Meryem Saîde GÜNEBAKAN

Meryem Saîde GÜNEBAKAN

Korkmazlar ve üzülmezler

لَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَۚ

İşte o ikinci yoldaki medar-ı sürur ve saadet olan binler ahvalden bu hal bir nümunedir. Sair ahvali sen kıyas et. Bütün o ikinci yolun seferinde, tevellüdat namında sevinç ve şenlikle bir tahşidat ve sevkiyat-ı askeriye var; ve vefiyat namında sürur ve musikî ile bir terhisat-ı askeriye görünüyor. İşte Kur'an-ı Hakîm beşere bu yolu hediye etmiştir. Bu hediyeyi kim tam kabul etse, böyle iki cihanın saadetine giden bu ikinci yoldan gider. Ne geçmiş şeyden mahzun ve ne de gelecek şeyden havf eder.”

Sürur; kalbin sevinci, beka lezzeti; saadet; ruhun mutluluğu, ebediyet neşesidir.

Böyledir bizim yolumuz; kalbimizi sevinçlerle, ruhumuzu mutlulukla doldurur. Doğumlara sevindiğimiz gibi, ölümleri de vuslat biliriz. Doğuma herkes sevinir, biz ölümü; hakkımızda yeni bir doğum kılanın varlığına seviniriz.

“Ruhlar bölük bölük ordulardır…” Buyurur Efendimiz (a.a.v). Askere alınmış, talim ve cihad eden sevinçlidir; çünkü ruhuna bir gelişme, tekamül fırsatı sunulmuştur. Terhis olanda üzülmez; zira askerliğin talimi bitmiş, cihadın zahmeti kalkmış, gelişimini tamamlamıştır; ailesine, yuvasına, sevdiklerine döner. Ölümü insan için terhis kılan, imandır.

Derler ki; bir insanı sevmeye yokluğundan başlanır; hasret büyütür sevgiyi, derinleştirir, anlamlı kılar. Tıpkı bunun gibi Halık-ı Kerîm ile münasebetimiz; cemalini, rahmetini severiz de ya celalini?

“Ayrılıkta sevdaya dahil” dediği gibi şairin, en celalî tecelli olan ölümü hakkımızda rahmet kılandır iman. Ölümü, ahiret ve haşirle öldürendir Allah. Ya ölüm ölürse geriye ne kalır biteviye sevinçten başka.

Yokluğunda varlığını bulmanın adıysa aşk; ölüm zahiren o kadar acıyken hakikatte nasıl tatlı olur, anlarız. Neyden ayrılır, neye kavuşuruz biliriz. Bu saadetli kapıyı açandır iman.

Akıl vasıtasıyla gelecekten ruhumuza akın eden endişeleri tevekkül sefinesine bindirip sahili selamete çıkaran; yine akıl vasıtasıyla geçmişten kalbimize gelen hüzünleri, kayıpları, bitişleri ve bunların acılarını beka pınarında yıkayıp feraha erdirendir iman.

Biz bunları, bize çok hikmetler hediye eden Kur’an-ı Hakîm’den duyduk. O öğretti bize korkunun ve hüznün yersizliğini, Allah’a yakınlığın (velayet) mümkün oluşunu, O’na yakınlığın her korkudan azade bir hürriyet, acısız, elemsiz bir sevinç oluşunu. Onun bu hediyesini tam kabul etsek; idrakimizi, gönlümüzü açsak bu kudsî bilgiye; iki cihanın ruhu şevkle uçan saîdleri (mutluları) olacağız. Geçmişimiz canlı, dipdiri olacak, geleceğimizde bir reca harmanı. Yine Üstad’ın ifadesiyle;

İki cihanın saadetine giden bu ikinci yoldan gider. Ne geçmiş şeyden mahzun ve ne de gelecek şeyden havf eder.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum