Hâlâ anlamayanlara

Türkiye’de ve muhtemelen başka azgelişmiş ülkelerde ailede, sokakta, mektepte eleştirel düşünce pek makbul bir şey olmadığından azgelişmişlik kendini yeniden üretip duruyor.

Bu “kendini biteviye yeniden üretme” durumunun en vahim yaşandığı yerlerin başında anaokulundan üniversiteye kadar eğitim sektörü geliyor.

Eğitim sektörü çalışanları, anaokul, ilkokul öğretmeninden profesörüne kadar dünyayı algılamakta bu kadar aciz kaldıklarında azgelişmişlik bir kadere dönüşüyor.

Bu kötü salatanın en kötü sosunu da devlet koyuyor.

Apple’ın kurucusu, genel müdürü, herşeyi Steve Jobs görevini Tim Cook’a bırakıp, yönetim kurulu başkanlığına geçiyor; bu önemli değişim nedeniyle dünya gazeteleri bu sektör üzerine projektörlerini çeviriyorlar.

24 Ağustos 2011 itibariyle Apple’ın piyasa değeri 349 milyar dolar idi.

Aynı tarihte, aynı sektörün firmalarından Microsoft’un piyasa değeri 209 milyar dolar, Google’unki ise 169 milyar dolar.

Bu firmaları sadece enerji sektöründen Exxon Mobile şirketi 358 milyar dolarlık piyasa değeriyle geçiyor.

Geçtiğimiz 9 Ağustos tarihinde de Apple bir atak yapıp Exxon Mobile’i geride bırakmış idi ama bu dev enerji sektörü 24 Ağustos itibariyle yine önde.

Enerji devi Exxon Mobile’i bir kenera bırakalım ve bilgi ekonomisinin üç dev şirketinin, Apple, Microsoft ve Google’un piyasa değerlerini bir toplayalım.

Sadece bu üç şirketin borsa değerlerinin 24 Ağustos itibariyle toplamı 727 milyar ABD doları.

Bu büyüklük yaklaşık olarak Türkiye ekonomisinin 2011 senesi milli gelirine eşit.

Evet, bir kez daha ifade etmek lazım ise, üç şirketin 24 Ağustos 2011 borsa değerlerinin toplamı bizim ekonominin bir senede ürettiği mal ve hizmetlerin katma değerlerinin toplamına eşit.

Bu nasıl bir şeydir?

Türkiye’yi bir kenara bırakalım, üç şirketin piyasa değerlerinin toplamı Fransa ekonomisinin üçte biri dolayında.

Bu durum, bu ilginç gerçek, 21. Yüzyılda ekonomide neler yaşanacağının çok somut bir kanıtı.

Bu duruma bakıp kendimize bazı sorular yöneltebiliriz.

Bizde neden böyle bir şirketin yavrusu bile yok?

Bu şirketlerin üçünün de ABD’de doğması bir tesadüf mü?

Bu şirketlerin kuruluşu büyük sabit sermaye de gerektirmediğinden, ABD dışında neden pek ortaya çıkamıyorlar?

21. yüzyılda bu tür şirketler kurmadan küresel ekonomi içinde ayakta kalabilmek mümkün mü?

Bu şirketlerin ortaya çıkışı ile eğitim sistemi arasında bir ilişki var mıdır?

Bizim (Türkiye) eğitim sistemimiz içinden bu tür öncü yatırımcılar yetişebilir mi?

Yetişebilir diyorsanız, büyük sermaye de istemiyorlar, neden şimdiye dek göremedik?

Yetişemezler ise, bunun nedeni nedir?

Eğitim sistemimizin o iğrenç şartlandırma modelinin bu durumda payı nedir?

Eğitim yöneticilerimiz bu sorunun farkındalar mı?

Yoksa, eğitim yöneticilerimiz, bilgi ekonomisinin gereklerinin tam da tersini mi yapıyorlar?

Her sabah varlıklarını bir milliyetçiliğe armağan ederek kafaları iğdiş edilen çocuklardan bilgi ekonomisine katkı beklenebilir mi?

Neyi, bugüne dek, bize, okullarda, ailelerde öğretilenden aykırı düşünebildik de, aykırı düşünmenin fazilet olduğu öğretildi de, bugün, benim gibi salaklar bilgi ekonomisinde ileri bir adımı, bir yeniliği Türkiye’den hâlâ bekleyebiliyor?

Bir türk dünyaya bedeldir.

Üç ABD şirketi de milli gelirimize.

Star
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.