Kuşadası, sabun ve ayet

Ben deniz insanıyım.
Kuşadası’nda ilk gözlerimi açtığımda gördüğüm denizdi.
Oturduğumuz ev bir dağın tepesindeydi ve benim uzaklardan denizi, ufukları seyretmek için iki gizli köşem vardı. Küçüklüğümde kaçıp kaçıp, kuşbakışı deniz ufkundaki dalgaları izlerdim.
Onun içindir ki ruhum hep böyle dalgalı kaldı!
Onun içindir ki suya karşı ayrı bir sevincim, ayrı bir ilgim var.

Sabah namazdan önce veya sonra soğuk su ile güne başlamak ayrı bir haz verir bana.
Hele bu yaz günlerinde sabah işe çıkarken, akşam iş dönüşü veya gecenin her hangi bir vaktinde soğuk suyun altında, suyu gönderene şükretmek en büyük zevklerimden.
Hele bir de temizlikle ilgili ayetleri okuyunca, neredeyse suyun içinden çıkmak istemem. Bu sıcak günlerde abdest almak için niye sadece belli organlarımızı yıkayalım ki? Onun yerine soğuk bir suyun altına girer, memleketimin zeytinyağından yapılmış sabunuyla eğlenip dururum. (Mümkün olduğu kadar, modernizmin dayatması olan suniliklere gıcık olduğum için şampuan gibi kimyasalları kullanmam.)

Ayetler diyorduk, temizlikle ilgili çok güzel ayetler, hadisler var.
Mesela Rabbimiz Kur’an hakkında şöyle buyurur:
"Ona tertemiz olanlardan başkası el sürmesin" (el-Vakıa, 56/79)

Evet, işte bu ayet tam bana göre. Günde en az iki defa suyun altına giren bana tam uygun bir ayet. Ben çok yıkanan, sabunu çok seven, dolayısıyla tertemiz bir adamım. Öyleyse Kur’an’a çok el sürebilir, ona yaklaşabilir, ona muhatap olabilirim.
Mi mı mi mı mi mı mi mı?

Ya bu, “sürüleşme, sürüleşme, sürüden ayrıl” diye bağırıp çağıran öteki ben var ya! Şöyle ağız tadıyla bir temizlik yazısı bile yazdırmıyor bana. Habire sorup duruyor içimdeki çocuk:
Bütün gün banyo yapsan, hiç suyun içinden çıkmasan, tüm vücudunu tertemiz temizlesen Kur’an’a el sürebilir, muhatap olabilir misin?

El sürmekten kasıt sadece maddi temizlik olduğunu nereden çıkarıyorsun? Tefsirlerde, ilmihallerde bu ayet ve hadisler hep maddi temizlik olarak algılanıp sayfalar dolusu yazılar yazılmış. Kadınların temizlikleri, erkeklerin temizlikleri, Kur’an’ı elleme fetvaları, aman biraz karıştırıyorum ne de çok şey var.

Bunca maddi temizlikle Kur’an’a muhatap olabilir misin dostum?
İçimdeki çocuk yine “TI” diyor.
Anlaşılan vücudumuzu, elbisemizi temizlemekle uğraşırken yine kaçırdık bir şeyleri.
Günümüz insanının vücutları çok temiz, elbiseleri rengârenk, çok süslü...
Ya ruhlarımız?

Ruhlarımız karmakarışık dostum. Akıllarımız çöp tenekesi gibi. Dünyanın bin türlü saçmalıkları, hırslarımız, zaruretlerimiz, ırkçılıklarımız, bencilliklerimiz, geleneklerimiz ve olmazsa olmaz dediklerimizle akıllarımız, kalplerimiz pislik içinde.

Vücudunu temizlemek kolay. Ya ruhunu!
Ruhunu günde kaç defa yıkıyorsun? Yoksa televizyon denen, haberler, dedikodular, dünyevi kaygılar denen mezbelelere mi atıyorsun?
Ruhunu, gönlünü, aklını nasıl temizleyeceksin dostum?
Yılların aldırmazlıkları ile kirlenmiş, katranlaşmış çöpleri oradan nasıl kazıyacaksın?

Vücuduna, elbisene bir kir bulaşınca gidip hemen onu yıkarsın. İnsanların yanına böyle kirli çıkmaz istemezsin.
Ya Allah’ın karşısına  bu kirlenmiş aklınla, paspasa dönmüş ruhunla, hırslara bürünmüş kalbinle nasıl çıkarsın?

Temizlenmeden Kur’an’a dokunamazsın dostum.
Ha, elini temizlersen sadece elle dokunabilirsin.
Ama ancak ruhunu temizlersen O’na ruhunla dokunabilirsin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum