Emrullah BEYTAR

Emrullah BEYTAR

Said-i Nursi’nin sivil muhalefeti

Geleneğin açmazı ile modernist savrulma karşısında Said-i Nursi’nin sivil muhalefeti

Bir önceki yazımın bir nevi devamı olan bu yazı için yukarıdaki başlığı kullanmayı uygun gördüm. Çünkü Nursi’nin hayatını bir bütün olarak okuduğumuzda açmaz ile savrulmanın karşısında fıtrata ve zamanın gereklerine uygun bir açılım yaptığını görmekteyiz. Ne ifrat yolunu tercih etmiş ve ne de tefrit yolunu. Muhabbet dışında her konudaki tavsiyesi vasat yolu olmuştur. Geleneğin açmazına yenik düşmediği gibi modernitenin rüzgarıyla da savrulmamıştır.

“Geleneğin Açmazı ve Modernitenin Savrulmalarına Karşı Said-i Nursi’nin Sivil Muhalefeti  isimli kitap çalışmamız Mayıs ayının sonları itibariyle Çıra Yayınları aracılığıyla okuyucuların huzuruna çıkacağını ümit etmekteyim. Osmanlının yıkılış tarihine rast gelmiş bulunan Nursi o dönemdeki geleneksel açmazlığa karşı sivil bir muhalefet örnekliği sergilerken, Osmanlının bakiyesi üzerinde kurulmuş genç cumhuriyet döneminde de modernitenin savrulmalarına karşı sivil bir muhalefet geliştirmiştir.

Cumhuriyet dönemindeki savrulmaların bahane/referans veya gerekçesi modernite olmuştur. Nursi’nin modernite adına yapılmış uygulamalara karşı izlemiş olduğu yol veya geliştirmiş olduğu sivil muhalefeti manidar olduğu kadar bir o kadar da realistir.
Cumhuriyetin kuruluşu ve sonrasında Mustafa Kemal’in laik ve ulusal bir toplum oluşturma hedefi Nursi’yi siyasetten soğutmuş ve bundan sonra eserlerini iman esasları, dini hükümlerin açıklanması, İslami şuur ve kimliğin korunması temaları etrafından şekillendirmiştir.

Kemalizmin geleneksel dindar Osmanlı toplumundan modern laik Türk toplumu “yaratma” gayretine karşı, Nursi ferdi planda İslami şuurun korunması yoluyla mücadele etmiş, İslam şuurunun korunması için İslami geleneğin yenilenmesinin şart olduğuna inanmış ve bu çerçevede mümkün olduğu kadar zamanın sorunlarını dikkate alan bir dershane eğitimine önem vermiştir.

Nursi, Kemalizmin aksine batılılaşmadan modernleşmenin, İslamla bilim ve akılcılığı bağdaştırmanın mümkün olduğunu savunmuştur. Bundan dolayı Yeni Said, Eski Said’e nazaran Kemalizm için daha büyük bir tehlike oluşturmuştur. Çünkü toplumsal değişim projesinin doğrudan zihinsel ve kavramsal köklerini içten içe eritmiş ve halkın nezdinde yeni rejimin meşruiyeti sorgulanır hale getirmiştir.

Çok partili hayata geçişten sonra Nursi’nin siyasete olan bakışı bir nebze yumuşama göstermiştir. CHP’nin totaliter çizgisine karşı özgürlükler lehine bir karşı ağırlık olarak gördüğü DP’yi destekleyen Nursi, Eski Said dönemindeki meşrutiyet, meclis, anayasa ve meşveret konulu düşüncelerine benzer söylemler üretmiştir.

Üçüncü Said olarak adlandırılabilecek bu dönem ne kadar eski Said’e doğru bir yönelim olsa da Yeni Said’e çok yakın olduğu rahatlıkla söylemek mümkündür. Nursi bu dönemde de din üzerinde siyaset yapmanın tehlikelerine dikkat çekmiş, çoğunluğu Müslüman olan bir toplumda İslam’ı sahiplenen ve sembolleştiren bir siyasi hareketin muhtemel zararlarına işaret etmiştir.

Kaldığımız yerden devam etmeye çalışacağım inşallah.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.