Ruhların yaşı yoktur

Çocukluğumdan beri hep bir ışık bekleyip durdum. Ötelerden, uzaklardan bir ışık. Bir mesaj, bir ses, bir tebessüm.  Hep  bekledim, hep ümit ettim. Yalvardım dualarımda. Allah’ım bana küçücük de olsa bir mucize gönder diye. Geceler boyu, yalnız ve çaresiz.

Sonra unutulduğumu düşündüm. Rabbimin beni unuttuğunu. Gözden çıkardığını. Artık düzelemeyeceğimi. Bir kenara itilmişliğimi. Benden adam olmazları. Bıraktım yalvarmayı. Bıraktım O’nunla konuşmayı. Kendi içime kapandım. Kendi yalnızlığıma. Ne de olsa Allah beni unutmuştu, benim de O’nu unutmamda bir sakınca yoktu.
Kalbimizden akan ılık, yakıcı bir ateş olmasaydı unutabilirdim belki her şeyi. Belki ağlamayabilirdim bir daha. Belki küsebilirdim ışıklara. Belki aramayabilirdim geceler boyu.
Ama yüreğime sevda yazıldığından beri, hasret ağlayışım dinmek bilmedi bir türlü.
Bir ışık, bir ışık, bir ışık. Ötelerden ve sadece bir ışık.

Hangi adalardan toplandığı belirsiz bir akşam değince gözlerime, durgunlaşır, suskunlaşırdım. İşte o gecelerden kalma yalnızlığım. Ne de çok yüzü vardı hayatın. Ne de çok başkalıkları.
Ağır ağır yanarken şehir ötelerde, asıl yanan ruhumdu. Işıksızlığımdı. Yanmayan çehreler gördüm ateşe atılsa bile.

Yanmayabilseydim mutlu olur muydum?
Nasıl görünürse dünya gözyaşlarımızın ardından, öyle bakakaldım hayata.
Sonra bir ışık geldi ötelerden.
Ruhların yaşı yoktur geldi.
Ve akşamlar geri verince bana gözlerimi, şehir kayboldu. İnsanlar kayboldu.
Ve ruhların yaşı yoktu.
Ruhların ölümü de yoktu, ölüm sadece bedenlere gülümserdi.
Ruhlar gecelerden sabaha usulca kanayınca bulurlardı ışığını.
Denizin üstüne ıssız bir derinlik gibi süzülünce bulurduk kendimizi.
Bir tebessüm gibi.
Onlar hiç bir şeyden yapılmış adamlar gibi gülüp dursunlar  bu yanmayanlar diyarında.
Ben ışık, hep ışık, hep ruhların yaşını arayanım.

Allah Cebrail’i Yahudilerin memleketlerini yıkmakla vazifelendirince, Yahudiler düşman olmuşlardı Cebrail’e.
Sonra Kur’an Peygamberimize Cebrail tarafından indirilince gelip pazarlık yapmaya kalktılar.
“Kur’an’ı Cebrail değil de Mikail indirirse inanırız.”
Ruhların yaşı yoktur.
Pazarlığın da yaşı yoktur.
Upuzun hayat yolculuğumuzda her an Allah’la pazarlık halinde olabiliriz.
“Cebrail değil, Mikail ile gönder.”

Işık gönder, ama benim istediğim gibi, benim istediğim vasıtalarla, istediğim şekilde, istediğim zamanda gönder.

Bazen bir çocuğun hüzün karası gözlerinde gelir ışık
Bazen bir aşkın yenik ve savaşsız tapınaklarında.
Bazen yaşamın sessiz ve mavi ayrıntılarında
Bazense ruhların yaşı yoktur da

Oysa takvimlerde değil onulmaz arayışımız, ruhlarımızda
Oysa bir adam sınırsız, soluksuz, ağlamaksız, ışıksız
Oysa bir Sen pazarlıksız

Bir ışık, bir ışık, bir ışık. Ötelerden ve sadece bir ışık.
Bir ışık ki yaşamaktan daha yoğun
Bir ışık ki Seninle yaşanan bir sensizliğin sesi
Bir ışık ki ruhların yaşı yoktur

“O cahiller!
Allah bizimle konuşsa yahut bize bir mucize gelse ya! dediler.
Halbuki Biz
Hakkı anlayan bir topluluk için ayetleri açıklamışızdır”

Yaşı olmayan ruhlara her yer ışık, herkes ışık
Eşya ışık, varlık ışık, insan ışık, kitap ışık, gözler ışık
Aşk bir ışık
Sen bir ışık
Ötelerden ve sadece hep ışık!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
7 Yorum