Mehmet Abidin KARTAL

Mehmet Abidin KARTAL

Dünya ısındıkça içinde biz de yanacağız

İnsan, Alemlerin Rabbinin kâinatta koyduğu ekolojik dengeleri, ekosistemleri dikkate almak zorundadır. Kâinatın yaratılış amacı sadece insan merkezli değildir. Her sanat bir sanatkârı icab eder. Kainat mükemmel bir sanat eseridir. Kâinat her şeyden önce Yaratıcısını gösteren bir belge, bir kitap olduğundan insanı aşan bir boyutu vardır. Bütün canlıların birer yaratılış gayesi bulunmaktadır. İnsan öncelikle bunu iyi anlamalıdır. Kâinat-insan ilişkisine dikkat etmemiz gerekiyor. İsm-i Kuddüs’ten gelen temizlik emrini, bütün varlıklar dinlerken ve ona uyarlarken, insan da bu hitaba kulak vermek zorundadır. Kâinatta atomlardan yıldızlara, karıncalardan kartallara kadar her şey temizlik için seferber olurken, insanların çoğu bu kaidenin dışına çıkıyor. Her çağda yaptığı işler sonucunda kendi dünyasını kendi kirleten, dünyanın dengesini bozan, küresel ısınmaya sebep olan, fıtrata aykırı hareket eden varlık, insandan başkası değildir. Dijital çağda da beşerin bulaşık eli hayatı tehdit etmeye devam ediyor. İnsan yaratılış kanunlarına aykırı hareket ederek tahrip etmese kâinat mükemmeldir.

İnsan yaptığı kötülüklerle düzeni bozuyor

Endüstri devrimiyle birlikte son 200 yıldır, sera gazları olarak adlandırılan su buharı, karbon dioksit, metan gazları, azot oksit ve kloroflorokarbonların atmosferimizdeki konsantrasyonları önemli ölçüde artış gösterdi. Bunların çeşitli sebepleri olmakla birlikte, en önemli nedenleri ise özellikle taşımacılık sektöründe fosil yakıtlarının kullanılması ve ormanların yok ediliyor olması. Ve tabii ki, kloroflorokarbonlar gibi insan yapımı kimyasallarla, güneşten gelen zararlı mor ötesi ışınların dünyamıza girmesini engelleyen ozon tabakasına zarar veriliyor olması. “Hiç kuluna zulmeder mi Mevlâsı? Kulun çektiği kendi cezasıdır cezası” diyen, ne güzel söylemiş. Bugün yeryüzü ve insanlık bir yok oluş tehlikesiyle karşı karşıya ise, bunun müsebbibi yine insandır. Her geçen gün bir başka doğal kaynağı yok eden ve kendi elleriyle ürettikleri zararlı maddeleri yine kendi elleriyle tüketen insan, farkında olmadan kendi sonunu kendisi hazırlamaktadır.

Bakara suresinde kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayınız” buyurulur[1]. Yine Rum suresinde “İnsanların kendi işledikleri (kötülükler) sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır. Dönmeleri için Allah, yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını (dünyada) onlara tattıracaktır.”[2] denilmektedir. Her iki ayetin geniş bir anlam spektrumu bulunmaktadır. Bu ayetlerde insanların kendi elleriyle yaptıkları yanlışlara işaret edilmekte ve ikinci ayette bu yanlışlar sebebiyle hem karada hem de denizde düzenin bozulmasından bahsetmektedir. Bu ayetin manasının insanlar tarafından çevrenin kirletilmesi sonucu ekolojik dengenin bozulması olarak anlaşılabilir. Ekolojik dengenin bozulması zincirleme olarak küresel ısınmaya ve iklim değişikliğine sebep olmaktadır. Ayette düzenin bozulması buna işaret olabilir. Yine ayette insanların bu düzeni bozduklarından dolayı Allah’ın (c.c.) onları cezalandıracağı ve umulur ki bu yanlıştan dönerler denilmektedir. Nitekim günümüzde iklim düzeninin bozulmasından dolayı dünyada felaketler (sel, fırtına, kuraklık vb) yaşanmaya başladı. İnsan yaptığı kötülüklerin sonuçlarını yaşıyor. Dolayısıyla insanlık düzeni bozduğunun farkına vardı. Artık çareler aranmaya başlandı. Ayetten çıkan bir mana da esas cezanın ahirette olduğuna işaret etmesidir. Çünkü çevreyi kirletmek başka insanların hakkına girmektir.

Dünyada iklimin değişmesine, küresel ısınmanın meydana gelmesinde en büyük etken çevreyi kirleterek, sera gazlarının oranının yükselmesi, dünyanın dengesini bozarak yapılan teknolojik gelişmeler ve üretim sistemidir. Bu sistemin adı kapitalist sistemdir. Tüketmek için aşırı kazanmak için şuursuz bir üretim. İsrafa dayalı tüketim. Çevreyi kirleten üretim ve tüketim. Adaletsiz dağıtım. Bir yanda açlıktan ölenler, bir yanda obeziteden ölenler. Suçlu insan, beşerin bulaşık eli…

Düzeni bozan insan sonunu hazırlıyor

Temmuz 2023 itibariyle Türkiye ve dünyada bugüne kadar görülmemiş sıcaklar ve orman yangınları küresel ısınmanın vahametini zirveye çıkardı. Sıcaklıkların ağustos ayında da devam edeceği yetkililer tarafından ifade ediliyor. Ağustos ayında yaz mevsiminin en sıcak günlerinin yaşanacağı 'Eyyam-ı bahur' sıcaklarının kendini göstereceği metroloji uzmanları tarafından söyleniyor. Eyyam-ı bahurun, Türkiye'nin güney ve batı bölgelerinde etkisini göstermesi bekleniyor.

Küresel ısınmadaki bu tehlikeli gelişmeler üzerine, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, küresel ısınma çağının sona erdiğini, bunun yerine “küresel kaynama çağının” başladığını söyledi. Guterres, sıcaklık artışını sınırlamak ve iklim değişikliğinin zararlı sonuçlarından kaçınmak için dünyaya acil önlem çağrısında bulundu.

İklim değişikliğinin korkutucu bir gerçek olarak yaşandığını ve bunun sadece başlangıç olduğunu dile getiren BM Genel Sekreteri, fosil yakıt şirketlerinin yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş yapması gerektiğini vurguladı.

Kulluk ve halifelik görevi bulunan insan, yaratılış amacından uzaklaşarak yaptığı kötülükler, zulümler, komplo teorileriyle başta kendisi olmak üzere canlı cansız bütün varlıkları zora sokmaktadır. Kâinata müdahale etme ve eşyanın mahiyetini değiştirebilme yetkisi kendisine verilen insan, bunu iyiye ya da kötüye kullanabilir. İnsanoğlu bunu kötüye kullanmasının cezasını çekmeye başlamıştır. Bu cezalardan en önemlisi ve tehlikelisi, küresel ısınma felaketidir.

İnsanlığın refahı, huzuru için teknoloji gereklidir derseniz, elbette buna kimse karşı olmaz. Ancak bu teknolojik gelişmeleri yaparken ekolojik dengeyi iyi anlayıp onu koruyacak çalışmalar yapmak gerekir. Küresel ısınmanın ve dolayısıyla iklim değişikliğinin en önemli sebebinin sera gazı etkisi olduğu ve bunda da baş müsebbibin çevre kirliliğinden dolayı karbondioksit gazının havadaki oranının artması olduğu bilinmektedir. Küresel ısınma ekolojik dengeyi bozmaktadır. İnsan sağlığını olumsuz etkilemektedir. Bilim insanları buna karşı çözümler arıyorlar. Başta gelen çözüm ise öncelikle çevreyi kirletmemektir. Sonra dünyadaki yeşil alanları artırmak, ağaç dikmek, ormanları korumaktır. Çünkü bitkiler havadaki karbondioksit gazını alarak fotosentezde kullanıp oksijen üretiyorlar ve böylece havayı temizliyorlar. Bunun önemini asırlar öncesinden Peygamber efendimiz (sav) bir hadisinde “Yarın kıyamet kopacağını bilseniz bile elinizde bir fidan varsa onu dikin” ve bir diğer hadisinde ise “Mezarlıklardaki otları koparmayın, mezarlıkları ağaçlandırın” diyerek vurgulamaktadır.

“Beşerin bulaşık eli karışmamak şartıyla, hiçbir şeyde hakikî nezafetsizlik ve çirkinlik görülmüyor.” “Ey israflı, iktisatsız, ey zulümlü, adaletsiz, ey kirli, nezafetsiz, bedbaht insan! Bütün kâinatın ve bütün mevcudatın düstur-u hareketi olan iktisat ve nezafet ve adaleti yapmadığından, umum mevcudata muhalefetinle, mânen onların nefretlerine ve hiddetlerine mazhar oluyorsun. Neye dayanıyorsun ki, umum mevcudatı zulmünle, mizansızlığınla, israfınla, nezafetsizliğinle kızdırıyorsun? Evet, ism-i Hakîmin cilve-i âzamından olan hikmet-i âmme-i kâinat, iktisat ve israfsızlık üzerinde hareket ediyor, iktisadı emrediyor. Ve ism-i Adl’in cilve-i a’zamından gelen kâinattaki adalet-i tâmme, umum eşyanın müvazenelerini idare ediyor ve beşere de adaleti emrediyor.”[3]

İnsanlığın şer yönünün hayır yönünün önünde yol almasının sonucu olarak, bitmek bilmeyen kazanma arzusu, hırsı ve doymak bilmeyen nefsi arzuları günümüze kadar hiç değişmedi. İnsanın şer yönü beşerin bulaşık elidir. İnsanın şer yönüne mağlup olarak bugününden yeryüzüne adım attığı ilk gününe doğru geri dönüp baktığımızda utanılacak, yanlış, kendine ve bütün canlılara zarar veren, hayatı yaşanmaz hale getiren çok kötü şeyleri yaptığını görürüz. Olaylara, eşyaya “manay-ı ismi” penceresinden bakan şerrin temsilcileri, dünyanın imkanlarını kullanırken Allah’la bağlarını kopararak, Allah’ın kâinata koyduğu kanunlara aykırı işler yapmaya kalkarak kendilerini ilahlaştırmaktadırlar. Şerrin temsilcilerinden biri insanlara çip takma zamanının geldiğini ifade ederken “Ben Tanrı’nın rolünü üstlendim” diyebilmektedir.

İnsanlık bulaşık eliyle, teknolojik gelişmeleri hırsları ve aşırı kazanma istekleri yüzünden fıtrat kanunlarını değiştirmeye kalkmaları, tabii yollarla meydana gelen ürünlerin gen dizilimi üzerinde oynama yapılarak, genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) ürünler meydana getirilmesi, bu ürünlerin insan ve hayvan sağlığına zararlı olması insanların kendi işledikleri kötülükler yüzündendir.

Yapılması gereken beşerin ekolojik denge dediğimiz ilahi kanunlara uyumlu yaşamasıdır. Fıtrat kanunlarına aykırı hareket etmemektir. Kainattaki kanunlara uyulmazsa cezasını çekeriz. Beşer cezayı çekmeye başladı. Teknoloji, dijital çağ, sanayileşme, endüstrileşme derken dünyayı kirlettik. Kirletmeye devam ediyoruz. Küresel ısınma ile sonumuzu hazırlıyoruz. Böyle devam ederse dünya ısındıkça içinde biz de yanacağız. İnsanlık, bütün mevcudatın düstur-u hareketi olan, iktisat, temizlik ve adaleti yapmamanın cezasını çekiyor. Vesselam…

[1] -Bakara suresi, 195. ayet

[2] -Rum Suresi, 41.ayet

[3] - Nursi, Bediüzzaman Said, Risale-i Nur Külliyatı, Cilt. 1 Lemalar,30. Lema, 2, nükte Nesil Basım İstanbul 1996, s.800

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum