Hem onları iri gözlü hûrilerle evlendirmişizdir

Hem onları iri gözlü hûrilerle evlendirmişizdir

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Duhan Sûresi 43-59. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:

Rahmân, Rahîm olan Allah'ın ismiyle

43, 44-Muhakkak ki zakkum ağacı, çok günahkâr olan kimsenin yemeğidir!

45, 46-(O zakkum) erimiş ma‘den gibidir! Sıcak suyun kaynayışı gibi karınlarda kaynar!

47-(Sonra Zebânîlere şöyle emredilir:) “Onu tutun da kendisini Cehennemin ortasına sürükleyin!”

48-“Sonra başının üstüne kaynar su azâbından dökün!”

49-(Ve ona denir ki:) “Tat (bakalım)! Çünki (zannınca) güçlü olan, şerefli olan ancak sendin!”

50-“Şüphesiz bu (azab), hakkında şübhe edip durduğunuz şeydir!”

51-Muhakkak ki takvâ sâhibleri, emin bir makamdadırlar.

52-Bahçelerde ve pınar başlarında!

53-İnce ipekten ve kalın ipekten (elbiseler) giyerek karşılıklı oturanlardır.

54-İşte böyle! Hem onları iri gözlü hûrilerle evlendirmişizdir.(*)

55-Orada emniyet içinde kimseler olarak (canlarının çektiği) her meyveyi isterler.

56, 57-İlk ölümden (dünyadaki vefatlarından) başka orada ölüm tatmazlar ve Rabbinden bir lütuf olarak (Allah) onları Cehennem azâbından korumuştur.(**) İşte büyük kurtuluş budur!

58-Artık onu (o Kur’ân’ı) sâdece senin dilinle (indirerek insanlara) kolaylaştırdık; tâ ki ibret alsınlar.

59-O hâlde (eğer dinlemezlerse, onların helâkini) gözetle; doğrusu onlar da (senin başına bir şey gelmesini) gözetleyicidirler.

(*)“Ekl ve şürb (yeme ve içme) ve muâmele-i zevciye (evlilik hayâtı) gerçi bu dünyada bir ihtiyaçtan gelir, bir vazîfeye gider. Fakat o vazîfeye bir ücret-i muaccele (peşin bir ücret) olarak öyle mütenevvi‘ (çeşitli) lezîz lezzet içlerine bırakılmıştır ki, sâir lezâize tereccuh ediyor (diğer lezzetlere üstün geliyor). Mâdem bu dâr-ı elemde (sıkıntı yeri olan dünyada), bu kadar acîb (hayret verici) ve ayrı ayrı lezzetlere medâr (vesîle) ekl ve nikâhtır. Elbette dâr-ı lezzet ve saâdet (lezzet ve mutluluk yeri) olan Cennette o lezzetler; o kadar ulvî (yüksek) bir sûret alıp ve vazîfe-i dünyeviyenin uhrevî ücretini (dünyadaki vazîfesinin âhirette mükâfâtı olduğunu bilmekten gelen lezzeti) de lezzet olarak ona katarak ve dünyevî ihtiyâcı dahi uhrevî bir hoş iştihâ sûretinde ilâve ederek, Cennete lâyık ve ebediyete münâsib, en câmi‘ (çok lezzetleri içine alan) hayatdâr bir ma‘den-i lezzet (lezzet kaynağı) olur.” (Sözler, 28. Söz, 171)

(**)Sahîh-i Buhârî ve Müslim’de rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Resûl-i Ekrem (asm) şöyle buyurmuşlardır: “Ölüm, boz renkli bir koç sûretinde getirilir de Cennet ile Cehennem arasında durdurulur ve boğazlanır. Sonra: ‘Ey Cennet ehli! Ebedîlik var, ölüm yok! Ve ey Cehennem ehli! Ebedîlik var, ölüm yok!’ denilir.” (İbn-i Kesîr, c. 3, 306)