Salahattin ALTUNDAĞ

Salahattin ALTUNDAĞ

Bir Eserin Gölgesinde Kaybolan Eleştiriler: Risâle-i Nûr ve Gerçek Değeri

Sosyal medyada Risâle-i Nûr ve Bedîüzzamân Hazretlerine ithamlarda bulunarak câhil cüreti göstermiş İsmail Halis'e cevâben;

İsmail Halis, sosyal medyada paylaştığın sözler, Risâle-i Nûr ve Bedîüzzamân Said Nûrsî hakkındaki bilgi seviyenin yetersizliğini apaçık ortaya koyuyor. Bu tür ifâdeler, senin ne kadar ciddiye alınması gereken biri olduğunu sorgulatıyor. Ancak, bu yanıltıcı ve eksik söylemlerini geniş kitlelere ulaşan bir platformda paylaşma cüretini gösterdiğin için, bu konuda birkaç şey söyleme gereği duydum.

Senin bu türden söylemlerinle, düşüncenin asil dünyâsına leke sürmeye çalıştığını görmekteyim. Ancak unutma ki, hakikat her zamân parlaklığını korur ve karanlık düşüncelerin önünde aydınlığa geçit verir.

Öncelikle geniş kitlelere ulaşan platformda etkilenenlere dönerek, senin sözlerindeki çarpıklıkları bir sergileyelim:

  • "Boncuk Oyunu" olarak nitelendirdiği Risâle-i Nûr Külliyâtı hakkında:

Risâle-i Nûr Külliyâtı, sâdece Türkiye sınırları içerisinde değil, dünyânın dört bir yanında sayısız insanın hayatına dokunan, onların inançlarını derinleştiren ve yaşamlarına kattığı anlamla tanınan bir şâheserdir. Bu eserin geniş bir coğrafyada bu denli etkili olabilmesi, onun sâdece belli bir topluluğa ya da bölgeye hitâp etmediğini, aksine evrensel bir değere sâhip olduğunu göstermektedir.

Bir eserin "boncuk oyunu" olarak nitelendirilmesi, o eserin gerçek değerini ve etkisini anlamamaktan kaynaklanır. Risâle-i Nûr, milyonlarca insanın hayatında pozitif bir dönüşüme vesile olmuştur. Bu milyonlarca insanın deneyimleri, duyguları ve yaşadığı dönüşümü göz ardı ederek, bu eseri basit bir "oyun" olarak nitelendirmek hem bu insanlara hem de eserin yazarına câhilcesine bir söylemdir.

Risâle-i Nûr, insanların hayatlarına dokunan, onlara mânevî rehberlik eden ve onların dünyâ görüşlerini şekillendiren bir şâheserdir. Bu nedenle, bu eseri ve onun etkisini küçümsemek ya da göz ardı etmek, gerçekleri görmemek anlamına gelir.

  • Risâle-i Nûr hakkında dile getirdiği "faydasızlık" iddiâsına dâir:

Risâle-i Nûr, sâdece bir kitâp olmanın ötesinde, birçok insanın hayatında derin izler bırakan, onların ruhuna dokunan bir eserdir. Bu etki, sâdece bireylerin iç dünyâsında değil, toplumsal yaşantıda da kendini göstermektedir. Risâle-i Nûr'un satırları arasında, okuyucularını daha bilinçli, daha ahlâklı ve daha sorumluluk sâhibi bireyler hâline getiren evrensel mesajlar bulunmaktadır. Bu mesajlar, insanın iç dünyâsına hitâp eden, onun ruhunu aydınlatan ve ona doğru yolu gösteren bir niteliğe sâhiptir.

Bir eserin bu denli geniş kitlelere ulaşması ve onların hayatında bu denli olumlu etkiler bırakması, onun sâdece yerel bir değere değil, evrensel bir değere sâhip olduğunu gösterir. Bu nedenle, Risâle-i Nûr'u sâdece bir kitâp olarak değil, aynı zamânda insanların hayatlarında dönüşüme vesile olan bir rehber olarak görmek gerekir.

Bu bağlamda, Risâle-i Nûr'un faydasız olduğunu iddiâ etmek, eserin gerçek değerini ve etkisini göz ardı etmek anlamına gelir. Bu eser, sâdece Türkiye'de değil, dünyânın dört bir yanında milyonlarca insanın hayatına dokunmuş, onların inançlarını derinleştirmiş ve yaşamlarına anlam katmıştır. Bu nedenle, Risâle-i Nûr hakkında yapılan bu eleştiri, eserin gerçek değerini ve etkisini anlamamış, dumûra uğramış ve varlığından bile şüphe ettiğimiz bir vicdanın ürünüdür.

  • Risâle-i Nûr ve Bedîüzzamân Said Nûrsî hakkında dile getirdiği "öncü ve model" eksikliği iddiâsına dâir:

Bedîüzzamân Said Nûrsî'nin hayatı ve eserleri hakkında dile getirdiğin "öncü ve model" eksikliği iddiası, onun hayatını ve Risâle-i Nûr Külliyâtı'nın derinliğini tam anlamıyla kavrayamamış olmanın bir göstergesi. Said Nûrsî, sâdece bir yazar değil, aynı zamânda bir öğretmen, bir rehber ve bir öncüdür. Ancak onun bu sıfatlardan daha fazlası olduğunu söylemek gerekir.

O, "Risâle-i Nûr'u anlamıyorlar yahût anlamak istemiyorlar" demiştir. Kendisini skolastik bataklığı içinde saplanmış bir medrese hocası olarak görmeyen Nûrsî, bütün müsbet ilimlerle, asr-ı hazır fen ve felsefesiyle meşgul olmuştur. En derin meseleleri halletmiş, bu hususta eserler te'lif etmiştir. Ancak onun söylediği gibi, "öyle mantık oyunları bilmiyorum. Felsefe düzenbazlıklarına da kulak vermem." Onun amacı, cem'iyetin iç hayatını, mânevî varlığını, vicdan ve îmânını terennüm etmektir. Yalnız Kur'ânın tesis ettiği tevhîd ve îmân esâsı üzerinde işler, zirâ İslâm cem'iyetinin ana direği budur. BU SARSILDIĞI GÜN, CEM'İYET YOK OLUR.

Said Nûrsî'nin hayatı, zorluklarla doludur. "Karşımda müdhiş bir yangın var.. alevleri göklere yükseliyor, içinde evlâdım yanıyor, îmânım tutuşmuş yanıyor" demiştir. Onun bu yangını söndürme çabası, Risâle-i Nûr Külliyâtı'nın doğuşuna vesile olmuştur. Onun hayatındaki zorluklar, onun karakterinin ne kadar güçlü olduğunu gösterir. Onun hayatı, insanlara zorluklar karşısında nasıl sabırlı olunacağını, nasıl azimle çalışılacağını, nasıl fedâkârlık yapılacağını ve bir dâvâ sâhibinin nasıl olması gerektiğini öğretir.

O, sâdece Müslümânların değil, tüm insanlığın dünyâ ve âhiret saâdeti için hayatını ortaya koymuş, bu uğurda meşru zevklerinden bile vazgeçmiş bir insandır. Hayatı boyunca hak ve hakikatleri anlatmış, insanlara var oluş sebeplerini, anlamını ve vazifesini en akılcı ve bilimsel metotlarla öğretmiştir. 83 senelik ömrünün yarısından fazlasını hapishanelerde geçirmiş, açlık, yokluk ve yalnızlık içinde yaşamaya zorlanmıştır. Buna rağmen, Risâle-i Nûr Külliyâtı gibi bir şâheseri insanlığa hediye etmiştir.

Risâle-i Nûr, Said Nûrsî'nin bu değerleri yansıtan bir eseridir. Bu eser, sâdece bir kitâp olarak değil, aynı zamânda bir rehber, bir öğretmen ve bir ilham kaynağı olarak da görülmelidir. Bu nedenle, Risâle-i Nûr ve Said Nûrsî hakkında yapılan bu eleştiri, ölmüş ruha sâhip birinin hezeyânıdır.

Sonuç olarak, onun hayatı, birçok insan için ilhâm kaynağı olmuştur. Karşılaştığı zorluklar, onun karakterinin ne kadar güçlü olduğunu ve onun nasıl bir lider olduğunu gösterir. Said Nûrsî ve Risâle-i Nûr hakkında konuşmadan önce, onun hayatını, eserlerini ve bu eserlerin insanlık için taşıdığı değeri tam anlamıyla kavramak gerekir. Eğer gerçekten anlamak isterseniz, Risâle-i Nûr'un satırlarında, insanlığa sunulan evrensel mesajları bulabilirsiniz. ANCAK BU, GERÇEKTEN ANLAMAK İSTEMENİZE BAĞLIDIR.

Şimdi de sana dönerek bir çift sözüm olacak:

İsmail Halis,

Bir öğrenci, öğretmenine karşı gelirken, bilgisi ve birikimiyle değil, sâdece cesâretiyle hareket eder. Ancak unutulmamalıdır ki, cesâret, bilgisizlikle birleştiğinde, sâdece cehâletin sesi olur. Bedîüzzamân Said Nûrsî'nin hayatı ve eserleri hakkında yaptığın yüzeysel değerlendirmeler, onun derinliğini ve genişliğini kavramaktan uzaktır. Risâle-i Nûr Külliyâtı, sâdece bir kitâp değil, birçok insanın hayatında dönüşümün anahtarı olmuştur. Bu nedenle, bu esere ve onun müellifine yönelik eleştirilerinizi sunarken, daha derinlemesine bir araştırma ve anlama çabası göstermenizi tavsiye ederim.

Bir denizin derinliğini, sâdece kıyısından bakarak değil, içine dalarak anlayabiliriz. ANCAK BU DALIŞ, BİLGİ VE BİRİKİM GEREKTİRİR. Eğer bu derinliği kavramak istiyorsanız, önce bilgiyle donanmalı, sonra da edeple yaklaşmalısınız. Unutmayın, bir öğretmen, öğrencisinin cehâletini değil, onun öğrenme arzusunu takdîr eder. Edebiyâtınızın ve eleştirilerinizin derinliği, ancak bu şekilde gerçek bir anlam kazanabilir. Bu nedenle, önce öğrenmeye, sonra eleştirmeye odaklanmanızı öneririm.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
26 Yorum