Sanayi 4.0 ne demektir?

Üretim biçimlerine göre insanlık tarihini ele alan düşünürler yeni bir kavramdan söz ediyorlar; “Sanayi 4. 0”. Bu isimlendirme ile sanayi devrimi safha safha ele alınmakta yeni bir aşamaya geçildiği ifade edilmektedir.

Bu güne kadar sermayenin küresel ve esnek örgütlenmesi ve düşünsel zeminini teşkil eden etkiler, emeğin niteliği, içeriği ve anlamı üzerinde yoğunlaşmaktaydı. Söz konusu yoğunluğun derecesini ise, emeğin niteliğinde meydana gelen çeşitlenme ve bu çeşitlenmenin bir ifadesi olarak ortaya çıkan yeni istihdam ilişkilerinde bulmak mümkündü.

Emeğin vasıfsal özelliğindeki dönüşüm en açık ifadesini, mesleki kompozisyonu değişime uğratarak bilgi ve becerilere olan talebi farklılaştırmasında bulmaktadır. Hem nicelik yani yeni işlerin ve mesleklerin ortaya çıkması hem de nitelik olarak mevcut işlerdeki vasıfların ve becerilerin değişmesi, hızla büyüyen meslek grupları olan profesyonellerin ve hizmet işçilerinin emek piyasası içerisinde istihdam oranlarının artmasına neden olmuştur.

Vahşet ve bedeviyet, kölelik, esirlik döneminden sonra ücretli dönem ortaya çıkmıştır. Ücretli dönemde sanayi toplumu belirgin bir şekilde etkilerini ortaya çıkarmış çalışma hayatına bambaşka bir anlam kazandırmıştır. Özellikle 1970’lerden sonra meydana gelen ekonomik, sosyal ve teknolojik gelişmeler çalışma sürelerinin kısaltılmasına karşılık “Çalışma Süresinin Esnekliği - Working Time Flexibility” fikrini ön plana çıkarmıştır. İşçi kuruluşlarının çalışma süresinin kısaltılma taleplerine, işverenler esnekliği ileri sürerek iş yasalarının katılıklardan arındırılmasını talep ederek cevap vermeye başlamıştır. Günümüzde çalışma sürelerinin esnekliği çok belirgin bir şekilde kendisini göstermektedir.

Çalışma ilişkilerin gelişmesi “sanayi devrimi” adı altında yeni bir çalışma hayatının ortaya çıkmasına sebep olmuştur. İnsanların günlük yaşantıları kökten değişikliklere maruz kalmış aileler, devlet daireleri, hükümet, kentler, fabrikalar, çiftlikler hatta dil ve sanatın doğası değişmiştir.

Sanayi devriminin ilkinde buhar gücü ve buna bağlı olan makinalar göze çarpıyordu. Kömür en önemli enerji kaynağı idi. İkinci sanayi devriminde ise bantlar üzerinde seri üretim öne çıkmıştı. Enerji kaynağı olarak petrol öne çıkmıştı. Günümüzde ise bilgisayar denetimli otomasyon öne çıkmış bilişim teknolojisi adı verilen internet ve cep telefonlarının yoğun olarak kullanıldığı üçüncü sanayi devrimi yaşanıyor. Enerji kaynağı olarak petrol kadar doğal gaz öne çıkmış durumdadır. Birçok gelişmiş sanayi ülkesinde ise nükleer enerji ön plana çıkmıştır.

Bu dönemin dahi sonuna geldiğimizi ifade eden gelecek bilimciler; bundan sonra ise nano teknolojinin yoğun olarak kullanıldığı, 3D yazıcıların üretimde daha sık kullanılacağı, biyoteknoloji ürünlerin geliştirildiği akıllı fabrikalarla dolu bir sanayi devriminden bahsetmektedirler. Enerji konusunda fosil yakıtlar yerine sürdürülebilir kaynaklar yani rüzgar, akıntı ve güneş gibi enerji türleri öne çıkmakta Nükleer enerji yerine yeşil enerji adı verilen çevreye duyarlı sistemler geliştirilmeye çalışılmaktadır.

Kısaca “Sanayi 4.0” adı verilen bu döneme Malikiyet ve serbestiyet döneminin bir önceki aşaması denilse hata edilmez sanırım. Zira insan emeğinin ve kol gücünün yerini robot teknolojisinin alacağı, fabrika ve sanayi kurumlarının yerini küçük işletmelerin alacağı, mülkiyet kavramının öne çıkacağı Malikiyet ve Serbestiyet döneminde yeni çalışma şekillerine alışmak gerekecektir. Bu yeni dönemi artık sanayi kavramı ile ifade etmek ne kadar doğrudur? Bilinmez, lakin konu ile ilgilenen fütüristler adını “sanayi 4.0” olarak koymuşlar, ne yapalım, malikiyet ve serbestiyet dönemine ulaşana kadar bir müddet daha bu ismi kullanacağız!

İnsanlık tarihine yön veren en önemli hadise çalışma ilişkileri değil; dindir. Hazreti Adem’den Hazreti Muhammed’e (asm) kadar insanlığa erdemli olmayı, başkalarının hakkını gözetmeyi, sadece Allah’a kulluk edilmesi gerektiğini dinlerden öğrenmiş bulunuyoruz. Dinler sayesinde insanlar medeni bir şekilde yaşamayı öğrendiler ve yeryüzünün halifesi olduğunu bütün varlıklara ispat ettiler.

Bu gerçekleri görmeyip sadece üretim biçimlerine göre tarihsel sınıflandırma yapanlara yeni bir çağın gelmekte olduğunu ve bu çağda üretim araçları ve sermayenin öneminin yitireceği bir tarih yaklaşımını sunmanın zorluğunu biliyorum. Lakin bunların yerine belagat ve cezaletin insan ilişkilerinde daha önemli rol oynayacağını her şeyini maddeye bağlayan insanlara anlatmak gerçekten de güçtür.

Evet, nasıl ki asr-ı saadetten önce belagat yani muktezayı hale mutabık söz söyleme sanatının ön plana çıktığı dönemde Kuran sesini her yere duyurmuş ve üstünlüğünü ilan etmişti. Yine 21. Yüzyılda hâkim olacak en mergup meta “halin gereğine uygun söz söylemek” olacağından Kuran tefsirlerinin çok konuşulacağından şüphe duymamak gerekir. Risale-i Nur eserleri bu konuda İslam dünyasına büyük katkılar sağlamıştır ve bunun devamı da gelecektir, amenna… 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.