Prof. Dr. Musa Kazım YILMAZ

Prof. Dr. Musa Kazım YILMAZ

Hz. Musa ve Hızır’ın (as) kıssası

Musa (as) Ulü’l-Azm olan peygamberlerdendir. Ulü’L-Azm, kendisine verilen şeriatı uygulamak ve yaymak için sabır ve kararlılık gösteren peygamberlerin sıfatıdır.[1] Bunlar da beş peygamberdir: Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz. Muhammed (sav)… Hz. Musa yüce ahlaklı, kerim, Allah’ın şeriatını herkesten daha iyi bilen âlim bir peygamberdir. Ne var ki, Allah’ın kullarına yönelik tasarrufu bazen çok farklı oluyor. Allah bazen öyle şeyler yapar ki, hiç kimse bunun sırrını idrak edemez. Musa ve Hızır kıssasında geçenler de bu türden sırlı hadislerdir.

Kıssada Musa’nın arkadaşlık yaptığı salih ve bilge kul, bazı güçlü rivayetlere göre peygamber olduğu söylenen Hızır (as)’dır. Hızır öyle bir insan ki Allah ona, nadir kimselere verdiği Ledün ilmini vermiştir. Dolayısıyla kıssadaki arkadaşlık, şeriatın kutup bir şahsiyeti olan Hz. Musa ile ilm-i hakikatin âlimlerinden olan Hz. Hızır arasında geçmiştir. Yani bu kıssada şeriat ve hakikat bir araya gelmiştir. Bu iki âlimin arkadaşlığı sayesinde insanlık, kaza ve kaderin bazı acayip sırlarını öğrenmiştir.

Allah Kur’anda, “Size zor geldiği halde savaş üzerinize farz kılındı. Hakkınızda hayırlı olduğu halde bir şeyden hoşlanmamış olabilirsiniz. Sizin için kötü olduğu halde bir şeyden hoşlanmış da olabilirsiniz. Yalnız Allah bilir, siz bilmezsiniz[2] buyuruyor. Gerçekten insanoğlu kendisi hakkında neyin iyi, neyin de kötü olduğunu bilemez. Bu her zaman ilahi bir sır olarak kalır. Dolayısıyla kulların fiilleri şeriatin ölçüleriyle tartılırken, Allah’ın yaptıkları işler, ancak ilm-i hakikat mizaniyle tartılabilir. İşte Hızır o ilm-i hakikati bilenlerden birisidir.

Kur’an’da Geçen Kıssanın Özeti

Hadis-i şerifte anlatıldığına göre bir gün Hz. Musa İsrail oğullarına hitap ediyordu. Kendisine, “En bilgili ve en âlim insan kimdir?” diye soruldu. Hz. Musa, “En âlim insan benim” dedi. Ancak ilmi Allah’a isnat etmediği için Allah Hz. Musa’yı kınadı ve ondan daha âlim Hızır’la arkadaşlık yapmasını istedi. Hz. Musa “Ey Rabbim, ben o bilge adamla nasıl buluşurum?” dedi. Allah, “Bir balığı bir sepete koy; balığı kaybettiğin yerde onu bulursun” dedi. Hz. Musa, “Peki, bunun yolu nedir ya Rabbi?” diye sordu. Allah, “İki denizin birleştiği yerde onu bulursun” dedi.[3]

Hz. Musa bu vahiy üzerine, yanındaki genç yardımcısı [Yuşa b. Nûn] ile birlikte o bilge ve salih kulu bulmak üzere yola çıktılar. Allah’ın Musa’ya verdiği bilgiye göre, o bilge adamla buluşması iki denizin birleştiği yerde olacaktı. Onun için Hz. Musa kararlıydı ve yanındaki gence, “İki denizin birleştiği yere varmadıkça yahut bu yolda senelerce yürümedikçe durup dinlenmeyeceğim” demişti.[4]

Musa’nın yardımcısı balığı bir sepetin içinde taşıyordu. Nihayet denizin birleştiği yere varınca balıklarını bir kayanın yanına koydular. Hz. Musa ve yardımcısı yorgunluktan uyuya kaldılar. Bu arada sepetteki balık hareket edip denize düştü ve yolunu bulup denizde sürüklendi. Bir müddet sonra Hz. Mûsâ uyandı ve tam bir gün daha, yardımcısıyla yola devam ettiler. Yorulunca yardımcısına, “Yiyeceğimizi getir. Gerçekten şu yolculuğumuz yüzünden yorgun düştük” dedi. Genç adam ise, “Maalesef konakladığımız kayanın yanında [iki denizin birleştiği yerde] balığı unuttum. Kuşkusuz şeytan bana unutturdu” dedi. Hz. Musa, “İşte tam da aradığımız buydu” dedi ve balığı unuttukları yere geri döndüler. Çünkü Hz. Hızır ile bulaşacakları yer orasıydı.[5] Allah şöyle buyuruyor: “Derken, kullarımızdan birini buldular ki ona katımızdan bir rahmet vermiş ve ona nezdimizden bir ilim öğretmiştik.”[6]

Hz. Musa’nın Hz. Hızır ile olan yolculuğu hem Kur’an’da hem Hadiste anlatılır. Musa’nın Hz. Hızır ile ilk tanışması şöyle olmuştu: Hz. Musa balığı unuttukları kayanın yanına varınca elbiselerine bürünmüş bir adam gördü; Musa ona selam verdi. Hz. Hızır, “Senin ülkende selam vermek var mı ki?” dedi. Hz. Musa, “Ben Musa’yım” dedi. Hz. Hızır, “İsrail oğullarının Musa’sı mı?” dedi. Hz. Musa, “Evet, ben O Musa’yım” dedi ve bilge adama, “Ey Allah’ın salih kulu, senin öğrendiğin doğruya ulaştıran bilgiden bana da öğretmen için sana tâbi olayım mı?” dedi. Bunun üzerine Hz. Hızır, “Ey Musa, Allah sana öyle bir ilim vermiş ki, ben onu bilemem. Bana da öyle bir ilim vermiş ki, sen onun bilemezsin. Eğer bana tabi olacaksan, sakın yaptığım hiçbir şey hakkında bana soru sorma” dedi. (Buharî)

Kıssa Şöyle Devam Ediyor

Hz. Hızır Hz. Musa’ya, “Doğrusu sen benimle beraberliğe sabredemezsin, [iç yüzünü] kavrayamadığın bir şeye nasıl sabredersin?” dedi. Mûsâ, “İnşallah sen beni sabreder bulacaksın. Senin sözünden dışarı çıkmam” dedi. Hz. Hızır da, “Eğer bana tâbi olursan, sana bilgi verinceye kadar hiçbir şey hakkında bana soru sorma!” diye tembih etti.

Bunun üzerine birlikte yürüdüler. Kıyıya ulaşıp bir gemiye bindiler. Tam bu sırada bir kuş geminin kısına konup gagasıyla denizden bir damla su aldı. Hızır Hz. Musa’ya, “Şu kuşun gagasındaki damlayı görüyor musun? Senin, benim ve bütün mahlûkatın ilmi, Allah’ın ilminin yanında şu denizden bir damla mesabesindedir” dedi. Gemi sahibi onlardan ücret almadı. Fakat Hz. Hızır geminin zemininden bir tahta kaldırıp gemiyi deldi. Mûsâ, “Bizden ücret almadan bizi gemiye bindiren adamların gemisini tahrip edip İçindekileri boğmak için mi gemiyi deldin? Gerçekten sen çok kötü bir iş yaptın” dedi. Hz. Hızır, “Ben sana, sen benimle beraberliğe sabredemezsin, demedim mi?” dedi. Mûsâ, “Dalgınlığıma geldi, unuttum; unuttuğum şeyden dolayı beni paylama ve işimi çıkmaza sokma” dedi.

Yine yola koyuldular. Nihayet bir gence rastladıklarında, Hz. Hızır hemen onu öldürdü. Hz. Musa Şeriat yasalarını bildiği için dehşete kapıldı ve: “Mâsum bir insanı, bir cana karşılık olmaksızın katlettin ha! Gerçekten sen fena bir şey yaptın” dedi. Hz. Hızır, “Sana, benimle beraber olmaya asla sabredemezsin dememiş miydim?“ dedi. Mûsâ, “Eğer bundan sonra sana bir şey sorarsam artık bana arkadaşlık etme! Bu takdirde hakikaten benden yana mazeretin sonuna ulaşmış olursun” dedi.

Yine birlikte yürüdüler. Nihayet bir köy halkına varıp onlardan yiyecek istediler. Ancak köy halkı onları misafir etmekten kaçındı. Derken orada yıkılmak üzere bulunan bir duvarla karşılaştılar, Hz. Hızır hemen duvarı doğrulttu. Mûsâ, “Dileseydin, elbet buna karşı bir ücret alırdın” dedi.

Hz. Hızır ise şöyle dedi: “İşte bu, beraberliğimizin sona erdiği andır. Şimdi sana, sabredemediğin şeylerin iç yüzünü haber vereceğim. O gemi var ya, o, denizde çalışan yoksul kimselerindi. Onu delerek kusurlu hale getirmek istedim. (Çünkü) onların gideceği yerde her (sağlam) gemiyi gaspetmekte olan bir kral vardı.

Öldürdüğü gence gelince, onun anne babası mümin kimselerdi; gencin onları sonunda azgınlık ve nankörlüğe düşürmesinden korktuk. Böylece istedik ki, Rableri onun yerine kendilerine ondan daha temiz ve daha merhametlisini versin.”

Duvara gelince o, şehirde iki yetim çocuğun idi; altında da onlara ait bir define vardı; babaları ise iyi bir adamdı. Rabbin istedi ki, o iki çocuk güçlü çağlarına erişsinler ve rabbinden bir rahmet olarak definelerini çıkarsınlar. Ben bunları kendiliğimden yapmadım. İşte, hakkında sabredemediğin şeylerin iç yüzü budur.[7]

Allah, insan aklını hayrete düşüren bu sırları bir kuluna öğretmiş, o da Hz. Musa’ya öğretmiştir. Fakat Hz. Musa sabır gösteremediği için, üç olaydan sonra Hz. Hızır onunla arkadaşlık yapmayı sonlandırdı. Hz. Musa şeriat sahibi bir peygamber olduğu için zahire göre hükmeder. Bu yüzden her üç olaya da itiraz etmekte gecikmemiştir. Çünkü bir peygamber, salih bir kuldan da gelse bu derece açık bir yanlışlığa sessiz kalamaz. Bu kıssa Hz. Peygamber’e (sav) nazil olunca, “Keşke kardeşim Musa sabretseydi de, daha nelerle karşılaşacaklarını görseydik, buna çok sevinirdim” buyurdu.[8]

(Devam Edecek)

[1] Ahkaf, 46/35.

[2] Bakara, 2/216.

[3] Buhari, ilim 44; Müslim, Tefsir, 18. Sure.

[4] Kehf, 18/60.

[5] Buhari, İlim, 44.

[6] Kehf, 18/65.

[7] Kehf, 18/60-82.

[8] Buhari, İlim, 44.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum