadece, dini bütün ‘evliya’ gibi yaşayan ebeveynleri de kastediyorum.

Hâlbuki bunlar, Peygamber Efendimiz (asm) ve sahabe-i kiramın çok rahatlıkla ve defalarca yaptığı ‘sıradan’ şeylerdi. Onların gönül rahatlığı ile yaptıklarını yapmak bize neden bu kadar ağır geliyor? En ateşin evrenselcilerin bile bu gibi sorular karşısında hemen kısa devre yapıp tarihselciler gibi konuştuklarına şahit olursunuz: “Efendim ama o günün şartları… O dönem insanlarının örf ve adetleri… Günümüz dünyasının değişen koşulları… Olur mu öyle şey!... Bak sen!... O zamana özgü… Ayetin nüzul sebebini bilmek lazım… Nüzul sebebi sandığınız gibi değil…”

Yanlış anlaşılmasın, bu gibi helallerin günümüzde uygulan(a)maması onların haram olduğu anlamına gelmez asla. Allah ve Resulünün (asm) helal ettiği bir şeyi hiç kimse haram etme yetkisine sahip değil. Çünkü "aynı şartlar zuhur ederse hüküm avdet eder" diyor İmam Şatıbi. O halde hayati soru şu: Allah ve Resulünün helal ettiği bir şeyi, günümüz insanının vicdanı neden uygulamaktan imtina eder? Vicdanlar mı tefessüh etmiş yoksa toplumsallıklar mı değişmiş? Dürüst olmak gerekirse bizce cevap ikincisi.  

Tarihselciğin teorikte belki birçok açmazı ve sorunu var fakat pratikte mezkûr bazı örfi ahkamın uygulanması/uygulanabilirliği noktasında çağdaş Müslümanlar olarak hepimiz bir parça ‘mahcup tarihselci’yiz. Tarihselci modernist Müslümanların yanlışlarını her fırsatta kemal-i şa’şaa ile ifşa etmekten kendi hal-i pür melalimizi görmeye vakit bulamıyoruz. Onlar çağdaş toplumun aynası. Aynaya kızmanın lüzumu yok.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
5 Yorum