Süfeha medeniyeti

Günümüzde ilginç bir biçimde erkekler ve kadınlar fiziken ‘sinni buluğ’ dediğimiz ergenlik yaşına  daha erken devrede ulaşıyorlar. Bu husus araştırmalarla sabit:  ABD'li bilim adamları, ergenlik yaşıyla ilgili 6 bin 200 erkek çocuğu üzerinde araştırma yaptı. 1970'lerde yapılan benzer bir çalışmayla karşılaştırılan araştırma, kırk yıl önce 13-16 arasında olan ergenlik yaşının 12-15'e düştüğünü gösterdi. Araştırmacılara göre çocukların hızlı gelişiminin arkasında genetik, çevresel, beslenme ve eğitim gibi faktörler var. Buna mukabil akli yaşları bir türlü kemale ermiyor. Fiziken olgunlaştıkları halde aklen olgunlaşamıyorlar. Dolayısıyla reşit olamıyorlar. Aklen reşit olmayanlara da sefih deniliyor. Özellikle de manevi olgunluğa eremeyen insanlara sefih denmektedir.  Sefihin en çarpıcı anlamlarından birisi ‘beyinsiz ve idraksiz ve idraki kıt’ demektir. “(Mûsa) dedi ki: Rabbim! Dileseydin, bunları da beni de daha önce helak ederdin. İçimizden bazı beyinsizler (süfeha)'ın yaptıklarından ötürü bizi helâk mı edeceksin?”

Gerçek şu ki sefahet veya beyinsizlik medeniyetlerin yıkılış sebeplerinin başında gelmektedir. Sefih angut insan tipidir. Bundan dolayı da kurbanlık angusları insana benzetenler onlara angut diye hitap etmişlerdir. Esasında süfeha ile medeniyet bir araya getirilemez. Lakin içinde yaşadığımız medeniyete de başka bir anlam verilemez. Zira bu medeniyet akılsızlıkta besleniyor ve insanları kıyamete sevk ediyor. Bu medeniyetin en bariz vasfı düşüncesizlik ve buna mukabil tüketim çılgınlığıdır. Yani midesiyle uçkuruna zebun olmuş ve ikisi arasında gidip gelen bir anlayış ve insanlık. Dolayısıyla iki unsuru ibahiyet ve behimiyettir. Behimiyet derecesine inmiş insanlığın yaşadığı vasata süfeha medeniyeti diyoruz. Günümüze birebir intibak etmektedir. Lakin günlük dilde bu kelimeyi fazla kullanmıyoruz. Metin Karabaşoğlu ile birlikte Tire’de katıldığımız bir sohbete giderken biraz da konumuz gereği Hutbe-i Şamiye kitabını tekraren gözden geçirdim. Gördüğü hususlardan birisi sefahate atıf bolluğu idi. Günümüzde bu kavramı en fazla kullananlardan birisi Bediüzzaman’dır. Kur’an bu vasfı çok kullandığı halde günlük dilde pek yer vermiyoruz.
*
Batı medeniyeti sefih yani reşit olmayan bir medeniyettir ve değersiz değerleriyle bütün dünyayı kasıp kavurmuş ve istila etmiştir. Dolayısıyla bu ‘mimsiz’ medeniyete ya da alçalma anlamındaki tedeniyete rahatlıkla sefih medeniyet dememiz mümkündür.  Bu medeniyetin en temel ve bariz vasıflarından birisi Bediüzaman’nı temas ettiği gibi acili ecile tercih etmesi ve cam şişeleri veya cam parçalarını elmaslarla değiştirmesidir. Bu tamamen kıt akıllılıktır yani eblehlik veya sefahettir. Hadisler de tam bu noktada ahirzaman sürecini aynı vasıflarla anmaktadır. Bu da fukahanın azlığı ve kurranın fazlalığıdır. Fukahanın azlığı aslında dinamik ve akil adamların azlığından kinayedir. Kurra ise ezberci yani sefih okur anlamındadır. Belki ahirzaman diliminde kitap ve matbuat yaygın olmakla birlikte hikmet vasatı aynı oranda yaygın değildir. Bunun sebebi okumanın keyfiyetindeki isabetsizlik ve bereketsizliktir. Ahirzaman diliminde okurların artacağı bildirilmişse de bunların çoğunluğunun kurra olacağı ifade edilmiştir. Hadisten anladığımız kurra ise başkalarının aklıyla yaşayan idraksiz kişi ve kişiliktir.
*
Bu bağlamda Araplar fakih ile sefih arasındaki muvazene ve mukayeseye dair şöyle şiirler irat etmişlerdir:
Menziletü’l fakihi minessefihi.        Kemenzileti’ssefihi mine’l fakihi
Fehaza zahidun fi kurbi haza…     Ve haza minhu ezhedu minhu fihi
İzagalebe’ş şekau ale’l sefihi;        tanettaa fi muhalifeti’l fakihi
 
Sefihin yanında fakihin konumu;          Fakihin yanında sefihin konumu gibidir.
Bu ona yakın durmaz.                          Öteki de alabildiğinde bundan uzaktır
Sefihe şekavet galebe çalarsa eğer,    Fakihe muhalefette bayrak açar.(*)

Ahirzamandaki Hariciler gibi dindar ama sefih (beyinsiz) gençler için hadis, ‘süfehau’l ahlam’ ifadesini kullanmaktadır. Hadis şöyledir: "Âhir zamanda yaşları küçük akılca kıt birtakım gençler zuhûr edecek. Yaratılmışın en hayırlısının sözünü söylerler Kur'ân'ı okurlar. İmanları gırtlaklarından öteye geçmez. Onlar okun avı delip geçtiği gibi dinden çıkarlar.” Hadislerin Haricilerle alakalı versiyonu da şudur: Ebu Said el-Hudri (ra) dan Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: ''Şüphesiz bunun soyundan öyle bir topluluk çıkar ki, Kuran okurlar ama okudukları boğazlarından geçmez. Bunlar putçuları bırakıp ehli İslam’ı öldürürler. Okun avı delip çıktığı gibi İslam’dan çıkarlar.”Dalgalar gibi fitnelerin bazı parçaları bunlar olsa gerektir. Demek ki, ahirzamanda sefahat dindar olanlarla olmayanlar arasında ortak paydadır. Fakihin ve hekimin ve hikmet erbabının kaybolduğu dönemde ortaya çıkacak olan güruh şüphesiz süfeha ve onların medeniyeti olacaktır. Akil adamlar giderse yerlerini sefihler doldurur. İmam Rabbani’nin deyimiyle: Bir sünnet giderse yerini bidat doldurur. Bidat kalkarsa yerine sünnet gelir.  Ve hayat böyle deveran eder gider.

*El Aklu:  Umman Sultanlığı Başmüftüsü Ahmet Bin Hamd El Halili: 277. Umman Sultanlığı Dini İşler ve Vakıflar Bakanlığı Yayınları.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum