Demokrat mısınız, darbeci misiniz?

İçi boşaltılmış kavramların, manayı katleden “anlam darbecileri”ne emanet edildiğinde ortaya çıkan sonuç, hafif deyimiyle zihni terördür.

Önce bir tespitle başlayalım; 20. Yüzyılın başlarında, 2. Meşrutiyet günlerinde Bediüzzaman’ın yaptığı bir tespit: “Herkes manay-ı cumhuriyete/hürriyete/meşrutiyete yemin ediyor.”
Ancak ya ruhuna, ya kendisine veya manasına aykırı duruyor.

Aydınımızın, siyasetçimizin tipik bir ikircil hali. Zihni ve fikri bölünmüşlük emaresi.
İşte “Demokratlık” ya da “Demokrat olmak” çoğunluğun benimsediğini iddia ettiği bir kavram. Yeni yüzyılımızın en çok telaffuz edilen ifadesi. Beraberinde demokrasi, çoğulculuk, özgürlük, insan hakları, katılımcılık, adalet ve eşitlik gibi insani değerlerin dizildiği bir söylem biçimi.

“Ben demokratım” demek bir tercihtir. Bunu yok sayma hakkı kimsede değil. Ancak “Demokrat” kavramına yüklediği anlam ile iddia ettiği ve sürüklendiği/sürüklediği zemin birbirine uygun mu?
Bir tutarlılık var mı?
Geçmişte demokrat olmak bu günün güvencesi mi? Bugün, mevcut hal ve şartlarda da aynı ilkelilik ve demokratlık karakteri gerektirmez mi?
Ya da dün demokrat olmayan, demokrasiyle çatışan bir fikir/kişi/akım bugün “demokratım” diyemez mi?
Bunun kriterini, ölçmesini ve değer yargısını kim neye göre belirleyecek?

Demokrasinin temel kuralları ve insan haklarına şartsız sahip çıkmanın cümle alemce bilinen kaideleri ile kamuoyu vicdanında yaşayan “Demokratlık” bir kıstas olmaz mı? Tercih alametine yansıyan davranışlar bir ölçü ve baz değil mi? Kamu vicdanı iyi bir değerlendirici değil mi?

Bir başka yerden bakalım:
Geçmişinde darbe şaibesi, cunta tezgahı, karanlık bir ilişki, 28 Şubat’ın kuşkucu gölgesi düşmüş kişi/kurum/parti/temsilci/aydın kesim, siyaseten aklanabilir mi? Kamuoyu vicdanında temizlenebilir mi? Çekini ödemeyen tüccar misali, güvenilebilir mi?
28 Şubat ve sonrasında aleni aktörlük yapan, taraf olan, bugünkü Ergenekon yapılanması ile geçmiş ilişkileri birleşen ve onun can havliyle bağıran her kimse, nasıl değerlendireceğiz?

Darbeci sıfatlara tepki vermek geliyor içimden.
Yuh olsun 28 Şubatın ruhunu taşıyanları tevil edenlere.
Yuh olsun Ergenekon olayını görmezlikten gelenlere, tevil edenlere ve utanmadan şaşırtanlara.
Yuh olsun, toplumun temiz mazisinden aldığı dünkü mirası bu gün darbeci/cuntacı/muhtıracı sivil-asker-siyasetçi-medya-iş dünyası-sendikacı karması katmerli ve beş-altı darbenin faili malum çetelerine/uzantılarına/sabıkalılarına/taraftarlarına tevil getirenlere, bunu kapalı kapılar ardında gizli görüşmelerle kendini teşne yapanlara.

Evet Demokratlık;
1-Asgari şartlarda darbelere karşı olmaktır.
2-Milli iradeyi kabullenmektir. Siyasi tercihlere ve sonuçlara razı olmaktır.
3-Muhalifinin karşısında ahlaklı, açık ve sivil bir yarış göstermektir.
4-Mahfillerden, karanlık oda(k)lardan, askeri cenahtan, derin devletten ve ulusalsı/milliyetçi/dindar 28 Şubat gölgelerinden ve o ruhu taşıyanlardan uzak durmaktır.
5- Avrupa Birliğine destek vermektir.

6-İslam Birliği yolunda atılan adımları önemsemek, alkışlamak ve desteklemektir.
7-Anadolu kardeşliğine mümin şuuru ile sahip çıkmak, Türk/Kürt/Arap sosu ile dinimizi tanımlamamaktır.
8- Ergenekon’a, öncesi Ayışığı, Susurluk, Sarıkız v.b. bilumum karanlık ve nifak dolu şaibelerden uzak durmak ve bulaşanları lanetlemektir.
9- Anadolu kardeşliğinin mayası olan İslam’la barışık, Kemalizm’e tam mesafeli, ülke sınırlarıyla diyaloga açık bir demokratik açılıma sevinmektir.
10- Ermenilerle dost olmaktır.

11-Alevilerle kucaklaşmaktır.
12-Kürtlere Şefkattir.
13-Türklere saygıdır.
14-Risale-i Nur’un okullarda okutulmasına destektir.
15-Dünya barışından yana olmaktır. İşgal kuvvetlerine tavırdır.

16-Araplara mümin muhabbetidir.

17- Başörtüsü serbestisidir. Dillerin rahat konuşulduğu eğitim ve öğrenmeye sınır konmadığı bir özgürlüktür.
18-Askerin konuşmadığı, sınırı koruduğu, siyasetten uzak durduğu  siyasi irade hakimiyetidir.
19-İlkesizlerin, kaybedenlerin, çamurdan beslenenlerin cephe kurmaya ve suyu bulandırmaya takat getiremedikleri bir iklimdir.
20-İstihdamın, adaletin, hoşgörünün ve ahlakın kendini yaşattığı bir ülke tasavvuru ile herkesin kendini hür ve minnetsiz hissettiği bir hayat tarzıdır/modelidir.
21- Bugünü doğru yaşama, doğru ifade etme ve çamur siyasetine girmeme erdemini yaşayan ve yaşatanların yöneldiği bir ortaklıktır.

Demokratlığın bizce asgari tarifi bunlar. Siz bunlara daha çok madde ilave edebilirsiniz.
Nasıl ki cumhuriyet, laiklik, Türk, Kürt, din üzerinde ucuz siyaset yapmanın, bunlarla geçinmenin  dönemi bittiyse, benzer şekilde  sadece demokratlık sözünü dilinde pelesenk ederek bir yere varılmaz.
İçinin dolması lazım. Bugünün şartlarında kamuoyunu tatmin edecek, şaibesiz, 28 Şubat ve tortularına bulaşmamış temiz, alnı açık, mümin hassasiyetinde hürriyetçi ve vatanperver insanlar gerekli.
Birden fazla parti dindar olabildiği gibi, birden fazla partide Türk/Kürt hassasiyeti de olabilir.
Birçok partide cumhuriyet söylemleri olduğu gibi.
Acaba bir çok parti demokrat olmaz mı? Yönelemez mi?
Demokrasinin olduğu ülkede, insanlar ve kuruluşlar da bu sistemin icrasında demokrat olmayacaklar mı?
Bugün çoğunluğun demokratlığa yöneldiği, demokratlığın geniş bir yelpazede anlam bulduğu bir süreçte, gerçek demokratlar ve bugünü özleyen kadim demokratlar, gerçekten demokratlık hassasiyetleri varsa sadece mutlu olurlar.
Düşünceleri, misyonları genel kabul görmüş diye kendisi kaybetme pahasına sevinir ve teşvik eder.
Ama kendini vazgeçilmez görenler, pişmiş aşa su katıp cunta/conta olanlar veya olduranlar zımnen destek ve misyonuna köstek olanların ömrü, artık demokratlığı kendi zembereğinde her defasında boşaltmaya yetmeyecek.

Demokratlık bir bakış, hayat ve tarzdır. Bunu yaşayanlar, düşünenler, bir başkasının sahiplenmesinden sadece memnun olurlar.
Aksi halde demokratlığı bir krallık ve diktatörlük olarak algılayıp rodeo gibi kendini atın sırtında tutmak olarak anlayan, algılayan ve hileyle zihin çelen polemik ruhların ve fesat hallerin ömrü bitti.

Demokratlar hep oldu, olacak, kadimdir ve bilumum darbe tortularına ve mahkemeye düşmüş cuntacılara vicdanıyla ve açık söylemiyle karşıdır.
Bunun tersi sahtekarlıktır.  
Bu ülkenin makul merkeze, demokratlara, sağduyuya ve yenilenmiş kadrolara ve şaibesiz demokrasi havarilerine daha fazla ihtiyacı var. Böyle bir boşluk hala doldurulamadı.
İsim ve resimden ibaret, temiz maziyi kirleten ve haneyi işgal eden bir avuç 28 Şubat troykalarına demokratlık emanet edilemez.
Demokratlar, evinin içini temizleyecek ve “ben demokratım” diyen herkesle mutlu olacaklardır.

Not: Mütebessim ve mütevazı, sabırla yoğrulmuş Şaban Döğen ağabeyime Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabr-ı cemil niyaz ediyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
8 Yorum