Dûn Himmetlik

Maddi ve dünyevi işlerde çalışmanın neticesine kanaat kanattır. İlim ve marifet, ibadet ve hasenat adına kanaat, büyük bir kabahattır!

Kısa ve fani bir dünyada değersiz ve kalitesiz şeyleri kabul etmeyenler, her şeyin en kalitelisini ve en değerlisini isteyenler, dinlerini yaşamak sonsuz bir hayata hazırlanmak mevzuunda çok kanaatkâr oldukları görülmektedir...

Evet, dört beş gün kalacakları bir yerde beş yıldızlı otel isteyenler, sonsuz kalınacak bir mekân için ciddi bir gayret göstermeyenler, dünya hayatının standartlarını arttırma adına birkaç işi beraber yürütenler mes’ele ebedi hayata gelince kanaatkâr bir vaziyet sergilemektedir...

Hâlbuki Hz. Bediüzzaman’ın “cennet ucuz değil” cümlesi talip olunan o yüce mekâna istenilen ücretin ödenmesini, yani ibadet ve hizmetin tezyid edilmesi gerçeğine dikkatleri çekmektedir...

Büyük şair Necip Fazıl da, “Yeryüzü dediğin bir koca mabed/Geldik bu mabede maksad ibadet/Üç günlük bir dünya için gayret üstüne gayret/Ebedi bir hayat için gayret yok hayret.. mısralarında İslam kimliği taşıyan kişilerin ahiret işlerine dair hal-i pür melallerine işaret etmektedir...

Ebedi bir hayat namına bu gayretsizliğin birinci sebebi; ilim ve marifette mütehassıs olmaları gereken hakikat talebelerinin islami ve imanî mes’elelerde sathi kalmaları, yakin nurundan ve ilmi derinlikten uzak yaşamaları, dini eserlere mana merkezli müteveccih olma yerine malumatlarını arttırma hevesiyle yönelmeleridir...

İkincisi; ilmin tahsilinde münazara metodunun bulunmaması, yani ilmi müzakerenin olmaması, talep olmadan (soru sorulmadan) cevapların bulanması gibi sebeplerle, talim-i ilim hengâmında şevksizlik ile beraber atalet gibi vaziyetlerin ortaya çıkmasıdır...

Üçüncüsü; insanların önemli bir kısmında bir gaye-yi hayalin bulunmaması, taaccüp ve hayreti celbeden, tahkik yönüyle aklı incelten, istidatları kuvveden fiile iblağ eden dini ilimlerin fen ilimleri ile beraber okunmamasıdır...

Dördüncü sebep; insanların hevasatına hitap eden nefsani ve malayani meşgalelerin bu asırda çoğalmasıdır...

Sayılan bu sebepler hakikate küsmek demek olan ülfeti netice vermektedir. Ümm’ül gaflet olan ülfet ise, alışkanlıklarının karanlığına gömülmek, hilkatteki harikulade san’atı görememektir. Hilkatteki san’ata dair hayret tükenmişse, hakikatlere karşı ülfet ziyadeleşmiş demektir. Bu ise ‘dûn himmetlik’ manasında mevcuda iktifayı ve ataleti tevlid etmektedir...

Evet, ülfet edilen hakikat müminin âleminde hakikat olmaktan çıkmakta, lazım olan alaka kurulamamakta, en nihayet gaflet ve yeknesaklığı, o da sefahat ve dalaleti doğurmaktadır...

Bu vahim vaziyet bir yönüyle mevcuda iktifa etmenin “hel min mezid” diyememenin bir neticesidir. Evet, Hz. Bediüzzaman mevcuda iktifayı dûn himmetlik olarak nitelemektedir...

Nurlu eserlerden yirmi otuz vecizeyi ezbere bilmek yahut bir mevzunun diğer eserlerde geçtiği yerleri söyleyebilmek, yeri geldiğinde onu rivayet etmek ilme mazhariyete kâfi bir alamet olarak görmek hakikate uygun düşmeyecektir...

İlim ve marifete hakiki mazhariyet; sema, arz ve dağların ağırlığından çekindikleri, dehşete düştükleri insani mes’uliyetini idrak etmek, kâinattaki her bir mahlûkun ilahi isimler ile irtibatlarını fehmetmek, varlık hiyerarşisinde kendine biçilen hilafet rütbesinin gereklerini yerine getirmek, mele-i â’la sakinlerinin dikkatlerini celbetmektir...

Elhasıl; ilim ve marifet namına, din ve ahiret adına mevcuda iktifa edip dûn himmet erbabı olmaktan kurtulmak, marifet deryasında boğulmadan kulaç atmak için nurlu külliyatın satır aralarına girmek, satır arkalarındaki mana derinliğini ve asıl mesajı farketmek elzemdir. Yani nurlu hakikatleri ince bir nazar, hüşyar bir kalp ile mütalaa ve müzakere etmek gerektir...

İnsan; hilafet rütbesinin gereğini yerine getirmek, mele-i âlâ ahalisinin dikkatlerini çekmek istiyorsa mevcuda iktifa ile dûn himmetlikten kurtulmalı, derin tefekkür ile sırr-ı vahdetle alaka kurmalı, imanındaki yakin nurunu arttırmalıdır...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
6 Yorum