Yankı

Gül devrinde açan goncanın kukusu, bütün zamanların en zinde sesi soluğu olmuş. O bahçede açan çiçekler en bereketli meyvelerini vermiştir.

Dört güzellerden biriden gelen şefkat, şöyle yankılanır: “Yâ Rabbî, cehennemde vücudum o kadar büyüsün ki ehl-i imana yer kalmasın...” (Hz. Ebu Bekir)

Mevlâna da “ayağının tozu olmaya razı olduğu” zattan aldığı feyizle şöyle konuşur: “İki âlem de aşk kuşunun gagası önünde bir daneden ibarettir. Bir dane hiç kuşu yiyebilir mi?”

O güneşe pervane kesilenlerden biri de Hz. Geylanî’dir: “Ey oğul, bir eline dünyayı, öbür eline âhireti al. İkisini yan yana getir. Bir yere yerleştir. Aralarından çık; Mevlâ’na yönel!”

Yine bir kutup yıldızı Gazalî, ondan aldığı hızla gümbür gümbürdür: “Sen ikiyi bire karşı vermemelisin. Nasıl olur da sonsuzu sayılı günler karşılığında satarsın?”

“Peygamber efendimiz Miraç gecesinde zaman ve mekân dairelerinden çıkıp imkân darlığından da kurtulunca, bir anda ezel ve ebedi buldu; başlangıcı ve sonu bir noktada gördü,” diyen İmam Rabbanî de o bahçede açan sümbüllerden...

Bediüzzaman Hazretleri: “Nebiyy-i Zîşanın (a.s.m) makam-ı Mahmud’u ilâhi bir maide, Rabbanî bir sofra hükmündedir. Tevzi’ edilen lütuflar o sofradan akıyor.” Sözüyle, asırlara ışık saçanların, o sofradan beslendiğine işaret eder.

Bir kara sevdalı da şöyle dile gelir: “Güzel yanağını bilen, güle hiç bakar mı? Senin sevginde eriyen, derman arar mı?”

Efendimizin hikmet sofrasından tadanlardan biri de Alaaddin Başar’dır: “Rabb-ül âlemin, o şanlı Nebi’sini kimseye talebe etmedi. Kader, öyle murat etti. Sebepler yarattı ve bu okuma tehir edildi. Tâ “oku!” emri gelinceye kadar...”

Söyleyenler ne güzel söylemiş.

Bize de sadece: “Allah’ım, bizi onun (a.s.m) sünnetinden ayırma! Şefaatine layık eyle!” demek kaldı.

PENCERE

Bir köylü, Allah Resûlüne gelerek:

- Kıyamet gününde insanları kim hesaba çekecek? diye sordu.

Efendimiz:

- Allah (c.c), dedi.

Bedevi:

- Kâbe’nin Rabb’ine yemin ederim ki kurtulduk, diyerek sevincini ifade etti.

Efendimiz sordu:

- Nasıl?

Adamın cevabı ümit doluydu:

- Kerem sahibi, güç kendinde olunca affeder...

* * *

Fahri Âlem (s.a.v) Efendimiz, biricik kızı Fatıma annemize gelin olurken şu öğütleri vermişti:
- Kızım, kendini temiz tut! Rabbini zikret! Efendin sana baktığı zaman senden memnun olsun. Büyük bir ferahlık duysun! Gözlerini sürmele! Sürme, kadınların ziynetidir. Kızım! kocan sana baktığı zaman gözlerini ondan ayırma. Sen de ona bak! Böyle yaparsan sevgin fazla olur. O başka tarafa bakarken, sen onun yüzüne bak! Bunun büyük mükâfatı vardır… Güzel bakışlarınla, güler yüzle onu takip edip memnun etmene bir ay nafile orucu sevabı yazılır.

Kocanın yanında sessiz ve ilgisiz durma! Onun hoşlandığı şekilde güzelce söyle ki, sana muhabbet etsin… Kocanın hatalarını başkalarına söyleme! Eğer söylersen, Allah Teâlâ sana azap eder. Sonra melekler, peygamberler ve nihayet kocan sana gücenir...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum