Sen benim duamsın

Gurbetti. Gariplikti. Her ses, her el gölgesini dahi çekmişti. Ötekiydi, ya, gerilikti ya, öyle ki daha derindi. Memleketten, dosttan –ahbaptan ötede,  gurbet sessizliğinde bir terbiye edilişle…

Yetmiyormuş gibi kapılar kapanmıştı yüzüne. Ömür boyu okuyacaktı oysa bir bölümü bitirip, diğerine geçecekti. Talebe olmanın anlamını bilmeden talep etmişti… Halklar reddetmişti, Hak’tan gaflete düşmüştü belki. Beklemişti, açılacaktı elbet bir kapı. Kapısında diz çöktüğü tutacaktı elbet elinden. Yolunda kavuşacaktı elbet beklediklerinin en hayırlısına.

Çocukken bir Said öğretti namazı. Babaydı, hiç yormadan, sıkmadan, usulce takip etti vakitleri. Yıllar sonra başka bir Said anlattı namazın hakikatlerini. Rabbinin ayetlerini, tevhidi, hikmeti…‘Allah’a abd ve asker olmanın şerefinde ki lezzeti’…

O Said ki dilde sevileni yüreğe işledi… Yeniden anlattı ‘ümmeti’ olmak istediğini,  ümmet olmak ne demekti? Mü’minlerin nasıl kardeş olacağını değil sadece, neden kardeş olmaları gerektiğini… Anlattı anlattı anlattı. Bilmeden ettiği bir duanın cevabında,  talebe olmak derdine düşmüştü ilimlerin en hayırlısına.

İlkin esmâ dokundu yüreğine. Satırlarca, sayfalarca, anlamlarca esmâ... Esmâ sürdü yaralarına, esmâ aradı, esmâ dinledi, esmâ ekledi avucuna düşürdüklerinin en hayırlısına. Esmâ bildiğince insandı… Esmâyı gördüğünce abd, esmâya muhabbetince yakın…

Tanımaya/anlamaya başladığını sandı epey sonra. Hâlâ ‘hem âsi, hem âciz, hem gafil, hem cahil, hem alîl, hem zelîl, hem müsi’, hem müsin, hem şakî, hem seyyidinden kaçmış bir köleyken’; nasıl anlamaksa?

Birgün Erek düştü gözlerine,
Erek’ten derledi bir ömrün hüzne düşen payını.
Erek düğüm düğümdü sineye…

Sonra Barla’ ya uyandı.
Barla’ ya durdu gözleri.
Barla kâinattan numune gibi,
Barla düğümlerine inşirah gibi,
Barla sustuğu yerde başlayan zikir gibi,
Barla kaleme, kelama, kâğıda yemin gibi…

Çam dağında bir gece,
Sema Yıldızname okuyor,
Ay ondördünde
Ve mübareklerle
Semazen misali dağın eteklerinde,
Hazin bir gurbetten dönercesine,
Yer, gök ve ikisi arasında ki her şey için tahmidiye,
Bütün sürgünlerden beraat istercesine

Seni tanıdığım kadarsın bende, seni tanıdığım kadarım. Henüz bilmediğimsin, henüz bilinmeyenim…

2012 /Yaz
Barla / Çam Dağı/ Leyle-i Berat

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum