Zafer KARLI
Risale-i Nur’un dili ağır mı? Gerçekten sorun bu mu?
Bazı kimseler; “Risale-i Nur’ların dilinin ağır olduğunu” gerekçe göstererek okumadıklarını söylüyorlar.
Meseleye bir de şöyle bakalım;
Tefsir okumak istiyorlarsa meşhur tefsirlerden Elmalılı Hamdi Yazır’ın tefsirini veya Fahreddin Razi’nin tefsirini okusunlar… anlarlarsa!
Veya günümüz Türkçesi ile yazılan Diyanet İşleri Başkanlığının “Kur’an Yolu Meal ve Tefsiri” isimli eseri okusunlar…
Nihayetinde okunan tefsir; akılları nurlandırıyor, kalplere ve ruhlara ferahlık veriyor, imanı inkişaf ettirip ibadetin zevkini tattırıyor ise… İnsanın, lâtifelerini terbiye edip, fikirlere istikamet vererek, tefekkürü derinleştirmişse… okuyucusunu gaflet uykusundan uyandırıp, ahiretine çalışmasına vesile oluyorsa maksat hasıl olmuştur.
Risale-i Nur’un dili ağır diyenler hangi tefsiri okuyorlar? Bize de tavsiye etsinler biz de okuyalım…
Bugün Risale-i Nur’u anlamıyorum diyenler İstiklal Marşımızın 10 kıtasındaki en az 20 kelimenin de anlamını bilmiyor ve Milli Şiirimizi de anlamıyorlar…
Acaba ehliyet almak için 400 sayfalık kitaba sarf ettikleri sürenin çeyreğini Risale-i Nur’a sarf ettiler de anlamadılar mı?
Kaldı ki bir dönem Risale-i Nur Külliyatından bazı kitaplar baştan sona sadeleştirilerek basıldı. Dili hafifletilmiş! o kitaplardan bir tanesini dahi baştan sona okuyup bitirmişler mi?
Oysa ki Risale-i Nur’un dili bireylerin Türkçe’yi etkin kullanmasına, kişinin fikri ve ruhsal gelişimine ciddi katkılar sunmaktadır. Çünkü dilin özelliklerinden birisi, düşünce ile iç içe olmasıdır. Düşünceler dil yardımıyla ortaya konarak başkalarına iletilir. Düşüncelerin gelişmesini sağlayan temel unsur, kelimelerdir. Kelime ve kavram zenginliği düşünme sürecinde akılcılığa ve düşünce zenginliğine işaret eder. İnsanın kelime ve kavram yönünden zengin bir birikime sahip olması, düşüncede de zengin olmasını sağlar. Bu nedenle Türkçe eğitiminde kelime öğretimine ayrı bir önem verilmesi gerekmektedir. (1)
Öte yandan Risâle-i Nur’da ilk bakışta göze çarpan dil ağırlığı, Osmanlıca’nın ya da müellifinin yaşadığı dönemin hatırından değil, Kur’ân kelimelerini hatırlama zaruretinden kaynaklanır. Risâle-i Nur’un örnek metni olarak Birinci Söz üzerinde şöylesine bir göz gezdirme, “ağır” kelimelerin hemen hepsinin “Kadir-i Rahim”, “Hâkim-i Ezelî”, “Mâlik-i Ebedî” gibi, esmânın talimi, “acz”, “fakr”, “vird-i zebân”, “mütevazı'”, “mağrur”, “Asâ-yı Mûsa”, “Azâ-yı İbrahim” gibi vahyin talim ettiği temel düşünce kodlarının muhafazası ve zihinde yerleştirilmesine yönelik olarak zikredildiğini gösterecektir. Risâle-i Nur’da, bu misyon peyderpey, hissettirilmeden, metnin ikinci ve gizli bir dili olarak gerçekleştirilir. (2)
Velhasıl;
Biz,
Kur’ân’ı okuyan,
Esma-ül Hüsnâ’yı okuyan,
Kurguyla konuşan,
Meselle konuşan,
Kâinatı konuşturan Risale-i Nur’ları ciddiyetle okumaya devam edeceğiz.
Zira “Risaleler yalnız aklî mesail-i ilmiye değil; aynı zamanda kalbî, ruhî ve halî mesail-i imaniyedir. Aklınız her bir meseleyi tam anlamasa da, ruh, kalb ve vicdanınız hissesini alır.” (Bediüzzaman, Mektubat, 26. Mektup)
Kaynaklar
1-Prof. Dr. Murat Özbay Arş. Gör. Deniz Melanlıoğlu, Türkçe Eğitiminde Kelime Hazinesinin Önemi Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Dergisi. Haziran 2008. Cilt:V, Sayı:I, 30-45
2-https://www.risaleinurenstitusu.org/risale-i-nur-dili/
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.