Yeni Eğitim Öğretim Yılına Girerken Milli Eğitim ve Üniversiteler-1

Seri yazımızın birincisinde; YKS başvuruları, popüler alanlarda arz ve talep dengeleri, sınavsız yerleştirmeler, çağımıza uygun yeni programların açılması ve teşvik edilmesi, eğitim süresi ve süreçleri... Bir yükseköğretim programına yerleştirme sıralaması ve alt limitleri... Öncelikle ön lisans yerine lisans programlarının tercih edilmesinin nedenleri üzerinde duracağız. Konu ile bağlantılı olarak seri yazımızın ikincisinde; KYK burslarının faizsiz geri ödemesi, KYK yurtları, dışa açılan üniversiteler, meslek yüksekokulların dış paydaşlar ile olan ortak çalışmaları, üniversitelerde akademik destek hizmetleri, yabancı öğrenciler ve YÖS sınavları, dersliklerde ısıtma, soğutma ve kalite, laboratuvarlar, öğrencilerin devamsızlık durumları, Açık Öğretim Fakülteleri, öğretmenlik formasyonu, üniversite hocalarına formasyon eğitimi, kantin ve kafeterya, sosyal tesisler, barınma, beslenme, ulaşım hizmetleri, tezli staj uygulamaları, meslek erbaplarının ustalık belgesinde endüstri meslek lisesi çıkışlı olma şartı, işsizliğe paralel olarak lisansüstü eğitiminde artış, ücretli öğretmenlik uygulaması, temel bilimlerde mezun artışı, mühendislik fakültelerinde kapanan bölümler, vasıfsız işlerde çalışmak zorunda kalan üniversite mezunları ve öğretmen adayları, üretime yönelik mezun verebilecek okullarına değineceğiz.

YKS başvurularında düşüş
Bu yılki YKS başvurularında geçen yıla oranla yüzde 20 düşüş görüldü. Bu düşüşün en büyük nedenlerinden başta geleni okulu bitirince ne olacağını kestiremeyen gençlerin mesleğe yönelmesidir. Bir diğer etken olarak da ilk ve ortaokullarda 4+4’ten kaynaklanan birikimin etkisinin azalmasını söyleyebiliriz. Gençler bundan böyle sadece üniversite okumanın hayata atılmak için yeterli olmadığını görmüşler ve yeni inisiyatifler almaya başlamışlardır. YKS sınavlarına başvurudaki bu düşüşü gelecek yıl bir miktar daha görmek mümkün olacak kanaatindeyim.

Popüler alanlarda arz ve talep dengesi
Yükseköğretim kurumlarında şimdilik popüler bölümler hızla yayılmakta ve çoğalmaktadır. Tabiatıyla gençler tarafından, gelecekte iş garantisi olması maksadıyla bu programlara talep artmaktadır. Ancak her programda olduğu gibi bu programlara da aşırı yüklenme nedeniyle bir zaman sonra gözden düşeceğini tahmin etmek gerekir. Bir zamanlar ilahiyat fakültelerinde her öğretim üyesine bir öğrenci düşerken, şimdilerde her bir ilahiyat fakültesinde ortalama olarak 1500 öğrencinin öğrenim gördüğü tahmin edilmektedir. Bunu ayrıca mevcut ilahiyat fakülteleri ile çarpacak olursanız arz ve talep dengelerinin bir hayli bozulduğunu görebilirsiniz. Her bir fakültenin öğrenci potansiyelini belirlerken en azından 20 yıllık bir projeksiyon tutulması ve ona göre fakülte, öğrenci ve mezun sayıları sınırlandırılmalıdır. Bir zamanlar aynı hataların temel bilimler, mühendislik ve ziraat fakültelerinde tekrarlandığını ve bu bölümlerinin kapanma riski ile karşı karşıya kaldığını söylemek mümkündür.

Modern ve çağa uygun programların dengeli bir şekilde açılması
Çağımıza uygun popüler iş alanları, dijital ve teknik programlar, gençlerin istifadesine sunularak buralardan muzun olacakların kamu ve özel sektörde istihdam edilmesi sağlanmalıdır. Bunun yanında eski ve klasik, güncelliğini yitirmiş, tercih edilmeyen programların bir an evvel kapatılmasında yarar vardır. Endüstri meslek liselerinin var olan programlarından mezun olan öğrencilere göre yükseköğretim ön lisans programlarına öğrenci yerleştirmesi teşvik edilmelidir.

Liselere ve üniversitelere girişler sınavsız olabilir mi?
Eğitim sisteminde, okul öncesinden başlayarak ilk ve ortaokulda geçen toplam sürede öğrencinin akademik başarı ve eğilimlerine göre sınıflandırılarak sözel, sayısal, fen bilimleri, mesleki beceri, genel yetenek durumlarına göre öğrenciler (mesleki, sağlık, fen, sayısal, sözel, imam hatip, müzik, resim, beden eğitimi) bölümlere liseden başlayacak şekilde yönlendirilmelidir. Akademik başarı ve yeteneğine göre herhangi bir liseyi bitiren öğrenciyi yine aynı şekilde yetenek ve mesleki sınıflandırmaya göre üniversitelere standart yetenek başarı puanı (SYBP) ilave edilerek yerleştirmek mümkündür. Kendi yetenek ve akademik seviyesine göre otomatik olarak bir yükseköğretim programına girmek istemeyenlere ise bahsini ettiğimiz SYBP ilave edilmeden YKS sınavına girmeleri sağlanmalı ve yerleştirme ona göre tamamlanmalıdır. Kısaca bahsini ettiğim bu sistemde, akademik yeteneği doğrultusunda bir yüksek öğrenime girecek olan bir öğrenciye sınavsız geçiş, yeteneği dışında okumak isteyenlere ise sınavlı geçiş öngörülmektedir.

Sınavsız geçişlerde alınacak önlemler
Lise ve üniversitelere sınavsız geçişlerde dershane ve özel okullara ister istemez talep azalacaktır. Bu nedenle buradaki eğitimcilerin kamuya yerleştirilerek adapte edilmesi sağlanmalıdır. Ayrıca geri kalan diğer özel okullarda olabilecek suiistimaller yeni kurulacak sistemle otomatik olarak izlenmeli ve engellenmelidir.

Eğitim süresi çok fazla değil mi?
Avrupa ülkelerinin birçoğunda lise ve üniversitelerde eğitim süresi üçer yıldır. Ülkemizde genç ve dinamik nüfusun bir an evvel artması için toplam zorunlu eğitim süresinin 12 yılın altına indirilmesi gerekir. Üniversite dahil eğitim süresinin toplam 17 yıldan 14 yıla kadar düşürülmesi gerekir. Yani, yedi yaşında okul çağına başlayan bir çocuğun yirmi bir yaşında üniversiteyi bitirerek hayata atılması sağlanmalıdır.

Üniversite programlarına yerleştirme limitleri
Son 10 yıla yakın bir süredir YKS sınavlarında başarı sıralamasına göre ilk 50, 80,100, 125, 200, 250 ve 300 bin alt limitleri tercih edilen programa göre uygulanmaktadır. Bu da yerleştirilecek ve mezun olunacak bölümlerin kalitesini olumlu yönde etkilemektedir. Ancak Fen edebiyat fakülteleri gibi temel bilimler, ziraat fakültesi ve benzeri programlara girişte alt limit konulmadığından bu bölümlere giren ve bitiren öğrencilerin akademik başarılarında önemli bir ölçüde düşüş yaşandığı bir gerçektir. Bazen bu limitlerin olumsuz etkileri de yaşanmaktadır. Mesela bazı bölümler yerleştirmede sıfır çekerek atıl duruma düşüp kapanma tehlikesi le karşı karşıya kalabilmektedir.

Ön Lisans/Lisans, fakülte takıntısı
Yerleştirmelerde lisans ve ön lisans üzerinden iki veya dört yıl eğitim veren programlar mevcuttur. Bazı gençler ön lisanstan mezun demesinler diye çoğunlukla kendisi ile ilgisi olmayan lisans programlarını tercih ederek boş boşuna ömürlerini heba etmektedirler. Özellikle aile ve çevrenin baskısı ile dört yıllık bir fakültenin bitirilmesi daha cazip görülmektedir. Bu nedenle erken istihdam imkanı olabilen ön lisans programları ise boş kalarak atıl duruma düşmektedir. Bunun yanı sıra on yıl evveline gidilecek olunursa fakülte veya lisans mezunlarının kısa dönem askerlik avantajının da bu tercihlerde rol oynadığını unutmamak gerekir. Şimdilik askerlik açısından lisans ve ön lisans eşitlenmiş durumda olup bu açıdan bir problem gözükmemektedir.

Seri yazımız devam edecektir à

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.