Avrupa'nın insaniyetperver maskesi altında vahşî reislerinin sağır kulakları çınlasın!

Şeytan-ı ins ve cinnî öyle desiselerle, hizmet-i Kur'âniyeden alıkoyuyorlar ki

Bu fakir kardeşinize karşı bir kıskançlık damarı bulunmak, en tehlikelidir

Bazı zaman olur ki, bir anahtar bir hazineden ziyade ehemmiyetli olur

İnsanda en tehlikeli damar enâniyettir ve en zayıf damarı da odur

Dünyayı başıma ateş yapsanız, hakikat-i Kur'âniyeye feda olan bu baş size eğilmeyecek!

Hizmet-i Kur'âniyede bulunan kardeşlerinizi tenkit etmeyin

İslâmiyet milliyetinden çıkmak isteyen adamları Türk bilmiyoruz

O, Türk milletine dostluk değil, düşmanlıktır

Gençliğin lezzetli sarhoşluğu, ihtiyarlık sabahında uyanmasıyla çok ağlattıracak

Hayatın ağır tekâlifini elîm bir tarzda çeken fakirler

Terbiye-i milliye süsü verdiğiniz bu firengî usul mü çocuklara şefkat edecek?

Hamiyet-i milliye, ihtiyarlara 'İdam-ı ebediye sevk ediliyorsunuz' fikrini vermek midir?

Yakınlaştıkları kabir kapısındaki dehşeti def etmek istiyorlar

Ehl-i imanın en büyük menfaati, frenkmeşrebâne bir medeniyette midir?

Türkçülük perdesi altına giren ve Türk düşmanı olan hamiyetfuruş mülhidler

'Said Kürttür, neden arkasına düşüyorsunuz?'

Kanaat ve iktisat, maaştan ziyade hayatınızı idame ve rızkınızı temin eder

Vesile-i rızk-ı helâl acz ve iftikardır, zekâ ve iktidar değildir

Tükürün zalimlerin hayâsız yüzlerine!

Hizmet-i Kur'âniyede arkadaşımız, üstadımız ve ustabaşımız olan Said Nursi

Bu hizmette, yalnız Cenâb-ı Hakkın rızasını esas maksat yapmak gerektir

Ecel gizli olduğundan, herbir günde ölmek ihtimali var

Ehl-i dünyanın hafiyeleri, ulemanın korku damarından çok istifade ediyorlar

Hubb-u cah hissi eğer susturulmazsa ve izale edilmezse şunu yapmak lazım

İnsanların teveccühü kabir kapısında söner, beş para etmez

Bir dakika birisi yolunu şaşırtsa kâinatın ödü patlayıp âlemi dağıtacak

Felsefenin karanlıklı kavânin-i ilmiyeleri, dehşetli bir âlem gösterdi

Âlem-i insanî bana göründü, dehşetimden feryad ettim eyvah dedim

Rahmân ismi Rezzâk burcunda tulû etti, o âlemi yaldızladı

On sekiz bin âlemin herbirinin ışığı birer ism-i İlâhî olduğunu gördüm

Allah'ım! Ay ve Güneş dönüp durdukça bize Kur'ân'ın esrarını tefhim et

Bir hikmet ve intizamla Lâfz-ı Celâlin adetleri tayin edilmiş

Kur'an'da zikredilen Lâfzullah adedinde çok esrar ve nükteler var

Kur'an'ın 'kulaklı' ve 'gözlü' tabakalarına dair

Nefis, Rabbini tanımak istemiyor, Firavunâne kendi rububiyet istiyor

Allah kabul ettikten sonra, halklara da kabul ettirir, onları da razı eder

Hazımdan evvel yemek yemek, hastalıkları celb eder

Dilini yalandan, gıybetten ve galiz tabirlerden ayırmakla ona oruç tutturmak

Herbir harfi otuz bin bâki meyveler veren Kur'ân-ı Hakîm

Kur'an'ı Resul-i Ekremden (asm), belki Hazret-i Cebrail'den işitiyor gibi dinlemek

Nefs-i insaniye çabuk bozulur, dağılır et ve kemikten ibaret olduğunu düşünmez

Nefis, hadsiz nimetlerle terbiye olunduğunu düşünmek istemiyor

İnsaniyetteki hemcinsine şefkat, şükr-ü hakikînin bir esasıdır

Cenâb-ı Hak, o nimetlerin fiyatı olarak şükür istiyor

Cenâb-ı Hak, zemin yüzünü bir sofra-i nimet suretinde halk etti

Cehennem lüzumsuz değil, Cennet dahi ucuz değil

Şeâir-i İslâmiye'ye ilişmek, umumun hukukuna tecavüzdür