Muhammed Numan ÖZEL
Gazi Bediüzzaman Said Nursî ve Nur Talebeleri
Bu hafta, milletimizin kahraman evlatlarını ve gazilerini yad ettiğimiz Gaziler Haftasıdır. Tarih boyunca vatan ve iman için mücadele etmiş nice yiğitlerimiz, her biri ayrı birer kahramanlık timsalidir. Her birinin ayrı ayrı hikayeleri bulunuyor kimisi yürekleri burkuyor kimisi insanı tebessüme getiriyor.
Geçtiğimiz asır bütün dünyada çalkantılı bir asırdı. Büyük savaşlar nice soykırımlar nice insanlar göçüp gitti bu sarsıntılarda.
Bediüzzaman Said Nursî’nin talebeleri de bu kahramanlardan bir kısmını oluşturur.
Evet, Bediüzzaman yalnız medresede oturmuş, kitap yazdırmış, evrad ve ezkariyle meşgul olmuş bir Âlim değildir. Onlar yalnızca iman ve Kur’ân hizmetinde değil, vatan savunmasında da öne çıkmışlardır. 1. Dünya Savaşı'nda ve savaş sonrasında ülkenin sıkıntılı zamanlarında Bediüzzaman Said Nursî bizzat cephede Gönüllü Alay Kumandanlığı yapmış Ruslarla ve Ermenilerle savaşarak vatanın müdâfaasında, ülkenin bütünlüğünün korunmasında, insanların can, mal ve namus emniyeti sağlanmasında çok ciddi emekler sarf etmiştir.[1]
Hulusi Yahyagil,[2] Binbaşı Asım, Mehmet Kayalar, Abdurrahman, Molla Habib, Molla Hamid, Molla Hamza, Molla Resul, Molla Eyüb, Molla Zübeyr… her biri, Allah rızası için hem iman mücadelesini hem de cephede vatanı savunmayı omuzlamışlardır Bediüzzaman'ın yanında yer alarak bu haklı davada birbirlerine omuz vermişlerdir. Çünkü bu haklı vatan dâvâsı sadece bir ilmi mesele değil vatanın müdâfaası meselesidir eğer vatan elden gidecek olursa ne ilimden ne namus'tan ne candan ne maldan mevzu bahis edilebilirdi bunların hiçbirisi söz konusu olamazdı hiçbirisinin emniyeti olmazdı.
Bugün bizler, onların kahramanlıklarını hatırlarken şunu da unutmamalıyız: Her bir gazinin hayatı, sabır, fedakârlık ve teslimiyet âbidesidir. Onların sayesinde iman ve vatan bir arada korunmuş; gelecek nesiller için bir emanet bırakılmıştır. Ne mutlu bu şehitler ve gazilerin yolunda yürüyüp vatan millet bilinci ile hareket edebilenlere.
Yüce Allah’ım!
Vatan ve millet uğrunda kanını dökmüş canını vermiş ahirete ithal etmiş şehitlerimiz ve bu uğurda sayu gayret etmiş gazilerimiz ne hususan Bediüzzaman Said Nursî ve asker talebeleri, gazilerimiz Hulusi Yahyagil, Binbaşı Asım, Mehmet Kayalar, Abdurrahman ve diğerleri gibi yiğitleri rahmetinle kuşat.
Onların yaptıkları fedakârlıkları kabul buyur, bedenlerini ve ruhlarını mübarek kıl, ebedî huzurunda onlara yer ver. Onların bize emanet bıraktıkları Bu dâvâya bizleri sadık eyle.
Vatanımızı, milletimizi ve imanımızı koruyan tüm gazilerimize sağlık, sabır ve ebedî muhabbet ihsan eyle.
Şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle yâd ediyor, bizlere onların izinden yürüyebilme imkânını bahşet. Amin.
Selâm ve duâ ile.
[1] BEDÎÜZZAMAN SAİD NURSÎ'NİN GÖNÜLLÜ ALAY KUMANDANI OLARAK VATAN VE MİLLETE FEDAKÂRANE HİZMETLERİ
Bedîüzzaman Kafkas cephesinde Enver Paşa ve fırka kumandanının hayranlıkla takdir ettikleri hizmet-i cihadiyeyi yaptıktan sonra, Rus kuvvetlerinin ilerlemesinden dolayı Van'a çekildi.
Van'ın tahliyesi ve Rusların hücumu sırasında, bir kısım talebeleriyle Van kal'asında şehid oluncaya kadar müdafaaya kat'î karar verdikleri halde, geri çekilen Van valisi Cevdet Bey'in ısrarıyla, Vastan kasabasına çekildi.
Vali, kaymakam, ahali ve asker Bitlis tarafına çekilirken, bir alay Kazak süvarisi Vastan üzerine hücum etmişti.
Molla Said, Van'dan kaçan ahalinin mal ve çoluk çocuklarının düşman eline geçmemesi için otuz-kırk kadar kaçamamış asker ve bir kısım talebeleriyle o Kazaklara karşı koymuş ve hepsinin kurtulmasını sağlamıştır.
Hattâ hücum eden Kazaklara dehşet vermek için, geceleyin onların üstündeki yüksek bir tepeye hücum tarzında çıkıyor, güya büyük bir imdad kuvveti gelmiş zannettirerek, Kazakları oyalayıp ilerletmiyordu.
Böylelikle, Vastan'ın Rus istilasından kurtulmasına sebeb olmuştur.
…
Avcı hattında dolaşırken vücuduna dört gülle isabet etmiş, fakat geri çekilmemiş ve gönüllülerin cesareti kırılmaması için sipere dahi girmemiştir.
Hattâ bunu işiten vali Memduh Bey ve kumandan Kel Ali, "Aman geri çekilsin!" diye haber gönderdikleri zaman, demiş:
-Bu kâfirlerin güllesi beni öldürmeyecek...
Hakikaten üç gülle, ölecek yerine isabet ettiği halde; biri hançerini, diğeri tütün tabakasını delip geçmiş ve kendisine bir zarar vermemiştir.
Geceleyin vali ve kumandan Kel Ali ve ahali kurtulduktan, gönüllüler ve askerler çekildikten sonra; bir kısım fedakâr talebeleriyle Bitlis'te bakiyye kalan bir kısım bîçareler için, kendilerini feda etmek fikriyle kaçmazlar.
Sabahleyin düşmanın bir taburu ile müsademe ederler, arkadaşlarının çoğu şehid olur.
Hattâ yeğeni ve fedakâr bir talebesi olan Ubeyd dahi kendi bedeline şehid düştükten sonra düşmanın üç sıra askerini yararak geçip, hayatta kalan üç talebesiyle pek acib bir surette su üzerinde bulunan bir sütreye girer.
Hem yaralı, hem ayağı kırık bir halde; otuzüç saat su ve çamur içinde kalır.
Tüfek ellerinde, o vaziyet-i müdhişe içinde, üst kattaki odada düşman askeri ve zabitleri bulunduğu halde, kemal-i istirahat-i kalble ve ahalinin kurtulmasının sevinciyle sürur içinde, beraberindeki arkadaşlarına teselli vererek der:
-Karşımıza ne vakit çoklukla düşman askerleri gelirse; o vakit silâhlarımızı kullanacağız, kendimizi ucuza satmayacağız, bir-iki düşmana kurşun atmayacağız...
Latîf bir inayet-i İlahiyedir ki; otuzüç saat, onlar Rus askerlerini gördükleri ve Ruslar da onları aradıkları halde bulamadılar.
Bu esnada Bedîüzzaman, talebeleri olan gönüllü fedailere hitaben:
-Arkadaşlar!
Durmayınız...
Sizlere hakkımı helâl ettim, beni bırakınız, siz kendinizi kurtarmaya çalışınız, demesi üzerine, fedakâr ve kahraman talebeler:
-Sizi bu halde bırakıp gidemeyiz; şehid olursak, yine hizmetinizde olsun, deyip kalırlar.
Sonra Ruslar esir edip; Van, Celfa, Tiflis, Kiloğrif, Kosturma'ya sevkederler.
Ermeni fedaileri meşhurdur; hattâ öyle rivayet ederler ki: "Fedailerin yüzleri, kızarmış kömür üstüne tutulup gözleri patlama derecesine gelse dahi, yine sır vermezler." İşte Ruslar o zaman diyorlardı ki: "Bedîüzzaman'ın gönüllüleri, Ermeni fedailerinin fevkindedir!
Bunun içindir ki, bizim Kazaklarımızı imhada fazla muvaffak olmuşlardır."
Bedîüzzaman'ı üsera kampına götürürler. …
(İLK HAYATI/Bedîüzzaman'nın Gönüllü Alay Kumandanı olarak hizmetleri) Tarihçe-i Hayat (113)
[2] Hulusi yahyagil efendinin Çanakkale savaş hatırası için: https://youtu.be/mPabW7t7MOg?si=sK539tsI6KD-gM3A
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.