Çocuğun gelişimini destekleyen çevreler (4)

KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ ÇOCUĞUN GELİŞİMİNE ETKİSİ

Kitle iletişim araçları bazılarına göre bir ihtiyaç, bazılarına göre de vazgeçemeyeceği bir tutkudur.
İhtiyaç veya tutku olan bu iletişim araçları nelerdir? Bizim ne işimize yarar? Kullanım sınırları ne kadar olmalıdır? Faydaları ve zararları nelerdir? Sorularına cevap aranmalıdır.

En çok kullanılan kitle iletişim araçları telefon, özellikle cep telefonları, radyo, televizyon, bilgisayar ve internet.

Eskimeyen,  asırlar yaşlandıkça gençleşen Kur’an-ı Kerimde ve Kur’an ayetlerinin tefsiri olan Risale-i Nur eserlerinde kitle iletişim araçları ve işleyiş sistemine işaret edilmektedir:
“Semavi kitapların esrarına vakıf bir âlim ‘Sen daha gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm’ dedi. Süleyman Belkıs’ın tahtını yananda hazır görünce…(Neml Suresi: 40)”

Bediüzzaman Hazretleri 20. sözün ikinci makamında bu Ayet-i Kerimeye işaret ederek” uzak mesafelerden eşyayı aynen veya sureten izhar etmek (açığa çıkarmak, göstermek )mümkündür. Taht-ı Belkıs Yemende iken, Şam’da aynıyla veyahut suretiyle hazır olmuştur, görünmüştür. Elbette taht etrafındaki adamların, suretleri ile beraber sesleri de işitilmiştir. İşte uzak mesafede, celb-i sureti (Bir şeyin suretini çekme) ve savta (sese) haşmetli bir surette işaret ediyor… Haydi, göreyim sizi, vazife-i ubudiyetinizi unutmamak şartıyla öyle çalışınız ki, ruy-i zemini her tarafı her birinize görülen her köşesindeki sesleri size işittiren bir bahçeye çeviriniz”.

Bediüzzaman Hazretleri, 13. söz sayfa 143 Hüve nüktesinde; havanın ve hava içindeki her bir zerrenin konuşulan sesleri, yazılan yazıları ve görüntüleri önce kendilerinde tuttuklarını ve konuşanların dillerinde, başka zerrelere de bildirip yaymakla vazifeli olduklarını belirtmektedir.

Kitle iletişim araçlarından televizyon ve programları görselliğinden dolayı özellikle bilinçsizce izleyen çocuklarımıza kendine tutsak etmektedir.

Televizyon nasıl bir alettir?

 Kare veya dikdörtgen şeklinde, herkesin keyfine göre aldığı dış kaplaması, ekranı, düğmeleri ve uzaktan kumandası olan bir kutu. Bu tariflerimize göre televizyon bize ve çocuklarımıza ne zarar verebilir? Kocaman bir hiç.

Peki, sitemi kurduk ve düğmesine bastık. Bir program başladı. Ne oldu?
 Kullanım amacına göre yarar ve zarar çetelesi tutulmaya başlandı. Demek ki televizyonun kutusu değil, izlenen programlar; iyi veya kötü, yararlı veya zararlı damgasını vurduruyor.

Çocuk, televizyon ilişkisinde aile etkilidir. Çocuğun her gelişiminde aile örnek olduğu gibi televizyon izleme, program seçimi, program izleme saatleri konusunda da örnek olmalıdır.

Çocuklarına, yaşlarına uygun programlar seçmeleri anlatılmalı, saat veya program sınırı konulmalıdır. Çocuğun bunları yaşamına geçirmesinde yardımcı olunurken kararlı ve tutarlı olunmalıdır. Bir programın izlenmesini bir seferinde hoş görüp, başka bir seferde kısıtlamamalıdır. Bu konuda da çocuklarımızı ikileme sürüklemeye ve gizli izlemeye teşvik etmeye hakkımız yok.

 Etki tepkiye doğurur sırrınca çocuklara, sadece bizim müsaade ettiğimiz programları izlemeli kısıtlamasına da gidilmemelidir. İzlenecek programları karşılıklı anlayış içinde ortak karar verilmeli, program bittiğinde olumlu ve olumsuz yönleri konuşulmalıdır.

Televizyon başında geçirilen sürenin uzunluğu çocuk ile ailenin yakınlaşmasını ve iletişim kurmasını engeller.

Televizyonun hiçbir zaman annenin kurtarıcısı olmamalıdır. Anne-babaların çocuk beni rahatsız etmesin, beni rahat bıraksın diyerek başvurdukları yanlış bir yöntem karşımıza çıkıyor. Çocuğunuza –‘git başımdan, şu işimi bitireyim, sen televizyon izle’ dediğinizi hatırlıyor musunuz? Belki o anda Televizyon ailenin kurtarıcısıdır. Ama kontrolsüz izletilen programların, çocukların duygusal, sosyal ve ruhsal yapılarında açtığı tahribatı, sizin işiniz bittiğinde, ayırmadığınız zamanın kare katları kadar zaman ayırsanız tamiri mümkün olmayabilir.

Çocuklarımızla baş etmede zorlanıyorsak çocuğumuza zararlı olduğunu düşündüğümüz kanallar silinmeli veya şifrelenmelidir.

Ayrıca Televizyonun sağ üst köşesindeki yaş sınırı logosu çocuklara öğretilmeli, kendi yaşlarının üstünde logo gösteren programların izlenmesinin sakıncaları anlatılmalıdır. Bazen de program seçme sorumluluğu çocuğa verilmeli, anne-baba fark ettirmeden çocuğun takipçisi olmalıdır.

İlköğretim okullarında iki yıldır seçmeli okutulan medya okur-yazarlığı dersi olumlu bir gelişmedir.
Medya Okur-yazarlığı dersi çocukların izlediklerini kabullenmeden önce eleştirel gözle bakmasını sağlar. Çocuklar izlediklerini zihninde yorumlar.  Zararlı olanları beyin süzgecinden eler, kendine faydalı bilgileri alır. Hangi programları seçmesi ve izleme süresi konusunda bilinçlenir.

Çocuğun yaşamında olumlu etkileri düşünülerek ilköğretim okullarının 6.7.8 sınıflarına seçmeli olarak konulan medya okur-yazarlığı dersi yeterli değildir. Bu kadar önemli olan medya okur-yazarlığı dersini hala hiç görmeyen çocuklarımız, müfredatına koymayan okullarımız bulunmaktadır.

Medya okur-yazarlığı dersi İlköğretimin okul öncesi eğitimden başlayarak 8.sınıf sonuna kadar zorunlu okutulmalıdır.

Televizyonun çocuğun üzerindeki etkisini gösteren bir örnek:

Ferhat’ı sihirli diziler ‘büyüledi’

Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde yaşayan 11 yaşındaki Ferhat Ü, hemen her televizyon kanalında yer alan ‘sihirli diziler’in kurbanı oldu. Mustuk ve Filiz Ü. çiftinin oğlu Ferhat, getirildiği Adana Ekrem Tok Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nde doktorları da şaşırttı. Gizli güçlerinin olduğunu düşünen, sürekli yerde yatmak isteyerek izlediği dizideki kahramanın sözlerini tekrarlayan Ferhat 2.5 aydır okula da gidemiyor.

Ferhat’ın annesi Filiz Ü. ‘Oğlum o kanalları bulur diye televizyon izlemez olduk. Eve misafir kabul edemiyoruz’ dedi. Talihsiz çocuğa ‘Nedeni bilinmeyen psikotik atak’ teşhisi koyan psikiyatr Dr. Cem Koparan ‘Soyut kavramları algılayamayan çocuklar, dizide gördüklerini gerçek sanabilir ya da kendisinin de o dizideki kahraman olabileceğini düşünür. Dizilerin izlenmesi engellenemese de en azından daha az izlemeleri sağlanmalı’ diye konuştu.

Rating aşkına!

Ekranlarda ‘Sihirli Annem’ ile başlayan büyülü dizi modası rating oranları artınca giderek hemen her kanala yayıldı. Çocukların olumsuz etkilenebilecekleri dizilerden ‘bir ölçüde’ uzaklaştırılmaları gerektiğini belirten psikiyatr Dr. Cem Koparan ‘Bu tür rahatsızlıklarda geç kalınırsa tedavisi güçleşiyor’ uyarısında bulundu.

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar