
Hüseyin EREN
‘Diriliş Muştusu Barla’
Ortaokul yıllarımda bir arkadaşım birkaç defa “Ağabeyler şöyle, ağabeyler böyle” deyince “götür şu ağabeylere” dememle başladı tanışmam. Ortamın manevi havası, ihlâs ve samimiyetle ilgi, okunan dersin feyziyle gönül bağım başladı, sonraki günlerde sıklıkla gider olduk. Ders okunurken bir şey anlamasam da his ve latifelerim bir şeyler alıyor olmalı ki hoşuma gidiyor, dersleri takip ediyordum.
Belki de hayatımın en önemli değişimi idi!
Okumuyor dinliyordum, sonraki süreçte çok okumaya başladım. “Anlamasanız da okuyun, sesli okuyun” demişti ağabeyler, öyle yaptık. O kadar ki dünyadan el etek çekecek dereceye gelmiş, “okulu bırakalım devamlı okuyalım” diye düşünür bile olmuştuk!
Ne varki o hal devam etmedi, okuma yavaşladı, sorular azaldı, durulma devresine girildi, biraz da tembelleşme başladı.
95 yılı olsa gerek ilk Barla’ya gidişimde ilk tanışmadan belki de daha fazla etkileşim yaşadım. Feyzi, bereketi çok belirgin, manevi hava çok etkiliydi, âdete ruhlarımız kanatlanmıştı!
Demek mekânın etkisi büyük!
Yazı yazmaya başlamamda Barla’nın büyük etkisi oldu. Gezinin coşkunluğuyla “Diriliş Muştusu Barla” yazmıştım, adeta kendiliğinden aktı! Onun için Barla benim ikinci baharım! Epey müddet her yaz gider olduk, o da kesintiye uğradı, en son 7-8 yıl önce gittim.
Bir yanım hep Barla!
Samimiyet, serinlik, dirilik, muştu, coşkunluk diyarı benim için. Denizi, dağı, çam ağacı, katran ağacı, mescidi, çınarı, çeşmesi… İçimin cennet bahçesi…
Çeşmesinde abdest alıp mescidinde iki rekât namaz kılmak, Kur’an okumak, Risale okumak; dünya saadeti, saadet dünyası…
Hayal atına binip gitmek, o saadeti bir nebze olsa yaşamak, sokaklarında yürümek, dağa tırmanmak, gölün kenarında adımlamak, yalnız ve sessizce… Sesi duymak, feyzi hissetmek, himmetlerini hissetmek!
Said Nursi’nin kabri nerede?
Bilen biliyor, bilemem! Bediüzzaman ve talebelerinin ruhaniyeti Barla’da diyebilirim! Her ne kadar “Risale okumak benimle görüşmek gibidir” dese de mekânın etkisi de bir gerçeklik.
O gerçekliği yaşadığımız şehirlere, bulunduğumuz mekânlara, evlerimize, odalarımıza, adımlarımıza taşımak; bize döşen ödev, yapmamız gereken hizmet, uğraşı olduğumuz gayret olsa gerek. Bunun için çok konuşmaya, çok anlatmaya o kadar ihtiyaç yok; teavün, ihlâs, uhuvvet, hal yeter.
Merhaba Barla demek ve yeniden başlamak; dünyayı Barla’ya çevirmenin ilk adımı vesselam.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.