Teolojik felaket

Kur'an’ın anlatımları gerçekten muhteşem. Allah evrende hem aşkındır hem içkindir. Yani ne tam aşkındır ne tam içkindir. Deist bir tanrı anlayışına da antropomorfik (insansı) bir tanrı anlayışına da sıcak bakmıyor Kuran. Bazıları bunu Müslümanların tanrı tasavvurundaki 'derin boşluklar' olarak görse de felsefi bir nazarla bakınca dinin kendisi bizatihi derin bir boşluktan ibaret zaten. Allah’ın neliği ve niteliği konusu bizce meçhuldür. Bunu Kuran’ın kendisi söylüyor. Kuran'a göre Allah’ın varlığı ne kadar malum ise mahiyeti o kadar meçhuldür. Kul demek kusur demektir. Baştan ayağa kusur ile alude bir mahlukun kusurdan münezzeh bir Halık’ı idrak etmesi hem mümkün değil, hem lüzumlu değil. Bu meyanda en büyük idrak, idrak edemediğini idrak etmektir.

Tanrı inanılan bir şey, kavranılan, ele avuca alınan, ihata edilen bir şey değil. Aynı Allah hem uzayın derinliklerindeki milyarlarca galaksiyi görüyor ve idare ediyor; hem de kişi ile kalbi arasına giriyor, insanın vücudundaki bütün atomları görüyor ve idare ediyor. Yani hem nihayetsiz aşkın hem nihayetsiz içkin. “Bu nasıl mümkün olabilir?” diye hayretle soruyor meşhur bir tefsir profesörü. Ben ise hazretin bu soruyu sormasına daha doğrusu hayret etmesine hayret ediyorum. Çünkü Allah’ın eşya ile mübaşeretini sıcak temas şeklinde anlamakta ısrar ediyor. Nasıl bir marangoz sıcak temas sonucu tahta malzemeden sandalye yapıyorsa -güya- Allah da bunun gibi toprağa, suya, havaya temas ederek ağaç yapıyor, hayvan yapıyor, insan yapıyor. “Zat bir tanrı bundan başka nasıl yapabilir?” diye soruyor. 

Bilişim ve internet çağında Allah’ın eşyayı icadına ve idare edişine bu şekilde primitif yaklaşmak hayreti mûcip doğrusu. Risale-i Nur okuyanlar çok iyi bilirler, üstadın meşhur bir güneş misali vardır. Güneş zatıyla bizden milyonlarca kilometre uzaklıkta olduğu halde ışığıyla ve ısısıyla hepimizin yanında hazır ve nazır. Tıpkı bunun gibi Allah zatıyla bizden sonsuz uzaklıktadır ama ilmiyle, iradesiyle, kudretiyle her yerde hazır ve nazırdır. Yani sonsuz uzaklık (aşkınlık) ile sonsuz yakınlık (içkinlik) birbirine ters olan şeyler değil, aksine kemalat noktasında birbirini tamamlayan şeyler. Kaldı ki güneş Allah’ın Nur isminin kesif bir cilvesi sadece. Kesif bir cilve böyle bir özelliğe sahipse varın Allah’ı siz düşünün. Risalelerde bu kabil kafaya takılan müşküller çok mukni misallerle aklın önüne serilir. Ama bakmasını bilenler için.

Keza aynı meşhur tefsir profesörü determinizmi (nedenselliği) gayet makul görüyor ama Allah'ın kâinata ve eşyaya her an müdahil olmasını makul görmüyor. Bunun anlamı tanrılığı ve tanrısallığı tek bir Allah'tan alıp tabiat yasalarına tevdi etmektir. Başka bir deyişle Allah'ın mülkünü sonsuz sayıdaki sebepler arasında taksim etmektir. Yazık ki bu teolojik felaketi (esbap şirkini) görmüyor ve üstelik Gâzzali gibi bunun farkında olan âlimlere burun kıvırıyor. Merhum Gâzzali söz konusu felaketi gördüğü için ölesiye karşı çıktı benzer iddialara.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum