İsmet Özel ve milliyetçilik zindanı

İsmet Özel geçirdiği kalp krizi nedeniyle hastaneye kaldırılmış. Durumu ciddi. Allah acil şifalar nasip etsin. Seksene merdiven dayadı. Öznel bir hüküm olacak ama yaşayanlar içinde en büyük ve en iyi şairimiz o. Belki üstat Sezai Karakoç’tan sonra. Etkilemediği insan yok. İz bırakanlardan. Zaman zaman saçmaladı ama yine de büyük. Büyükler saçmalıklarıyla büyük değil mi zaten? “Ezeli Mağluplar” geçen yıl öpmüştü ellerinden. Kendisine ayırdığımız ser-levhadan dolayı çok mütehassis olmuştu.

Bütün sosyal paylaşım sitelerinde aynı haber. Talihi mâkus giden bir şair İsmet. Şiirleri kadar yaşadığı devrin de yüzüne güldüğü ve büyüttüğü bir şair. Ataol Behramoğlu ile mektuplaşmalarını hatırlıyorum. Bir kelimeyle enfes satırlardı. Bir şairin, romancının veya düşünce adamının büyüklüğü sadece eserlerinin iyi ve büyük oluşuyla değil, yaşadığı dönemde talihin ona göz kırpmasıyla ilgili aynı zamanda. İsmet Özel’i yücelten şairliği ile birlikte bahsini ettiğimiz bu dönem faktörü. İbn-i Haldun’un tabiriyle mûhit te’siri.

İdeolojik bir tercih yapmasaydı, yani Marksizmden İslamiyet’e sıçramasaydı eğer, yekûn ihtimalle muhafazakar camia nezdinde hiçbir kıymet-i harbiyesi olmayacaktı. Filhakika bizim camiada İsmet’i İsmet yapan şairliği değil, mühtedi Müslüman kimliği. Necip Fazıl misalinde olduğu gibi. Solda kalıp şairliği İsmet Özel’e eş olan bazı simaların Sağ’dan zerre miskal iltifat görmeyişi bunun en büyük ispatı.  

Bu ülkede sanat ideolojinin emrinde kaldı daima. Onun için bütün kıymeti bu emre amade olmasından geliyor. Sanatkar için çizgiden az bir inhiraf sükût suikasti’ne uğramak için kâfi. Sol İsmet’i çoktan unuttu, Sağ ise hiçbir zaman anlamadığı halde heykelini dikmeye hazır. Mes’ele sanatkar mayanın kıvamı ve kalitesi değil, mevzilenen mevziler, sipere yatılan cepheler. Bizden ise iyi şair, bizden değilse “sâbık şair.” Sol’un yıllardır Necip Fazıl’ı görmezlikten gelişi aynı sâri marazdan ötürü değil mi?

Türkiye sanatta, edebiyatta, tefekkürde hiçbir zaman bir bütün olamadı. Birer “deli gömleği” olan ideolojiler tam ortasından yardı bu ülkeyi. Yahya Kemal, Nazım Hikmet, Necip Fazıl, Tanpınar, Kemal Tahir ideolojiler üstü tutulması gerekirken her defasında ideolojilere kurban edildi. Bu şuurlu bir tercihten ziyade bu toprakların bir kaderiydi sanki. Bundan dolayı sanatkar sanatını herhangi bir ideolojiye yaslamasa itibar kaybı kaçınılmazdı.

Aslına bakılırsa tarihin hiçbir devrinde sanat ideolojiden tam anlamıyla ayrılmadı. Ayrılamadı, ayırmadılar daha doğrusu. Dostoyevski ve Tolstoy’un bütün gücü mistisizmden gelir, Mayagovski’nin materyalizmden. Bu topraklarda maya tutması kâbil olmayan tek sanat Kemalist Sanat. Falih Rıfkı, Şevket Süreyya, Nurullah Ataç, Cevdet Anday… Cumhuriyet dönemi Kemalist sanatı kadar öksüz ve köksüz başka bir sanat yok. Sanatın varlık zemini olan her şey bir kalemde inkar edildi çünkü.

İsmet Özel’in en büyük zaafı kavmiyetçilik. Milliyetçilik zindanından kurtaramadı kendini. Bu zindan kimleri çürütmedi ki! Necip Fazıl, Nurettin Topçu, Nihal Atsız, Peyami Safa, Tarık Buğra… “Benlik zindanı”nı aşanlar bile aşamadı bu zindanı. Müslüman-Türk sanatkar ve mütefekkirinin en büyük zindanı ve dahi en büyük imtihanı bu. Yazık ki bunu aşabilen sanatkar ve mütefekkir sayısı yok denecek kadar az. Bediüzzaman gibi çağımızın Gazalisi denebilecek güzide bir simanın bile bu camiada yeterince hüsn-ü kabul görmeyişinin en birincil nedeni bu zindan yine.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum