İlim, Nefs ve Ene-2

Sual: Neden Allah'ın Resulü (ASM) bu hadiste kötü bir kadının bir köpeğe acımasını anlattıktan sonra hadisin devamında veya başka bir hadisinde Himyer kabilesinden ibadet ehli bir kadının bir kediye yaptığı zulümle gazab-ı İlâhiyeye[1] uğramasını anlatıyor? Acaba Allah Resulü (ASM) nefse dair bir sırra mı işaret ediyor?

El-Cevap: Evet, Allah Resulü (ASM) nefse dair birkaç sırrı ifşa ediyor. Şöyle ki: Köpek, sebeplere takılan, nimeti ve belayı sebepten bilen, öfkeli, saldırgan haliyle dışa dönük ve bağımlı bir insan yapısının sembolüdür. Kedi ise, sebeplere değer vermeyen, nimetin gerçek sahibini bilip minnet ve sadakatini ona karşı sergileyen; korkak, tembel, çekingen haliyle içe dönük ve içine gömülü bir insan yapısının sembolüdür.

Evet kediler, nasıl korkak, rahata ve sıcak ortama düşkün, yük ve vazifeden kaçan, devamlı tüylerini yalayarak kendisiyle uğraşan halleriyle içe dönük yapının özelliklerini sergiliyor ve köşeye sıkışınca ancak pençelerini çıkaran, zor öfkelenen halleriyle içe dönük yapının sabırlı halini bildiriyorlar. Aynen öyle de köpekler, sürülere çobanlık yapan, kurtlarla savaşan, sahibini koruyan, vazifeye meraklı, vefalı ve sadakatli, sebeplere tutunan, sıcak-soğuk dinlemeyip koşturan haliyle dışa dönük yapının özelliklerini bildiriyor ve en ufak bir ters harekette öfkelenmesi ile de dışa dönük yapının aceleci, sabırsız ve öfkeli halini ifade ediyorlar.

Her insanın iç dünyası ya köpeksi veya kedimsi bir karakterdedir. Bu karakter kendini köpek ve kedi aynasında görür, ondan ders alabilir ve onun yanına kendini koyabilir.

Hadisteki kadının gördüğü köpek, aslında onun feyz denen kudsi suya muhtaç nefsi idi. O, köpeği kendine tercih etmekle o kudsi sudan bir yudum suyu kendi nefsine içirmiş oldu. Onun o kudsiyetle teması haramlarda bunalmış ve haramlara bulanmış nefsine tezkiye, yaralanmış ve zedelenmiş kalbine bir âb-ı hayat oldu.

Diğer kadının kediye sergilediği hal ise, onun bol ibadet, kesintisiz oruç, dengesiz ve ölçüsüz riyazetlerle nefsine karşı yaptığı öldürücü muamelenin ifadesi idi. Nefsini tezkiye etmek amaçlı bir çabası olmadığı ve cahilce gittiği için, ondaki acımasızlık dıştaki canlılara acımasızlığa ve ölüme dönüşüp sebep oldu. Bu iki sembol ile karakter okuması yaparsak karşımıza 2 çarpıcı misal çıkar: Beyazıd-i Bistami Hz.leri ile Cüneyd-i Bağdadi Hz.leri...

Hz. Cüneyd (KS) der ki: “Beni bir kedi irşad etti, bana mürşid o oldu. Onun vesilesi ile ben ehl-i hakk oldum. Gördüm ki bir kedi, bir fare deliğine farenin girdiğini gördü. Tam 24 saat o deliğin karşısında sabırla oturdu, bekledi. Fare bir ihtiyaç için çıkınca da onu yakaladı. O vakit anladım ki, hakka ermek, o yola tam kendini vermeden olabilecek bir iş değil. Tam fâni olmadan, beka kazanılamaz.[2]

Hz. Bayezid (KS) ise iki hadise yaşar. İlkinde bir köpek görür. Onun halindeki hastalık, kirli ve itici yapı onda bir iğrenme hissini uyandırır. Köpek ona seslenir:

Allah seni insan istidadında yarattı, beni de köpek istidadında yarattı. Bunu biz değil, O tercih etti. Yaratılma noktasında eşitiz. Kendini benden üstün tutma, iyi görme!” Diğer hadisede ise Hz. Bayezid'e (KS) sorarlar:

Size en tesirli dersi kim verdi?” O dedi ki:

Horasanlı bir genç!” Dediler ki:

Bu nasıl oldu?” Hz. Bayezid (KS) dedi ki:

“Hacda bir gençle tanıştık. Bana sordu:

Hayatınız ve geçiminiz nasıl?’ Dedim:

Allah verirse şükrediyoruz. Vermediği zaman da sabır halinde bulunuyoruz!’ Genç dedi ki:

Senin bu dediğini Horasan’ın köpekleri de yapıyor!’ Ağrıma giden bir cevaba rağmen yine de sordum:

Ya siz nasıl bir hayat üzeresiniz?’ Horasanlı genç dedi ki:

Allah verirse dağıtıyoruz, paylaşıyoruz. Vermediği zaman şükrediyoruz.’ Onun bu cevabından çok utandım.”

Hz. Bayezid (KS), dışa dönük ve celalli bir yapıda; Hz. Cüneyd (KS) de, içe dönük ve cemalli bir yapıdadır. Üstad Bediüzzaman (RA) da kendi öfkeli nefsini vefakâr bir köpek olarak müşahede eder. O da dışa dönük ve celalli bir yapının taşıyıcısıdır.[3]

Devam edecek

[1] Buhârî, Bed'ü'l-Halk 17, Şirb 9, Enbiya 50; Müslim, Birr 151, (2242).

[2] Ali b. Hüseyin Safî, Reşahât-ı Aynü’l-hayât (nşr. A.A. Muîniyân), Tahran 1977, I, 216.

[3] Sözler, 23. Söz’ün 2. Mebhas’ının 3. Nükte’sine bakabilirsiniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
6 Yorum