Yol

“Zâtıma mir’at (ayna) edindim zâtını,
Bile yazdım adım ile adını.”

Süleyman Çelebi

İnsanoğlu, büyük bir kervan. Azim bir kafile. Mazinin karanlık vadilerinden başladı yolculuğu. Vücut ve hayat sahrasında misafir oldu. Son durak ya cennet bahçeleri, ya da cehennem ateşi…

Yerküremiz nice maceralar yaşadı. Harpler, felaketler gördü. Büyük tufanlar, depremler geçirdi. Zaman zaman insanoğlunun nefesi daraldı. Putların önünde el pençe durdu. Ateşi kutsadı. Putların, ilahlaştırılan zalimlerin önünde eğildi…

İnsanlık yer yer çağların ana duraklarında nebilerle nefes aldı.

Hz. İbrahim’le, Hz. Musa, Hz. İsa ile mutluluğu tattı.

Yaşlı dünyamız Hz. Muhammed’le (a.s.m) saadet yıllarını yaşadı. Onun teşrifiyle gönüller bayram etti. Kendine merhamet eden bir Rabbi olduğunu anladı insan.

O şöyle dedi: “Allah yüz parça rahmet yarattı. Doksan dokuzunu kıyamet günü için kendi katında sakladı. Sadece bir parçasını yeryüzüne indirdi. İşte mevcudat o bir parça rahmet sebebiyle birbirine merhamet eder. Hatta yavrulu hayvan, yavrusunu ezmemek için ayağını yavrusunun üzerinden kaldırır.” (Hadis-i Şerif, Müslim)

Onun (asm) teşrifiyle her şey bayram etti. Her yaratık, kendi diliyle Onun (asm) dünyayı şereflendirmesini sevinçle karşıladı. Bu bayram, bu şölen ondandır.

Bir peygamber tutkunu, bakın bu sevinci nasıl anlatıyor:

“Hey yolcular, hey yolcular,
Yol Muhammed’in yoludur.
Her bahçenin gülü kokmaz
Gül Muhammed’in güldür.”

Mahmut Anılan

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum