Zeki KAMİLZÂDE

Zeki KAMİLZÂDE

Kemalistlik 'Chobani parayı basıncaya' kadar...

Efendim, Türkiye'nin derdi artık bize yetmiyor, bir de Amerika'dan dert ithal ediyoruz. Trump'ın arttırdığı gümrük vergilerine de hiç aldırmıyoruz. Tık, tık, tık... internetten siparişi basıyoruz. Bugünlerde de, malumunuz, Chobani'nin Fenerbahçe'ye sponsor olması tartışılıyor. 'Chobani' nedir? Chobani (Dikkat ediniz 'Kobani' değil ha.) piyasaya yoğurtçulukla girip sonradan başka alanlarda da Amerika'ya "Bu işler bizden sorulur..." dedirten bir markadır. Sahibi, aslen Elazığlı, fakat Erzincan'da büyümüş Hamdi Ulukaya'dır. Buraya kadar ortalığı karıştıracak bir durum yoktur. Tamam. Ancak Hamdi Ulukaya'nın 'beyaz Türkleri' rahatsız eden bazı özellikleri var.

Mesela: 1) Hamdi Ulukaya, geçmişte verdiği beyanatlardan anlaşıldığı kadarıyla, 'kemalist' değil 'liberal' görüşlü bir insandır. O yüzden de, muhtemelen, Mustafa Kemal'in bugün bize 'olmazsa olmaz' öğretilen icraatlarından epeyce bir kısmını eleştirmektedir. 2) Hamdi Ulukaya Türk değil, 'beyaz Türk' hiç değil, Kürttür. Kürt olduğu için de elbette kemalist rejime eleştirileri bulunmaktadır. Herhalde Andımız'ı bağıra bağıra okumak istememektedir. Cık, cık, cık. (Konu hakkında etraflıca malumat sahibi değilim muhterem kârilerim. Amma nette gördüğüm kısa videolar böyle olduğunu düşündürüyor.) Bir de 3. madde var. O, ötekiler kadar önemli değil, lakin diğerleriyle ilişik gündem edilebiliyor. Nedir? Chobani yoğurtları 'Yunan Yoğurdu' olarak satılıyormuş Amerika'da. Aaa! Tabii buradan da bir hainlik çıkarıyor bazıları. "Türklerin katığına nasıl Yunan der?" diye isyanı basıyorlar. Eh, elâlemin ağzı torba değil ki büzesiniz efendim, söylerler. Kurtlar Vadisi'nde Polat abimizin Çakır reise anlattığı 'kayıkçı hikâyesi'ndeki gibi: "Yapmasan da yaptı derler..." Gelelim Zeki kardeşinizin bu Amerika'dan ithal yeni gündeme dair düşündüklerine...

Gündemin bana ilk düşündürdüğü, muhterem kârîlerim, 'paranın albenisine' dairdir. Hani gözümün nuru Bediüzzaman da bir yerde söylüyor ya: "Ve bu zamanda i'lâ-yı kelimetullah, maddeten terakkiye mütevakkıf; medeniyet-i hakikiyeye girmekle i'lâ-yı kelimetullah edilebilir." Tabii, Bediüzzaman 'medeniyet-i hakikiyeye girmek' demekle burada "AB'ye girelim!" demek istemiyor. Böyle anlayanlar mevzuu doğru anlamıyorlar. Fakat sanki şunu söylüyor: İzzet-i İslamiye'nin muhafazası için, kâfirlere denk, veya onlardan da üstün, maddî kuvvete ihtiyaç var. Nasıl ki, bugün Türkiye, savunma sanayiine yaptığı yatırımlarla o alanda 'sözünü dinletir' olmaya çalışıyor; aynen öyle de; 'maddeten terakki' başlığına girecek her kulvarda da aynı şekilde 'sözünü dinletir' olmak gerekiyor. Zira dünyaperestlerin en karşı koyamadığı güç bu güç. Yani paranın gücü. Paranın gücü kendini gösterdi mi ne ideoloji kalıyor ne prensip ne de yemin. Hepsi pek kolay unutulup hafıza silbaştan edilebiliyor. İşte gördük.

Daha yakın zamanda, Arabistan'a 'Süper Kupa Finali' oynamak için gitmiş Fenerbahçemiz, yoktan yere, kıl-tüy birşeylere takılıp, hem de "Atatürk de Atatürk!" diye cıngar çıkarıp, ülkeye geri dönmüştü. Şimdiyse, Atatürkçü olmadığı pek bariz bir ismin markasını stadyumuna, formasına vs. gönül rahatlığıyla yazdırabiliyor. Bunu onlara yaptıran elbette 'paranın gücü'dür. Yanlış anlaşılmasın, Fenerbahçe'yi bu yönüyle tenkid ediyor değilim, aşağı-yukarı her kulübün benzer rakamlar karşısında aynı tepkileri göstereceği kanaatine sahibim. Yani kimse aç karna kemalist olmak istemez. Kemalist olmak devletin, ülkenin, piyasanın kaymağını yerken lezzetlidir. Eğer o kaymağı yiyemez duruma gelmişseniz, o zaman kartlar yeniden dağıtılır, hard kemalizmden soft kemalizme geçiş yapılır.

Zaten, kanaat-i acizanemce, Türkiye'de sermayenin de ünlüler dünyasının da durduğu yer pek oynaktır. Eğer yeterince yedirir-içirirseniz, bulundukları ideolojik tepeleri terkettirip, yeni yerleşimlere yönlendirebilirsiniz. (Nitekim Disney'in Atatürk dizisini yayınlamama kararı almasından sonra çoğunluğu sessizliğe bürünmüştü. Pek kemalist Tarkan da Arabistan'dan gelen paranın sıcaklığına dayanamayıp sahnelerinde göbecikler atmıştı.) Yani kemalizmden kurtulmak o kadar da zor görünmüyor bu pencereden bakıldığında. Evet. Sadece müslümanların yeterince zengin olması lazım. Müslümanlar yeterince güçlü/zengin olurlarsa kemalistler zaten aç karna ideoloji yemeyi uzun süre beceremezler. Şimdiye kadar direnişleri de kuruluş sırasında kuyu başlarını iyi tutmalarındandır.

O yüzden denilmiştir: "Feministlik kocayı buluncaya kadar, sosyalistlik parayı buluncaya kadar, ateistlik uçak düşünceye kadar..." Bu manidar kelama siz de diğer ideolojilerin çıkmazlarını ekleyerek geliştirebilirsiniz. İşte, Zeki Kamilzade kardeşiniz olarak, ben de eklememi yapıyorum: "Kemalizm Chobani parayı basıncaya kadar."

Müslümanlar dünyaya rağmen müslüman kalabilir. Elhamdülillah. Tıpkı Gazzelilerin bugün yaptığı gibi... Bütün dünya üzerlerine gelmesine rağmen, kaybedenin de kaybedeni görünmelerine rağmen, içlerindeki gayba iman sayesinde ayakta durabilirler. Maşaallah. Fakat dünyacılar dünyaya rağmen dünyacılık yapamazlar. Dünya onların inandıkları tek âlemdir. Başkası yoktur. Yedeği yoktur. Çaresi yoktur. Şifası yoktur. Burada kaybediş mutlak bir kaybediştir. Buradaki kaybedişlerinin öteki hayatlarda bir tesellisi-telafisi yoktur. O yüzden de dünyanın aktığı yöne doğru akmak zorunda hissederler kendilerini. Ve, evet, Ali Koç da dün Arabistan'da çıkardığı gürültünün aksine bugün gürültü çıkarmıyor. Ona, Hamdi Ulukaya'nın ne kadar videosu atılırsa atılsın, böyle birşey yapmıyor.

Söz burada, ister istemez, yine Bediüzzaman'ın yukarıdaki metnin devamında söylediği birşeye geliyor: "Evet, bakınız, zaman hatt-ı müstakim üzerine hareket etmiyor ki, mebde ve müntehâsı birbirinden uzaklaşsın. Belki küre-i arzın hareketi gibi bir daire içinde dönüyor. Bazan terakki içinde yaz ve bahar mevsimi gösterir. Bazan tedennî içinde kış ve fırtına mevsimini gösterir. Her kıştan sonra bir bahar, her geceden sonra bir sabah olduğu gibi, nev-i beşerin dahi bir sabahı, bir baharı olacak inşaallah. Hakikat-i İslâmiyenin güneşiyle, sulh-u umumî dairesinde hakikî medeniyeti görmeyi rahmet-i İlâhiyeden bekleyebilirsiniz." İnşaallah, bekliyoruz Üstad, inşaallah.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum