Mehmet Selim MARDİN

Mehmet Selim MARDİN

Bediüzzaman Said Nursi ve Emirdağ Kaymakamları

Bediüzzaman Said Nursi 15 Haziran 1944 tarihinde Denizli mahkemesince tahliye edildikten sonra Denizli Şehir otelinde iki ay kalır. 9 Ağustos 1944 tarihinde de Bakanlar kurulu kararı ile Emirdağ’da mecburi ikamete tabi tutulur. Nüfus kaydı Kastamonu’dan alınarak Emirdağ ilçesi Çilli mahallesine nakledilir.

Denizli mahkemesi tarafından beraat etmesine rağmen burada çok ağır bir şekilde sürekli gözlem altında tutulup kendisine sıkıntılar verilir. Baskılar öyle bir seviyeye gelir ki Denizli hapsini aratır. Bediüzzaman hapishaneyi veya kabri arar hale getirilir. Yapılan bu zulüm ve tarassutların arkasında başta Dahiliye vekili Hilmi Uran olmak üzere Afyon Valisi ve Emirdağ kaymakamları gelir.

Bediüzzaman daha sıkı bir şekilde gözaltında tutulabilmesi için bu ilçeye getirilir. Onlarca sivil polis sürekli onu takip etmekte ve raporlar düzenlemektedir. Baskı ve zorbalıkta kaymakamlar baş rolü üstlenirler. Yaklaşık yedi yıl kalacağı Emirdağ’a yerleşir yerleşmez Kaymakam Şükrü Zeki Uğurtan (Oğurtanı) (1) tarafından taciz edilir. Gereksiz yere Bediüzzaman’ı makamına çağırtarak hakaret etmeye yeltenir. Bu konu lahikada şöyle ifade edilir:

“Kardeşlerim! Şimdi tebeyyün etti ki: Beni karakola çağırmak, lüzumsuz bahanelerle beni hükûmete celbetmekte maksad, ihanet ve halkın nazarında ehemmiyetsizliğim ve bana müttehem vaziyeti vermek için idi. Şimdi tahammülüm kalmadı. Mümkün oldukça oraya beni çağırmamak lâzımdır. Ceza hâkimini görünüz. Bana bir Dava vekili tarzında bir adamı bulunuz; benim bedelime lüzum olsa karakola gitsin. Yirmi beş sene münzevi bir adam, böyle ihanetkâr insanlarla görüşmek, işkenceli bir azabdır. Ben sekiz sene, Kastamonu'da bir tek defa valinin ısrarıyla yanına ve iki defa da polishaneye gittim. Burada sebebsiz on defadan geçti. Ben, daha gidemem. Hem doktordan bir rapor alınız, yoksa bu şehre maddî ve manevî zarardır. Hüsrev'in müdafaatımda yazılan dört zelzele mes'elesini tasdik eden bu geceki şiddetli dört defa zelzele, bana ve Nurlara ve bu memlekete kat'î bir sû'-i kasd eseri olarak hükûmet içinde Hizmetçime bağırarak bana tahkirkârane ihanet ve şetmedip "Git ona söyle" diyen ve kaymakamın emr-i cebrîsiyle "Hasta da olsa buraya getiriniz" bekçilere ve jandarmalara emir veren ve Afyon'un perde altındaki büyük memura dayanan karakol çavuşu, hem Nur Şakirdlerinin şevklerine, hem Nurların burada yazılmasına , hem bana ehemmiyetli sıkıntı vermesinin aynı vakitte, böyle burada görülmeyen bu şiddetli zelzelenin gelmesi gösteriyor ki; Risale-i Nur bir vesile-i def'-i beladır; ta'tile uğradıkça, bela fırsat bulup gelir.” (2)

Bediüzzaman’a sıkıntı verilmesinin aynı zamanında 6 Ekim 1944'te yerel saatle 05.34'te Edremit Körfezi merkezli bir deprem gerçekleşti. 6,8 büyüklüğünde olan ve 20-25 saniye kadar süren deprem; Akhisar, Manisa, Tekirdağ, Gönen, Midilli ve İzmir'i kapsayan yaklaşık 250 km çapındaki bir bölgeyi etkiledi.

Kaymakam Şükrü Zeki Uğurtan’ın 3.7.1945 tarihinde tayininin çıkması üzerine bu defa bir kaymakam vekili dört aylığına göreve getirilir. Gelen yeni kaymakam vekili de aldığı talimatlar üzerine Bediüzzaman’a eziyet etmeye devam eder. Devletin bütün imkanlarını kullanarak ilçede büyük korku salarak kimsenin Bediüzzaman’a selam vermesine bile fırsat vermez. Bu keyfi muamele lahikada şu ifadelerle yer alır:

“İşte bu komite, otuz sene belki kırk seneden beri hem tevessü' etti, hem benimle mücadelede her bir desiseyi istimal etti. İki defa imha için hapse ve on bir defa da beni zehirlemeye çalışmışlar (şimdi on dokuz defa oldu.) En son dehşetli plânları, sâbık dâhiliye vekilini ve Afyon'un sâbık valisini, Emirdağı'nın sâbık kaymakam vekilini aleyhime sevk etmeleriyle, resmî hükûmetin nüfuzunu bütün şiddetiyle aleyhimde istimal etmeleridir. Benim gibi zaîf, ihtiyar, merdümgiriz, fakir, garib, Hizmete çok muhtaç bir bîçareye o üç resmî memurlar, aleyhimde öyle bir propaganda ve herkesi korkutmak o dereceye gelmiş ki; bir memur bana Selâm etse, haber aldıkları vakitte değiştirdikleri için, casusluktan başka hiçbir memur bana uğramadığını ve komşularımın da bazıları korkularından hiç Selâm etmediklerini gördüğüm halde; İnayet ve Hıfz-ı İlahî bana bir sabır ve tahammül verdi. Emsalsiz bu işkence, bu tazyik, beni onlara dehalete mecbur etmedi.” (3)

3.11.1945’te Emirdağ’a kaymakam olarak Abdülkadir Uras atanır. (4) Uras da zulüm ve baskıda geçmiş kaymakamları geride bırakacak icraatlarda bulunur. O zamanın Emirdağ Hükümet tabibi olan ve hadiseleri bire bir yaşayan Dr. Tahir Barçın’ın hatıralarında bu kaymakam hakkında ayrıntılı bilgiler verilir. Dr. Tahir Barçın’ın anlattıkları şöyle:

“Gaziantepli Abdülkadir Uras, mülkiyeden mezundu, sosyalistti. Emirdağ'a geldikten sonra Hazret-i Üstad'ın aleyhinde birtakım tertiplere girişmiş. Bizim hiç haberimiz yoktu, halbuki kendisiyle komşuyduk, aramızda sadece bir yol vardı. Emirdağ'a geldiğinde çok perişandı, zaten o zamanlar bütün memurlar perişandı. 60-70 lira kadar bir maaş alıyordu. Bu para katiyen yetişmiyordu. Demek ki buna müstehaklarmış onlar. Biz acıyorduk, yardım ediyorduk. Bir ayakkabı alacak parası yoktu, pardösü değiştirecek imkânları yoktu... Memlekete çalışır vaziyetinde görüyorduk, bu sebeple birkaç arkadaş yardım ediyorduk. Meğer adam Üstadla uğraşmaya başlamış. Üstad bazan namaz için bir camiye gidiyordu. Nur talebeleri de ihtiyar halinde üşümemesi için, caminin son cemaat mahfiline bir küçük yer yapmışlar, oraya mangal koymuşlar. Bizim kaymakam bir gün gizlice camiye girmiş, sanki Üstad orada gizli kapaklı bir şey yapıyormuş gibi... Arkasından bir de iftira çıkarttı. Geceleri yanına tepsilerle baklava geliyormuş, filanlar fiş mekanlar gidiyorlarmış... Üstad'a hizmet edenleri çağırtmış, 'artık hiçbiriniz yanına gitmeyeceksiniz' diye tehdit etmiş. Bekçileri Üstad'ın yanına göndermiş, 'ne isterse siz götürün' diye emir vermiş.

uras.pngEmirdağ kaymakamı Abdülkadir Uras

Benim bu durumlardan hiç haberim yoktu, bana Mehmed Çalışkan gelip haber verdi. 'Bu adam Üstad'ın yanına talebeleri sokmuyor, yabancılara Üstad'ı zehirletecek' dedi... Bu durumu müdde-i umumiye haber vermeyi kararlaştırdık. Savcı, gerçi ayyaştı ama imanlı bir adamdı, Üstad'ın evinin karşısında oturuyordu. Geceleri eve 12’de, bir de geldiği zamanlar, Üstad'ın cehrî zikir sedalarını duyarak ürperirmiş. Biz gidip konuştuğumuz zaman: “Yahu bu zattan ne zarar gelecek, sabahlara kadar ibadet edip, dua ediyor. Bu zattan ne fenalık gelecek. Burada ikamete memur edilmiş, yoksa kimseyle konuşmayacak gibi bir karar yoktur. Hürriyetini tahdit etmek olur mu? Olmaz böyle bir şey...” dedi. Bize bunları söyledi. Sonra savcı, bekçileri çağırmış, onlara çıkışmış. 'Bundan sonra kapısına yaklaşırsanız sizi hapsederim' diye korkutmuş. Bekçiler kaymakama gelip durumu bildirmişler, 'bize böyle böyle yaptı, delidir bu adam, dediklerini yapar', diye Abdülkadir Uras'a aynen söylemişler.

Kaymakam bu işleri yaparken aniden askerliği geldi. Askerlikten tecil muamelesi unutulmuş, dahiliye vekaletinden millî müdafaaya gönderilmemiş, derhal askere alınması için emir verilmiş. Kış ortası, karısı hamile, perişan bir durumda. Kışı geçirmek için, Afyon'dan rapor aldı. Kendisini apandisit ameliyatına yatırdık, ameliyat ederek iki ay askerliğini geciktirdik.” (5)

Kaymakam Uras’ın yaptığı kötü muameleden dolayı yediği zecir tokadı lahikada şöyle geçer:

“Hem Câmiden men' hâdisesinin aynı vaktinde, Men’e emir veren yeni kaymakam, Afyon'da ameliyata maruz kaldı. Lisan-ı haliyle ona denildi: "Ölüm var!.. Onun idamından kurtulmasına çalışanı tazyik değil, belki çok takdir ve tahsin etmek gerektir." (6)

argun.pngEmirdağ Kaymakamı İbrahim Argun

Abdülkadir Uras’ın tayini çıkınca yerine kaymakam olarak İbrahim Argun atanır. (7) 23.10.1946’da göreve başlayan Argun zamanında Bediüzzaman ve Nur talebeleri rahat nefes alırlar. Ancak bu rahatlık devam etmez Bediüzzaman ve Nur talebeleri bu defa Afyon mahkemesine sevk edilir ve 20 ay haksız yere hüküm giymeden hapiste işkenceli bir hayat geçirirler. Argun hakkında lahikada geçen müsbet ifadelerde şöyle anlatılır:

“Hem Re'fet Bey'in mübarek mahdumu Hüsnü'nün küçük Risalesinin âhirine Duasını yazdı, onu da leffen gönderiyoruz. Cenab-ı Hakk'a hadsiz şükür olsun ki hem Nurcu hem ciddî dost hem mütedeyyin bir kaymakam, şimdi buraya kaymakam olmuş. Eskide size gönderilen "Dâhiliye Vekili ile bir hasbihal" namındaki parçayı dahi gönderiyoruz. Onu da Üstad ona okuyacak.” (8)

“Hem Afyon Valisinin büyük memuru, cebren kıyafetime emir vermesine mukabil, Emirdağ'ının küçük bir adliye memuru ona mukabele edip "Kanun haricinde hiçbir şey yapamayız." demiş, kanunperestliğini göstermiş. Hem buranın kaymakamı evham etmeyip bana zulmetmediği için, o Vicdanlı zâtın tebdiline çalıştılar. Hem Câmiye, Cuma’ya gitmeye beni men'eden merdümgirizlik hastalığı ile, maddî birkaç hastalığa binaen, bir hafta rapor verip beni ifademi almaya sevketmemek için doktorluk kanunu ile amel ettiğime binaen, tâ Afyon'dan iki doktor gönderip onun raporunu bozmak, onu da mahkemeye vermek derecesinde keyfî kanunlara maruz olmuşuz.” (9)

Bediüzzaman Said Nursi Afyon hapsinden tahliyeden sonra tekrar Emirdağ’a mecburi iskana tabi tutulur. 1950 seçimlerinden sonra Demokrat Parti’nin iktidara gelmesi ile Emirdağ’a tayin edilen kaymakamlar baskı ve zulme alet olmadılar.

KAYNAKLAR
1-Zeki Şükrü Uğurtan
1935 tarihinde Niksar,1937 Mutki,1939 Seferihisar, 1941-1943 Akşehir 1944-45 Emirdağ, 1945 Andırın, 1946 Sürmene, 1947 Kahta kaymakamlığı görevlerinden sonra 1949 Siirt Hukuk İşleri Müdürlüğü, 1952 Ordu Hukuk işleri Müdürlüğü, 1953 yılında tayin edildiği Ağrı Vali muavinliğinde iken emekliye sevk edildi.
2-Emirdağ Lahikası 1 – 171,172
3-Emirdağ Lahikası 1 – 193
4-Abdülkadir Uras Osman Uraz ile Şakir’e Hanım'ın oğludur. 1916 (1332) Gaziantep’te doğdu.
Siyasal Bilgiler Okulundan mezuniyetini müteakip, tayin edildiği Gaziantep Maiyet Memurluğunda stajını tamamladıktan ve Kaymakamlık Kursunu da bitirdikten sonra Ocak 1946'da Emirdağ, Kasım 1946'da Ermenek, Aralık 1947'de Mazgirt, Eylül 1948'de Gercüş Kaymakamlıklarına; Ekim 1950'de Danıştay Üye Yardımcılığına; Nisan 1951'de Bursa, Kasım 1951'de Denizli, Şubat 1953'de Burdur Emniyet Müdürlüklerine; Ocak 1954'de Mecitözü Kaymakamlığına; 26 Şubat 1954'de Ankara Belediyesi Zabıta Müdürlüğüne; 30 Nisan 1956'da aynı Belediye İktisat İşleri Müdürlüğüne nakledilip getirildi. Son görevinden ve memuriyetten 1 Haziran 1956'da istifa edip ayrıldı; Ankara Hukuk Fakültesinde fark imtihanı verip sertifika aldıktan, stajını da tamamladıktan sonra Ankara Barosuna kayıtlı Avukatlığa başladı. Hâlen (Kasım 1969) Ankara'da avukatlık ve Sağlık idaresi Yüksek Okulu İstatistik Öğretmenliği ile Özel Ankara iktisadî ve Ticarî ilimler Yüksek Okulu İstatistik Öğretim Görevliliği yaptı. (Yeni Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler 1968-1969)
5-Son Şahitler Necmeddin Şahiner 436-437
6-Emirdağ Lahikası 1 – 129
7-İbrahim Argun Çiftçi Süleyman ile Hatice Hanım'ın oğludur. 1914 (1330) Grebene (Yunanistan)'da doğdu. 1933’te Afyon Lisesi'ni "iyi" derecede bitirdi. Mülkiye'den mezuniyetini müteakip. Eylül 1937'de Dâhiliye Vekâleti Mahallî İdareler Umum Müdürlüğü stajyer Memurluğuna Tay’ın edilerek Devlet hizmetine girdi. Aynı Vekâlet Nüfus İşleri Umum Müdürlüğü 2. Mümeyyizliğinde, Şefliğinde; Bilecik Maiyet Memurluğunda bulunduktan ve 1. Dönem Kaymakamlık Kursu'nu da "pekiyi" derece ile bitirdikten ve yedek teğmen olarak muvazzaf askerlik hizmetini de yaptıktan sonra kaymakamlığa terfi etti. 1942'de Karaisalı, 1945’te Gürpınar, 1946'da Karayazı, 23.10.1946 da Emirdağ, 1948'de Mut, 1949'da Eceabat Kazaları Kaymakamlıklarına; 1953’te Çanakkale Hukuk İşleri Müdürlüğüne; 1955’te Gölpazarı, 1957'de Manavgat, 1959'da Kurucaşile, 1960’ta Kurşunlu, 1961'de Osmancık, 1963’te Vize Kazaları Kaymakamlıklarına; 1964’te Tunceli, Şubat 1965’te Burdur, Ağustos 1967'de Van Vali Muavinliklerine getirildi. 25 yaşında iken evlendi; iki erkek, iki kız evlat babasıdır. Fransızca, Almanca ve Rumca bilmektedir. Türk İdarecileri Derneği üyesidir. (Yeni Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler 1968-1969 )
8-Emirdağ Lahikası 1 – 222
9-Emirdağ Lahikası 1 – 286

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum