Mehmet Selim MARDİN

Mehmet Selim MARDİN

Milas hadisesinin iç yüzü ve gazete manşetleri

Bediüzzaman Said Nursi 1 Mart 1927 yılında mecburi ikamete tabi tutulduğu Isparta’nın Eğirdir ilçesine bağlı Barla nahiyesinde muallim ve nahiye müdürünün eza ve sıkıntılarına dayanamaz. Kendi isteği ile Isparta valisi Mehmet Fevzi Daldal’a bir mektup yazarak Isparta’ya nakil talebinde bulunur. Bu talebi 24 Temmuz 1934 tarihi itibariyle kabul edilir ve böylece yedi sene, dört ay ve yirmi üç gün kaldığı Barla’dan ayrılarak Isparta’ya yerleşir. Isparta’da Şükrü efendinin bağ evindeki köşkünü kiralar ve altı ay kadar dışarı çıkmaz. Ancak burada da Bediüzzaman’a rahat yoktur. Sürekli gözetim altında tutulur ve gelen gidenler ile onunla temas edenler günlük olarak rapor edilir. Dışarı çıkmaması ve insanlarla temas etmemesi bile devlet raporlarına girerek şüphe ile karşılanır.

Söz konusu raporda "Merkum Saidi Kürdi Isparta'da oturduğu evin kapısına Arap harfleriyle yazarak astığı bir varakada sekiz seneden beri vicdansızların evhamı yüzünden şiddetli bir tazyik ve işkence altında bulunduğu ve ara sıra dostları ile görüşmesinin vicdansız bazı adamlar tarafından hoş görülmediği cihetle kendisini ziyaret için kimsenin gelmemesini ve görüşmemesini ve bu hususta kendisine iki ay müsaade verilmesini ilâ..." yazmış olduğu görülmekle bundan maksat ne olduğu kendisinden şifahen sorularak keyfiyet 13.9.934 tarih ve emniyet 120 sayılı tahriratla "suret: 5" dâhiliye vekâletine arz olunmuştur” ifadeleri yer alır.

Yine Devlet arşivlerinde yer alan “21 Mart 935 tarih ve Em. 186 Belgeden‘den (sayfa 3): Said’i Kürdinin ziyaretçileri kabul etmediği hakkındaki telkinata rağmen yine ziyaretçilerinin eksik olmadığı ve daimi hizmetinde bulunan Kürt Bekir, Hüsrev, mütekait Yüzbaşı Rafet, Rüştü ve Mustafa Çavuş Süleyman imzaları ve Arap harfleri ile yazılan bir muhtırada Said’i Kürdinin hayat ve maişeti hakkındaki şüpheleri izale için izahat verildiği ve son Ramazan ayında otuz günde yarım okka yoğurt, yüz elli dirhem pirinç, dört kuruşluk yani yarım kilo bir francala yediği ve iftarda bir kaşık bal ve bir iki kupa çayla kifaf-ı nefis ettiği binaenaleyh kendisine bir fevkalâdelik ve hatta keramet istinat olduğu görülmüş ve bu suretle cahil halk arasında bir muhit edindiği anlaşılmış olduğundan kendisinin hemen Isparta'dan uzaklaştırılması ve Ankara merkezine veyahut civarındaki kazalardan birine nakledilmesi hususu arz olunur” diye rapor edilen belgeden de anlaşılacağı üzere hükümet Bediüzzaman’ı rahat bırakmak niyetinde değildir ve başka bir yere nakledilmesi rapor edilmiştir.

Bediüzzaman’ın 4 Nisan 1935 günü kırlara çıkmasını fırsat bilen polisler kanunsuz bir şekilde arama izni olmaksızın ikametgâhını basarak arama yaparlar. Evinde ne var ne yok alıp götürdükten sonra emniyette ve savcılıkta soruşturma başlatırlar. Bediüzzaman hemen savcılığa bir dilekçe yazar fakat dilekçesi görmezden gelinir ve işleme alınmaz. Üstelik yukarıdan gelen talimat yazısına istinaden 25 Nisan 1935 tarihinde savcılıkça ifadesi alınarak 27 Nisan 1935 tarihinde tevkif edilir. Tarihe geçen bu hukuksuzluk örneği belgelerde şu ifadeler yer alır:

“Said’i Kürdinin ve yardakçılarının adliyeye verildiği ve tevkif edildiği 24.4.935 tarih ve 67 sayılı şifreye ek olarak 27.4.935 tarih ve Em. 72 sayılı tahriratla "suret: 16" vekâlete arz olunmuş ve hazırlık tahkikatının bir sureti de takdim kılınmıştır. Vilâyetinin 24.4.935 tarih ve Emniyet 67 sayılı şifresine dâhiliye vekâletine yolladığı yazı: Said’i Kürdinin çok kurnaz hareket ettiği ve kendisini bir şeyle alâkası yokmuş gibi göstererek gizlice bir muhit edindiği ve el altından hazırladığı mutemet adamları vasıtasıyla bunlara verdiği dersler ve telkinler sayesinde ayrıca birer muhit meydana getirdiği ve bunlar da Said’i Kürdinin yazdığı birçok risaleleri okumak ve yazmak suretiyle dinî ve irticaî propagandalarda bulunduğu evinde bulunarak vekâlete gönderilen kitap ve risalelerin tetkikinden anlaşıldığı cihetle haklarında hazırlık tahkikatı yapılması ve keyfiyetten adliye vekâletine de malumat verilmesi emir buyrulmuştur...

Dâhiliye Yüksek Vekâlet’inin 22.4.935 tarih ve Em. 6320 numaralı şifresinin sureti:

Gizli tarikat faaliyetleri sarf ettikleri bas olunan eşhastan ileri gelenler ve elebaşılar hakkında tahkikat yapılması ve işin duyulmaması tebliğ buyurulmuş olduğundan vilayetçe yukarıda arz olunduğu üzere toplanan ve ifadeleri alınan suçlular bütün vesaiki ile beraber 25 Nisan 935 tarihinde Cumhuriyet Müddei Umumiliği'ne teslim edilmiş ve bu işlerle alakadar olanlar hakkında civar vilayetlerden ve kazalardan alınan malumat ve şifrelerin suretleri yine müddei umumiliğe tevdi kılınmıştı. Said’i Kürdi ve mensuplarının Isparta vilayetince yakalanarak adliyeye verildiği Muğla, Burdur, Afyon, Antalya vilayetlerine tamamen bildirilmiş ve Said’i Kürdi ‘ye ait on dört kitap ve risale ile vilayette kalmış olan elli adet diğer nüshaları ve bir de on yedi adet yazma Kur'an-ı Kerim cüzleri bağlı üç liste ile ve Cumhuriyet Müddei Umumi Ligi’ne verilmişti. Said’i Kürdinin Isparta vilayetinden uzaklaştırılması hakkında vilayetin 21 Mart 935 ve Em. 186 numaralı rapor üzerine Dâhiliye Vekâleti keyfiyeti heyeti vekileye arz ederek 25.4.935 tarih ve 2/2406 sayılı kararnameyi istihsal etmiş ve 4.5.935 tarih ve nüfus 10951/2351 sayılı mahrem emirle "suret: 22" vilayete tebliğ buyurmuştur.”

Bu tutuklama olayından hemen sonra gizli güçler boş durmaz. Bediüzzaman ve talebelerini sindirip yok etmek üzere hadiseyi genişlendirmeye ve büyük bir isyan hazırlığı gibi göstermeye çalışarak Muğla’nın Milas ilçesinde bulunan Nur talebelerinin ev ve işyerlerinde yaptıkları aramalar sonucu bazı risale ve mektupları bahane ederek çevre il ve ilçelerde bulunan Nur talebelerini tevkif etmeye başlarlar. Bediüzzaman bu hadisede büyük rol oynayan İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’nın olayları nasıl abarttığını şöyle ifade eder:

“Şükrü Kaya’nın ne derece asılsız evhama kapılıp garaz ettiğine delil şudur ki: Benim gibi kimsesiz ve üç-dört bîçare arkadaşlarımı mahkemeye vermek için, kendisi, Ankara’dan yüz jandarma ve on beş-yirmi polis beraber alıp, güya Isparta’daki jandarma kuvveti ve bir fırka asker kâfi gelmiyormuş gibi ortalığa bir dehşet vermesidir. Acaba bir tek polisin ve bir tek jandarmanın eli ile yapılacak bir vazifeyi, millete iki-üç bin lira zarar verdirip, sonra tahliye edilen bîçare masumları; Isparta’dan ta Eskişehir’e beş yüz lira nakliyata sarf ettirmek ve o bîçareleri binlerce zararlara uğratmaktan başka, hayat-ı içtimaî arasındaki mevkilerini sarsıntılara duçar etmek gibi mühim hadiseleri îcad etmekle, ne derece Dâhiliye Vekâletinin tedvîrine ve asayişi temine ve bu bîçare milletin istirahatle çalışmalarına zarar verdiğini gösteriyor. Demek bililtizam, hiçten büyük bir hadiseyi îcad etmek garazıyla o vaziyeti göstermiş; habbeyi yüz kubbe yaparak, dâhiliyenin en ziyade sükûnete muhtaç olduğu bir zamanda böyle her tarafı sarsacak bir vaziyeti îcad etmek ve kanunsuz kanun namına amel etmek, kanunca mühim bir cürüm yaptığını iddia edip, Şükrü Kaya’nın şahsını, Dâhiliye Vekili olan Şükrü Kaya Beye şekva ediyoruz.” (Tarihçe-i Hayat. Eskişehir hayatı. 210)

1saidnursi_1935.jpg

altyazi-001.jpg

Bediüzzaman Said Nursi Isparta tevkifhanesinden Eskişehir’e sevk edilirken. (Tan Gazetesi'nin 13 Mayıs 1935 tarihli nüshası)

Bediüzzaman ve Nur talebelerinin maruz kaldığı bu soruşturma ve tevkif hadiseleri aradan on gün geçmesine rağmen basında hiç yer almaz. Ancak 5 Mayıs 1935 tarihi itibariyle bütün gazeteler bir yerlerden talimat almış gibi basmakalıp klişe suçlamalarla olayı büyütüp irtica kalkışmasına çevirmeye çalışmışlardır. Bu neşriyat beş altı gün devam etmiştir. Haberlerin çoğu birinci sayfadan manşetten verilmiştir. İşin garibi Cumhuriyet Halk Partisinin yayın organı olan Ulus gazetesi olaylara dair hiçbir haber yapmaz. Hadise bittikten sonra bunu küçük bir haberle geçiştirir. Tutuklamalarla ilgili en geniş haberleri ve yorumları Tan gazetesi yapmıştır. Cumhuriyet gazetesi ise olayın sıradan bir vaka olduğunu savunur. En başta İçişleri bakanı Şükrü Kaya olmak üzere bütün basında Bediüzzaman ile ilgili yalan ve yanlış bilgiler yer almıştır.

Tarihe ibret olmak ve not düşmek adına belli başlı gazete manşetlerini aktaralım.

5 Mayıs 1935 tarihli gazete manşetleri:

Tan: İrtica Hazırlayan Bir Şebeke Tutuldu

Son Posta: Bir Şeyh Bozması Birkaç Kişiyi İrticaa Teşvik etti

Haber: Türkiye’de İrtica Yeniden Başkaldıramaz

Akşam: Mürteci Bir Şeyh ve On Beş Mürteci Tutuldu

2-047.jpg

1 Mayısta 1935 tarihinde Kars ilimizde meydana gelen ve 200 vatandaşımızın vefatı ile neticelenen deprem haberleri irtica haberlerinden sonra yer almıştır.

3-021.jpg

Düzmece raporlar üzerine hazırlanan sübjektif bir haber örneği. Mahkeme görmemiş henüz ifade vermemiş olan Bediüzzaman Şeyh, talebeleri mürit diye şebeke olarak haberleştirilmiş.

4-012.jpg

Hayali senaryolar sonucu oluşturulan manşet haber

5-009.jpg

Bediüzzaman’ı Şeyh Said hadisesi ile mahkûm olmuş gösteren sahte istihbarat raporları ile hazırlanan mizansen manşet

6 Mayıs 1935 tarihli gazete manşetleri

Tan: Antalya’da Dört Kişi Yakalanarak Isparta’ya Gönderildi

Son Posta: Tarikat Propagandası Yapanların Hepsi Yakalandılar

Cumhuriyet: Milas Hadisesi Mevzii Bir Vakadan İbarettir

Halkın Sesi: İstiklal Mahkemesi Tarafından Milâs’a Uzaklaştırılan Şerh Said ile Müritlerinden Dokuz Kişi Tevkif Edildi

6-005.jpg

Yalan ve iftiranın ateşli gazetesi Tan’ın manşeti

7-004.jpg

Yine tipik bir karalama ve asılsız manşet haberi. “Bediüzzaman Dünyayı öküzün boynuzuna kondurmuş”

8-003.jpg

Cumhuriyet gazetesi Tan gazetesinin aksine hadisenin sıradan bir vaka olduğunu manşete taşımış. Ama Sabahat Zekeriya sertel köşe yazılarında çok büyük bir edepsizliğe imza atarak Bediüzzaman’a olan kinini kusmuştur.

9-002.jpg

Bediüzzaman’ın İstiklal mahkemesinde yargılandığını ileri süren asılsız haber

7 Mayıs 1935 tarihli gazete manşetleri

Tan: İrtica Şebekesinde Yeni Suçlular

Haber: İrtica Hadiseleri Hakkında Bugün Bursa Vali ve Müddei - i Umumisi Haber’e Beyanatta Bulundular

Cumhuriyet: Neşriyat Hariçte Yanlış ve Menfi Akislere Yol Açtı

Anadolu: Milas Mürtecileri Isparta Ağır Ceza Mahkemesine Verildiler

10-001.jpg

Tan gazetesi hadiseleri büyütmek için büyük bir gayret gösteriyor. Olaya İçişleri bakanı müdahil oluyor ve İzmir üzeri Isparta’ya hareket ediyor.

11-005.jpg

Haber gazetesinde Tan’ın yolundan gidiyor aynı teraneler tekrarlanıyor

12-001.jpg

Hadise dış basında da yankılanıyor. Kürtler Cumhuriyet rejimini devirmeyi amaçlıyorlarmış.

13-001.jpg

Maznunlar mahkemeye veriliyor. Kumpas devam ediyor

8 Mayıs 1935 tarihli gazete manşetleri

Tan: Bir Mürteci İfade verirken Öldü

Haber: Mürteci Mevkuflar 47 Kişi

Halkın Sesi: Şeyh Said ile Müritleri Bursa’da Sorguya Çekildi

Akşam: Isparta ve Bursa’da Yeni Tevkifler Yapıldı

14-001.jpg

İstikamet Şehidi Binbaşı Asım beyin vefat haberi. Burdur’dan sorgusu yapılmak üzere Isparta’ya getirilmişti.

15-002.jpg

Mevkuf sayısı 47 yi buldu. Bu arada CHP kurultayı hazırlıkları devam ediyor

16-001.jpg

Buda ayrı bir hayali haber: Bediüzzaman Bursa’da sorguya çekildi

16_1.jpg

İçişleri bakanı Şükrü Kaya ve Jandarma Genel Komutanı Kazım Isparta da

9 Mayıs 1935 tarihli gazete manşetleri

Akşam: Isparta Hadisesi Tahkikatı

Anadolu: İrtica Hadisesi

Haber: Şükrü Kayanın Said’i Kürdiye Dair Mühim Beyanatı

17-001.jpg

Said Kürdi peygamberlik lakabına kinaye olarak Ümmi alim adını takınmıştır iftirası

18.jpg

Günlerce koparılan fırtına neticesi 12 risale 32 mektup yakalanmış

19-001.jpg

İçişleri bakanı Şükrü Kaya’dan yargısız infaz

10 Mayıs 1935 tarihli gazeteler

Kurun: Şükrü Kaya İrticaın Mahiyetini Anlatıyor

Akşam: Milatsa Sekiz Tarikatçı Tevkif Olundu

20-001.jpg

İçişleri Bakanı Şükrü Kaya kin kusmaya devam ediyor. Yargıyı etkilemeye çalışıyor

21-001.jpg

Muhakemeler Eskişehir’de yapılacak

Milas hadisesi ile ilgili haberler aktardıklarımızla sınırlı değil buna benzer onlarca daha haber yapıldı. Risale–i Nurların neşir hizmetlerinden sonra gazeteler ilk defa Milas hadisesi dolayısı ile Nur talebelerini manşete taşıdılar. Koparılan fırtınanın ardından Eskişehir mahkeme safahatı ile ilgili gazetelerde hiçbir haber yer almadı. Gazetelerin Bediüzzaman’ı ve Nur talebelerini görmezden gelme tavrı 1952 yılında İstanbul’da görülen Gençlik Rehberi mahkemesine kadar sürdürülmüştür.

Milas hadisesi öncesi ve sonrası ile ilgili yapılan aramalar ve tutuklamalar ile ilgili Cumhurbaşkanlığı katına bilgi verilir.

Riyaseti Cumhur Katib-i Umumisi Bay Rıza Soyak'a, Ek. 6/5/935 gün ve 4174 sayılı yazı:

1-Afyon vilayetinin Dinar kazasında oturan Sofu oğlu Hasan'ın şüphe üzerine evinde yapılan aramada Said’i Kürdinin tarihçeyi hayatı ve yirmi dokuzuncu mektup adlı yazısı bulunmuş ve adliyeye verilen Hasan tevkif ve Eskişehir'e sevk edilmiştir.

2-Denizli eski noteri olup halen Germencik'te istasyon memuru oğlunun yanında oturan Mehmet Tahmas'ın Said’i Kürdinin irticai şebekesine dahil bulunduğu ve tevkif edilen Eğirdirli Ali Hoca delaletiyle dört beş ay önce Isparta'ya giderek Said’i Kürdi ile temasta bulunduğu Denizli vilayetinden bildirilmiş ve gereğine başlanmıştır.

3-Burdur'da Esat oğlu Emin'in evinde yapılan aramada Said’i Kürdi şebekesiyle alakadar bulunduğunu gösterir yazılar elde edilmiş ve Emin adliyece tevkif edilerek Eskişehir'e sevk olunmuştur.

4-Burdur'da eski fırka reisi ve şimdi parti heyeti üyesi olan Süzek oğlu Ahmet Hamdi'nin evinde, dükkânında ve üzerinde yapılan aramada bir şey bulunmamıştır.

Bilgi olarak saygılarımla sunarım.

5- Yüksek Başvekâlete, Millî M.V., Adliye V., B.Er.H.R. yazılmıştır.

Dâhiliye Vekili Şükrü Kaya

Riyaseti Cumhur Katib-i Umumisi Bay Rıza Soyak'a, 14.5.935 gün ve 4504 sayılı yazı:

1–Bediüzzaman Said’i Kürdinin gizli irtica şebekesine mensup olup Isparta'da mevkuf bulunan 32 kişi mahkemeleri yapılmak üzere Afyon yoluyla Eskişehir'e sevk olunmuşlardır.

2–Bu şebeke ile ilişkili oldukları ve gizli tarikat faaliyetinde bulundukları tespit edilen Yalova’nın Güney köyünden Şeyh Şerafettin ile Bursa'da mütekait tapu müdürü Halil oğlu Naci, Defterdarlık muamelat memuru Tahir oğlu Hamdi, mütekait telgraf memuru Mehmet oğlu Refik, kuyumcu Mehmet oğlu Abdülkerim, tellal Musa oğlu Yahya, kuyumcu Mehmet oğlu Mehmet Nuri, Türkçe ezan hadisesi elebaşlarından Yahya oğlu İbrahim, Mustafa Kamil oğlu Mehmet Feki, Süleyman oğlu Bezzaz Necip, Abdülvehap oğlu Yorgancı Akif, Bakkal Abdulgaffar oğlu Yusuf, Bakkal Hasan oğlu Mehmet, Süleyman oğlu Tatar Mustafa, Zihni oğlu Terzi Akif, Abdülhalim oğlu İsmail Hakkı, Rıfat oğlu ahçı Kamil Adliyece tevkif ve Eskişehir'e sevk olunmak üzere yola çıkarılmışlardır. Bilgi olarak saygılarımla sunarım.

Dâhiliye Vekili Şükrü Kaya

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
5 Yorum