Cebrail'in (as) Ramazan Bedduası

Metin Özmen'in yazısı

Kasabayı sel basmış. Sular giderek yükselirken, halk panik içinde kaçmaya başlamış. Kilisedeki herkes dağılırken, kaçmayan papaz demiş ki;

“-Ben yıllardır Tanrıya kulluk ederim. Hep onun yolunda çalıştım, Tanrı beni kurtarır.”

Sular iyice yükselirken, papaz kilisenin bir üst katına çıkmış, bakmış ki; insanlar kayıklarla geçiyorlar. Kayıktakiler bağırmış;

“-Hadi peder, atla kayığa!

-Siz gidin, Tanrı beni kurtarır.”

Sular yükselmeye devam edince, papaz kilisenin çatısına çıkmış. İkinci kayıkla geçenler papazı uyarmışlar;

“-Hadi peder, çok geç olmadan atla!”

Papaz onların da uyarısına aldırmamış;

“-Hayır, siz gidin, Tanrı beni kurtaracak biliyorum.”

Sular iyice yükselince direğe tırmanan papaz, tepesinde bir helikopter görmüş. Helikopterdeki kurtarma ekipleri papaza seslenmişler;

“-İnat etme peder, gel bizimle!”

Papaz yine inat etmiş;

“-Olmaz, Tanrı beni kurtaracak!”

Sular daha da yükselmiş ve papaz boğulmuş. Boğularak ölen papaz, öbür dünyada Tanrının huzuruna çıkıp sitem etmiş;

“-Ben sana küstüm Tanrım!”

Tanrı merak etmiş;

“-Hayrola papaz efendi, niye küstün?

-Tanrım, bunca yıl yolundan ayrılmadım, bir kere başım sıkıştı, sen beni kurtarmadın. ben sana güvendim, beni kurtarır dedim, sen beni ölüme terk ettin o soğuk sularda... Ele güne rezil oldum!”

Papazın sitemi üzerine, Tanrı demiş ki;

“Seni kurtarmayı denedim, hem de çok denedim, sana bir kayık ve ardından bir başka kayık daha gönderdim. Ama sen kabul etmedin. En sonunda helikopter gönderdim ama onu da kabul etmedin. Daha ne yapayım?”

***
 
Cenab-ı Hak bizleri kurtarmak için birçok şeyi vesile kılıyor. Birçok fırsat veriyor. Ramazan-ı Şerif de bu fırsatlardan biridir.

“Her hasenenin sevabı başka vakitte on ise, Receb-i Şerifte yüzden geçer, Şaban-ı Muazzamda üç yüzden ziyade ve Ramazan-ı Mübarekte bine çıkar ve cuma gecelerinde binlere ve Leyle-i Kadir'de otuz bine çıkar.” (Şualar, On Dördüncü Şua.)

“Evet, Ramazan-ı Şerif; bu fâni dünyada, fâni ömür içinde ve kısa bir hayatta bâki bir ömür ve uzun bir hayat-ı bâkiyeyi tazammun eder, kazandırır."

"Evet, bir tek Ramazan, seksen sene bir ömür semeratını kazandırabilir. Leyle-i Kadir ise, nass-ı Kur'an ile bin aydan daha hayırlı olduğu bu sırra bir hüccet-i katıadır.” (Mektubat, Yirmi Dokuzuncu Mektup, İkinci Risale.)

Yapılan her haseneye, her iyiliğe, okunan her Kur’an harfine bire bin verilen, baki bir ömür kazanabileceğimiz biz zaman dilimindeyiz. Son on güne girmiş olmamız hasebiyle içerisinde bire 30 bin verilen Kadir gecesinin de olduğu kıymeti ölçülmeyecek bir değer takvimindeyiz.

Bu yüzden bize verilen bu değerli vakitlerin kıymetini bilip değerlendirmek lazım.

Peygamber Efendimiz (a.s.m) bir keresinde minbere çıkarken, her adımda "âmin" dedi: Bir adım çıktı, "âmin..."; bir adım daha çıktı, "âmin..."; bir adım daha çıktı, "âmin..."

Hutbesi bittikten sonra: "Yâ Rasûlallah! Minbere çıktığınız zaman 'âmin' dediniz, her adımınızda bunu neden söylediniz?" diyerek sebebini sordular.

Buyurdu ki: "Cebrail (a.s.) üç dua etti, ben de onlara amin dedim.

- Birisi: Cebrail (a.s.): 'Annesine, babasına veya sadece onlardan birine ulaşmış bir evlat, (onlara güzel hizmet edip, onların hayır duasını alıp) cenneti kazanamadıysa, ona yazıklar olsun/burnu yerde sürtünsün!' dedi, ben de amin dedim.”

(Demek ki insanın bir evlat olarak, anne babasının rızasını kazanması, onların elini öpmesi, gönlünü alması, hizmet eylemesi, böylece cenneti kazanması gerekiyor. Ve bu yoldan cenneti kazanmak çok da kolaydır. Buna rağmen bunu başaramayana, anne babasının rızasını almadığı için cennete giremeyene yazıklar olsun ve olacaktır.)

- İkincisi: "Cebrail (as): 'Sen peygamber olarak bir insanın yanında anıldığın zaman, sana salat-ü selâm getirmezse; ona yazıklar olsun!.. Onun burnu yere sürünsün!' dedi. Ben de ona amin dedim."

(“Muhakkak ki Allah ve melekleri Peygambere hep salat (rahmet ve sena) ederler. Ey iman edenler! Siz de ona salat edin ve tam bir içtenlikle selâm verin.”(Ahzab, 33/56) mealindeki ayet de salavat-ı şerifenin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Allah’ın bu açık teşvik ve davetine rağmen, yanında ismi anıldığı halde Peygamber Efendimize (asm) salavat getirerek kısa yoldan büyük sevaplar kazanmayı düşünmeyen kimse, herhalde “yazıklar olsun”u çoktan hakketmiştir.)

- “Üçüncüsü: "Cebrail (as): 'Ramazana eriştiği halde bir insan, buna Ramazanın feyzinden, bereketinden istifade edememiş, Ramazan gelmiş geçmiş de hâlâ Allah'ın mağfiret ettiği bir kul olamamışsa, Allah'ın affını, mağfiretini kazanamamışsa; yazıklar olsun o kula!.. Burnu yerde sürtsün!' dedi. Ben de ona amin dedim.” ( Buharî, el-edebu’l-müfred- 1419/1998)

Evet Cebrail (a.s.) bedduası tehdid gibidir. Üstteki iki kısmı ayrı bir makalede konuşulabilir. Ama  Ramazan’da olmamız hasebiyle üçüncüsü bizi çok ilgilendiriyor. Cenab-ı Hak Ramazanda bire bin vererek aslında bizi kurtarmak istiyor. Birtek Ramazanı bile çok iyi değerlendirebilirsek bir ömür ibadet sevabı kazanabiliriz.

Dar-ı bekaya gittiğimizde papaz hikayesindeki gibi “Ey kullarım ben sizi kurtarmak için kaç tane Ramazan gönderdim. Ama siz değerlendirmediniz, ben ne yapayım” derse ne diyeceğiz.

Bazı rivayetlerde Zebanilerin Cehennem ehline şöyle diyeceği rivayet edilir: "Bir Ramazan da mı görmedin!"

Evet bizlere bahşedilen bu mübarek zaman dilimlerinin değerini bilelim, değerlendirelim, zebanilere malzeme vermeyelim lütfen.

Selametle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum