-E Bilirlik Katsayımız

“Kapasite kullanımı” tabirini duymayan, bilmeyen yoktur.

Sanayide kapasite kullanımı işler iyi gittiği zaman yüzde oranıyla %80’lerin üzerinde olduğu yorumları yapılır.

Üretim ve imalat sektörünün bir göstergesi olan bu “kapasite kullanımı” bir tesisin üretim kabiliyetini gösterir.

Nasıl hesaplanır?

Tesiste yer alan makinelerin, bir saatte, bir günde, bir ayda, bir yılda ne kadar süre çalıştığı, bu süre içinde ne kadar ürettiği bellidir.

Makinenin, tezgâhın kataloglarında bellidir.

Meselâ; yerli otomobil TOGG fabrikasının yılda kaç otomobil üretebileceği konusu üretim hattında yer alan işlemler, robotların tekrar edilen rutin işlerin çevrim sürelerinden kapasite hesaplanmıştır.

Bu arada üretim hattının planlanması, girdilerden çıktılara kadar süreçlerin her aşamasının tasarımı mühendislik mesleğinin insan kabiliyet, istidat ve potansiyelinin de harikalığının göstergesidir. Özellikle ortak aklın, akılların, kapasite ve kabiliyetlerinin de entegrasyon başarısıdır.

İNSANIN KABİLİYET VE KAPASİTESİNE DAİR

“Beşerin cevher-i ruhunda derc edilmiş gayr-ı mahdud istidadat ve o istidadatta mündemiç olan gayr-ı mahsur kabiliyetler ve o kabiliyetlerden neş'et eden hadsiz meyiller ve o hadsiz meyillerden hasıl olan nihayetsiz emeller ve o nihayetsiz emellerden tevellüd eden gayr-ı mütenahî efkâr ve tasavvurat-ı insaniye, şu âlem-i şehadetin arkasında bulunan saadet-i ebediyeye elini uzatmış, ona gözünü dikmiş, o tarafa müteveccih olmuş olduğunu ehl-i tahkik görüyor. (Yirmidokuzuncu Söz/İkinci Maksad/İkinci sas/5.Medar Sözler – 521)

İnsanın kapasitesi; sadece motor becerilerine, bedenin fiziki hareketlerine bağlanamaz.

“Beşerin cevher-i ruhunda derc edilmiş gayr-ı mahdud istidadat ve o istidadatta mündemiç olan gayr-ı mahsur kabiliyetler ve o kabiliyetler…” gerçeğine göre değerlendirmek gerektir.

Şayet ortada bir değer, derece, değerlendirme varsa ölçülebilir bir hassadır.

İstidat ve kabiliyet kapasitesinin ölçülebileceğinin mümkün olduğunu anlayabiliriz

Zira “tanımlanmayan ölçülemez, ölçülemeyen yönetilemez, yönetilemeyen iyileştirilemez” hikmetin iktizasıdır.

“Hayat faaliyet ve harekettir, şevk ise matiyyesidir” ifadesi motivasyonun en güzel tanımıdır.

Motivasyon kapasiteyi etkin kullanılma enerjisidir.

Motivasyonun esas sebebi ve kaynağı; “gaye-i hayal”dir. Günümüz deyimiyle Vizyon-Misyon meselesi.

Vizyon, gaye-i hayal demektir.

Misyon var oluş sebebi, sorumluluk vazifeleri demektir.

“Bir gaye-i hayal olmazsa, yahut nisyan basarsa, ya tenasi edilse; elbette zihinler enelere dönerler,

Etrafında gezerler. Ene kuvvetleşiyor, bazen sinirleniyor.

Delinmez, tâ "nahnü" olsun.

Enesini sevenler, başkaları sevmezler” (Lemaat Sözler - 708)

Günümüz terminolojisinde sıkça duyulan “ben merkezli insanlar” aslında normal sayılmaz. İçe kapalı, yalnız kendini ve menfaatinin peşinde olanlar psikolojik yönden klinik vakalardandır. Gayesi ve hayali olmayan nesne cümlesindendirler.

NORMALLEŞME İKLİMİ

Normal insan derdi olan insandır. Yanlış okumadınız derdi olan insan normaldir.

Derdi olan derdine çare arar. Bir şeyler yapmak ister. Çözüm yolları arar. O arayış taleptir, istemektir. Dert sadece sağlık meselesi değildir.

Dert duaya vesiledir. Dua hem kavli hem fiilidir. Filli dua “faaliyet ve harekettir”. Derdine dermen aramaktır.

Niyazi Mısri Hazretleri, “Derman arardım derdime, derdim bana derman imiş” demiş.

Bunun aksi “dertsiz aşım, ağrısız başım” anlayışı çok yanlış, devası olmayan musibet talep etmektir. Varlığı yokluğu belirsiz nötr hali arzu etmek asıl hastalığı talep etmek demektir.

Kapasite ve kabiliyeti değerlendirmekten bahistir meselemiz.

Kapasite kullanım oranına yeni terminolojide “performans” deniliyor.

Yüksek performans, düşük performans yine üretim süreçlerinde, kazanç ölçümünde kullanılan deyimlerdir. İmalat sektöründe kullanılır.

Elle tutulur, gözle görünür müşahhas, somut nesne hasılat çıktılar için kullanılır.

MANEVİ HİZMETLERDE PERFORMANS

Manevi hizmetlerde gaye, hedef bellidir.

Yalnız sonuç odaklı değil süreç odaklı yaklaşım esastır.

İşte tam da kafaların karıştığı, şeytanın meseleyi ifsat ettiği, insanın kendi kendini kandırdığı püf nokta burasıdır.

Şeytan her zaman soldan değil bazen sağdan yaklaşır denilir ya….

“Sonuç mu? Süreç mi?” meselesi kriminal mesele. Mikroskop cihazıyla bile görülemeyen bir virüs sanki. “Seferden sorumluyuz zaferden değil” sözü de güzeldir. Zaten şeytan da bu tabelaların arkasına saklanır, oradan sufle yapar.

Gayemiz, hedefimiz sonuca odaklanmış, oraya varmak için elimizden ne geliyorsa bütün imkân ve kabiliyetimizle canla başla gayret ederiz.

“Amelimizde rızay-ı ilâhi olmalı.”

Amenna saddakna. Bu hakikate kim ne diyebilir. Bu bir niyettir. Niyet amele, fiile geçmezden evvel başlangıç ve sürecin sonuna kadar muhafaza edilmesi gereken haldir.

NETİCE

E bilirlik katsayısı istidat ve kabiliyetleri geliştirmekten ve bunları tam kapasite kullanmaktan sorumluyuz. Buna performans diyoruz.

Sonuç odaklı değil süreç odaklı yaklaşım düşüncesi içinde sonucu elde etmek için elimizde ne gelirse imkânlarımız ölçüsünde yapmaktır.

Önce donanım kazanmak. Bilgi, beceri, meslek, sanat, zanaat, birikim, gelişim vs.

Sonra bu potansiyel sermayeyi hizmet üretimine dönüştürmek.

Öğrenme sürecini son nefese kadar canlı tutmak. Müslümanın emekliliği yoktur.

“Hayat faaliyet ve harekettir, şevk ise matiyyesidir.” (Münazarat)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum